Hoş geldiniz, Ziyaretçi
Kullanııcı Adı: Şifre: Beni hatırla
Sitemizden Duyurular

BAŞLIK: YENİ STANDARTLAR YÖNERGESİ

YENİ STANDARTLAR YÖNERGESİ 22 Tem 2014 16:00 #41

  • AliGalipDursen
  • AliGalipDursen Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Platin Uye
  • Gönderiler: 343
  • Teşekkür Sayısı: 655
  • Başarı: 16
Sayın huzun,

Öğrenci başına yıllık 70.000 TL. ve de üstüne bağışlar vs. olarak 5.000, 10.000 TL ek gelir seviyesinde bir ödenek demek istiyorsunuz. Bu durumda dediklerinizin de fevkinde bir hizmet ve eğitim ortamı elbetteki üretilebilir. Ancak gerçekçi olunursa birey başına senede 6.000 TL / 7.000 TL ödeneğin dahi bu kadar çok hasetlik ürettiği bir coğrafya ve kültürde bu dediklerinizin en azından 30 sene bir karşılığı olmayacak.

Bu işin sonu ödenekli kurumların bitirilmesi ve sadece velinin finanse edebildiği az sayıda kurumun ayakta kalması olacaktır. Kısacası içinde olduğumuz bu sosyal faaliyet sadece sosyeteye yönelik olarak üretilip tüketilecektir.

E o kadarı da yeter denilebilir tabii.. Büyüklerimiz bizden iyi düşünürler nasıl olsa, endişeye gerek yok :)

Sabırlar ve iyi çalışmalar dileğiyle,
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.
Şu kullanıcı(lar) Teşekkür etti: gulumse, tartanc, barisltd ve bu kullanıcının diğerlerinden 3 teşekkürü var

YENİ STANDARTLAR YÖNERGESİ 22 Tem 2014 16:30 #42

  • tartanc
  • tartanc Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Platin Uye
  • Herşey neye layıksa ona dönüşür.
  • Gönderiler: 3651
  • Teşekkür Sayısı: 2865
  • Başarı: 54
Az sayıda kurumun kaldığını, bir şekilde özel eğitimin tekrardan düzenlendiğini yerel yönetimlerin hizmet ürettiğini var sayalım.

Çocuklar ve aileler ne yapacak. Buralara başvuracak. Hizmet talebinde bulunacak. Yerel yönetimler hizmet üretebilmek için alanlarını genişletecek. Bunlar hep maliyet oluşturacak. Belki birileri yağmurdan kaçarken doluya yakalanacak.

MEB süreç içinde binlerce dava ile karşı karşıya gelebilir. Birilerinin bunu da yetkililere hatırlatması gerekir.
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.

YENİ STANDARTLAR YÖNERGESİ 22 Tem 2014 18:54 #43

  • hancan
  • hancan Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Altın Uye
  • Gönderiler: 165
  • Teşekkür Sayısı: 102
  • Başarı: 2
Sayın hüzün, sizi anlamak oldukça zor. Kurum sahipleri bu forum da ağlamıyor, ağlamazda. Sadece kendi sıkıntılarını birbirleriyle paylaşır çözüm ararlar önce bunu bilin.
MEB de her ilde onlarca müfettiş var. Birilerine müfettiş göndermeye cesaret edemiyorsa sizin gibi düşünenler , bunun faturasını doğru dürüst çalışan kurumlara kesmemeliler değilmi?

Hak hukuk derken madem hukuk ülkesiyiz ve hukuk bu duruma yanlış diyor ,siz kim veya biz kim oluyoruz da hukuk kurallarını yargılıyoruz demek istedim.

Sizin bu konudaki tüm yazılarınız ne hikmetse öem lerinin aleyhinde oluyor.
Hangi kurumda yolsuzluk yapılıyor yada siz hangi kurumu yolsuzluk la suçluyorsunuz açıkca belirtin tüm kurumları zan altında bırakmayın. Yazınızı okuyan yetkililer tüm kurumları hırsız biliyor nerdeyse. Bu vebali nasıl çekersiniz bilmiyorum....

Allah ıslah etsin.....
Son Düzenleme: 22 Tem 2014 18:56 yazan hancan.
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.

