Arkadaşlar,
Her vesile ile alanda çalışan personelin branşları ve eğitim kaynakları üzerinde yürütülen ve maalesef kamu, özel ayırt etmeksizin tüm eğitim camiasını zehirlemekte olan meslek şovenizminden beslenen yıpratıcı bir spekülasyonla karşı karşıyayız.
Ancak hepimizin hatırlaması gereken söz konusu branşların tarihsel gelişim süreçleridir;
- Başlangıçta anılan branşların hiçbiri mevcut değildi. Sadece psikoloji vardı.
- Psikolojinin içinde küçük yaş bireyleri konu ve hedef edinen bir bilgi alanı olarak gelişim psikolojisi vücud buldu.
- Gelişim psikolojisinin bir türevi olarak çocuk gelişimi ve eğitimi uzmanlığı zuhur etti.
- Çocuk gelişimi ve eğitimi bilgi alanı içinde engelli bireylerle çalışanların çabaları özel eğitim alanının doğmasına yol açtı.
- Yine çocuk gelişimi ve eğitimi branşı, okul öncesi grupların eğitimi konusu üzerinden okul öncesi öğretmenliği branşının çıkmasına vesile oldu.
Dolayısıyla tüm bu branşların ontolojik kökenleri ortaktır, hedef aldıkları sorun ve bilgi alanları ortaktır, birbirlerinden beslenerek varolmuşlardır ve varolmaktadırlar. Pedagojinin kendisi dahi uzun süre psikolojinin bir konusu olarak süregelmiş, ancak 19. yüzyıl sonlarında bağımsız bir alan haline dönüşmüştür.
Mesleğini sevmek, yaptığı meslek tercihlerinden memnun ve gururlu olmak iyi bir şeydir, ancak kendi olduğu halin dışındaki tüm "ötekileri" potansiyel kriminel vakalar, bir işe yaramaz kalabalıklar, hak çalıcı ve yiyiciler, düşmanlar vb. olarak görmek sadece ülkemizde görülen ağır bir zihinsel bozukluğun semptomlarıdır. Her alanda sürdürülen ayırıcı, ötekileştirici, düşmanlaştırıcı, bölücü zihin problemlerinin alanımızdaki varyasyonlarıdır.
Hepimizin kabul etmesi gereken nokta, işimizin ancak multi-disipliner ekipler eliyle hakkıyla yürütülebileceği, her türden bilgi, beceri ve uzmanlığa ihtiyacımız olduğu, hiç birimizin bir diğerimizden daha değerli olmadığı, kişisel katkılarımızın ancak iş arkadaşlarımızın desteği ile anlam ve değer bulacağıdır.
Özel eğitim ve rehabilitasyon ekiplerinin anglosakson ülkelerde hala en önemli insan kaynağının psikoloji alanı olduğunu hatırlamak dahi bizi gerçekliğe yakın tutmaya yardımcı olacaktır.
Biz kendi uzmanlık ve becerilerimizle değerliyiz, bizimle birlikte çalışan tüm "diğer" uzmanlık ve beceri sahibi yol ve iş arkadaşlarımız da bizim kadar değerlidir. Ortaklaşa ürettiğimiz sinerji sayesinde topluma sunduğumuz katma değer ise, bizden, kişiliklerimizden, yeteneklerimizden daha da değerlidir.
Gereksiz tartışma ve çatışmalar yerine ortak aklımızın ürünlerini iyileştirmeye devam etmemiz hayırlı olacaktır.
Sabır ve kolaylıklar dileğiyle,