YENİ STANDARTLAR YÖNERGESİ 22 Tem 2014 21:05 #44

  • barisltd
  • barisltd Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Platin Uye
  • Cats bite!
  • Gönderiler: 2509
  • Teşekkür Sayısı: 2514
  • Başarı: 10
Konu epey saçaklanmış... O yüzden toparlamak biraz zor olacak. :)

Öncelikle ben G.Antep'de 350 çocuklu kuruma müfettişlerin gidip de sekteretden başka kimseyi bulmadıkları kısmına pek inanmıyorum. Bana göre bu bir şehir efsanesinden başka bir şey değil. Şu anki sistemle böyle büyük çaplı bir yolsuzluğu yapabilmek için sadece kurumdaki öğretmenler ve veliler değil, Milli Eğitim ilçe ve il teşkülatını bile kafalamış olmaları lazım.

Ayrıca dile kolay! 350 çocuğun kağıt üstünde yapılması gereken kırtasiye işlemleri bile en az 3-5 kişinin tam zamanlı çalışmasını gerektirir. Müfettişler tutup da kurumun kapalı olduğu bir gün tesadüfen gittilerse falan o kısmını bilemem tabii.

Ama anlatılan olayın doğruluğuna ne yazık ki inanmıyorum. Kaldı ki doğru olsa bile, bunun kusuru geri kalan 1800 küsur kurumda aranamaz.

**************

Damar tanımanın biraz da olumlu yanlarını tartışıyoruz. Şimdi benim raporu zamanında gelmediği için ders programına giremediğim çocuk, buna rağmen derse gelir ve elini okutursa MEB bunun parasını ödeyecek mi? Yoksa ben bu çocuğa, sen bugün eve geri dön, sistemde dersin gözükmüyor mu diyeceğim?

Ne yazık ki ben bu sistemin hiç bir olumlu yanını göremiyorum. Kurumlara ve velilere eziyet olması bir yana, daha fazla insan gücü, daha fazla maliyet, daha fazla hak kaybından başka "pilot uygulama" sonucu göremiyorum. Hiç kimsenin işi kolaylaşmadığı ve sistemden bir avantaj sağlayamadığı gibi, herkesin hem işi katlanarak arttı, hem de ciddi maddi kayba uğradılar.

Görünen köy kılavuz istemezmiş. Varsayımlar üstünden bu sistem savunulamaz. Hiç varsayımda bulunmadan fiili pilot uygulama sonuçları aleni oldu. Görüldüğü üzere damar tanıma tam bir baş belası... Mikemmel çalıştığını söyleyebilecek bir kurum için bile başbelası!

***************

Asansör, bahçe falan tıtıvırı konular. Yeni kurumlardan asansör istemesini pek anormal bulmuyorum. Bahçe konusunda ise, MEB en kısa zamanda bir bahçe uygulama talimatı yayınlarsa bahçeyi ne amaçla kullanacağımızı öğreniriz. Biz çiçek falan dikiyoruz. Acaba haftada 1 gün tüm çocukları bahçeye toplayıp istiklal marşı falan mı söyletsek? :) :)

Bireysel eğitim sınıflarını kim 10m2 diye uydurdu doğrusu merak içindeyim. Bunun bir hesap kitabunu mı yaptılar acaba? 2m2 masa... 1 çocuk, 1 öğretmen 1,5 m2.. 1m2 dolap.. 2 m2 yürüme alanı.. Eh, 4 m2 arttı. Bu alanı ne amaçla kullansak acaba?

ABD'de bireysel eğitimleri telefon kulübesinden hallice bölmelerde yaptıklarını görmüştüm. Demek ki bizdekiler onların bilmediği şeyleri biliyor. Ya da emlak sektörüne hareket gelsin istediler. :)

****************

Dörtdörtlük hizmet veren kurumlar kısmına gelince... Kaba bir hesap yaptım. Yıllık 15 MİLYAR TL civarında bir gideri oluyor. Yahu ben böyle büyük bir pazarda % 1 karla çalışmaya razı olurum. :) MEB'in bütçesi ne kadar ki? Bu parayla SGK'nın açığı kapanıyor.

**************

STK'ların iyi iş yaptığına inanmıyorum. 21 yılda doğru dürüst iş çıkartan STK tarafından işletilen kurum görmedim desem yeridir. TOHUM iyi bir örnek değil. O bütçeyi bana verin, ben size daha iyisini yapayım. STKlar iyi niyetli ama hantal yapılardır. Zaten amaç "işletmecilik" değildir. Kendi işinin, kendi emeğinin, kendi kazancının peşinde koşmayan hiç kimse iyi iş çıkartamaz.

Bir atasözümüz var: "El, elin eşeğini türkü çağıra çağıra arar" derler.

***********************

MEB'in stratejik planları sonucunda kurumlar daha iyi yerlere gelecek... ayakta kalanlar için güzel günler olacak! Bu iddia için sadece "hayaldi, hayal kalacak" diyebilirim.

Hiç kimse beni, uygulanan stratejik planların memleketin ali menfaatlerine hizmet ettiğine inandıramaz. MEB'in tüm politikaları giderleri azaltma, işletme maliyetlerini arttırma politikalarıdır.

Ayakta kalacak kurumların geleceğinin nasıl olacağını -kendimce- tarif edeyim.
1. MEB için çalışan, yönergelere uygun, son derece vasat, niteliksiz ve içi boş kurumlar
2. Kendi parasını kendi ödeyen azınlığa hizmet eden, ruhsatsız, butik, nitelikli kurumlar.

İster damar okuma gelsin, ister kötü kurumlar ayıklansın, ister beyin okuma gelsin... Devlet bütçesinden ayrılan pay ve angarya ile "kaliteli kurumlar ayakta kalacak, çok nitelikli hizmet verilecek" iddiası, mehdi gelecek, su üstünde yürüyecek gibi bir mucize beklentisinden bile zayıf bir olasılıktır.

Nasreddin hocanın borcu için "bahar gelecek dikenler büyüyecek, koyun kuzu çayıra yayılacak, geçerken yünleri dikenlere takılacak, dikenlerden bu yünleri toplayacağım, topladığım yünleri eğirip iplik yapacağım, iplikten halı dokuyacağım, dokuduğum halıyı pazarda satacağım, parasıyla senin borcunu ödeyeceğim" dediğinde alacaklısının gülmeye başlaması... bunun üstüne hocanın "peşin parayı duyunca gülersin tabii. demesi gibi, ben de bu beklentileri duyunca gülüyorum.

Açıkcası sektörün bu mihvalde devam etmesi beni sürekli "acaba devlete değilde özele mi çalışsak... küçük olsun, bizim olsun" sorusunu sormaya itiyor. Eminim bu soruyu kendine soran başkaları da vardır.
It is better to be hated for what you are than to be loved for what you are not.
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.
Şu kullanıcı(lar) Teşekkür etti: gulumse, tartanc, kurs2 ve bu kullanıcının diğerlerinden 9 teşekkürü var

YENİ STANDARTLAR YÖNERGESİ 22 Tem 2014 22:45 #45

  • huzun
  • huzun Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Altın Uye
  • Gönderiler: 222
  • Teşekkür Sayısı: 76
  • Başarı: -8
sn barışltd. sizin üşenmeden yazdığınız bu uzun metni okuduktan sonra, kendi kendime "yok dedim bir daha burada görüş falan belirtme, en mantıklı düşünen kişi yanlışlarda bu kadar ısrar ediyorsa, çcoukların ve ailelerin en doğal hakkı olan bahçeyi bile küçümsüyorsa,bu bakış açısına yanıt verme" dedim. sanırım bir daha yazmam. bana buradan bir adres ya da tel.numarası yazarsanız ve eğer istanbul'da ya da ankara'daysanız, bizim platform toplantılarının birine sizi davet etmek isterim. sizin platforma, platformun da size katkısı olacağını düşünüyorum. hoşçakalın.
Son Düzenleme: 22 Tem 2014 22:47 yazan huzun. Sebep: imla
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.

YENİ STANDARTLAR YÖNERGESİ 23 Tem 2014 00:03 #46

  • barisltd
  • barisltd Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Platin Uye
  • Cats bite!
  • Gönderiler: 2509
  • Teşekkür Sayısı: 2514
  • Başarı: 10
Elbette yanılıyor olabilirim. Söylediğim herşeyin doğru olduğu gibi bir iddiam yok.

Ama aynı zamanda pragmatik bir insanım.

Damar tanıma gibi bir uygulama sahtekarla, olmayanı ayıracaksa varsın eksik olsun. Varsın sahtekarlarda sektörde kalsın. Sahtekar nasıl olsa eninde sonunda ortaya çıkar. Ama bu sistem bana zarar verecekse bunun neresini savunabilirim ki? Daha önceki bir konuda pilot il gözlemlerimi dile getirmiştim. Bu iş kendi başına aylık en az 2 insan işgücü gerektiriyor ve maliyetli bir sistem. Uygulama sıkıntıları çok fazla... Esnetilerek, gevşetilerek falan çözülecek bir şeye benzemiyor.

Ben size bu sistemin ancak hangi şartta yürüyebileceğini söyleyeyim... Aylık programı, haftalık dağılımı falan kaldırırsınız.. Çocuk ne zaman gelirse gelsin elini basıp geçer. Devlet de bunu parasını öder... Eyvallah... ben bu sisteme varım.

Bahçe konusunda fikrimi daha önce de söyledim. Bizim bahçemiz var ve hiç kullanmıyoruz. Belki de kullanmayı beceremiyoruz. O zaman bu bahçeyi ne yapacağız? Benim çocuklarım derse geliyor, derse giriyor ve gidiyor. Bahçeyi ne zaman kullanabilir?

Her işin bir mantığı olması lazım. Masa başında kağıt kalemi eline alıp şu şöyle olmalı, bu böyle olmalı diye yönetmelik, yönerge çıkartılmamalı... Madem hukuk devletiyiz, maden kanun, yönetmetmelik, yönerge gibi şeylerle yönetiliyoruz, kapı gibi anayasa var orada... İdari mahkeme kararı var. Bu damar tanıma ısrarı niye?

Bu yönetmelik, yönerge maddeleri falan beni hiç ilgilendirmiyor. Bunlardan mağdur durumda değilim. Şu ana kadar şartlarını sağlayamadığımız tek bir yönetmelik maddesi var olmadı. Tek istediğim, bu zorlamaların mantıksal bir temele oturtulması... başka bir şey değil... Hiç bir mantığı olmayan uygulamalara maruz kaldığımız bu süreçte siz olumlu bir noktaya varılabileceğine gerçekten inanıyor musunuz?

Örnek olarak... haftalara eşit dağılım diye bir şey var. Şimdiye kadar bunun gerekçesini savunabilen biri oldu mu? Ben size iddia ediyorum. Bu yöntem aslında "öğrenme ilkelerine" uygun değildir. Beyninizin belli kavramları iyi öğrenmesi için başta sık, sonra araları gittikçe açılan tekrar dersleri çok daha yüksek verim sağlar. Ama periyodik dersler pratiktir. Uygulaması kolaydır. MEB'in takibini ve ödemeleri azaltmasını kolaylaştırır.

****

Biz kurum olarak zaman zaman çeşitli platformlarla birlikte hareket ediyoruz. Ama ne yazık ki -benim kişisel görüşümdür- STK'lara olan inancımı kaybedeli çok oldu. Ankara'da STK kökenli ve kamusal olan bir kaç kurum çok uzun yıllardır var. Biz aya ulaşmak üzereyiz... onlar hala çevre yoluna çıkmaya çalışıyorlar. İnanın STK'ların etkili hizmet üretmesini çok isterim. Örneğin eğitim alanında değilse de, eğitimden sonra bu çocukların geleceğine yönelik önlemlerle ilgili çok eksik var. Yaşam evleri, meslek edindirme, bağımsız yaşam, sosyal koruma, gelir sahibi olma vs. gibi devletin çok eksik ve geride kaldığı konular var. Üç kuruş engelli maaşı bağlanmasını nimet gibi gören bir milletimiz var. Hiç bir şey olmasa da bunlarla mücadele eden STK'lar olsun isterim.

Ayrıca, velilerden oluşan STK'lar nedense, daha nitelikli hizmet için kurumların yanında hareket etmesi gerekirken daha çok kurumlara karşı hareket ediyor. Sıklıkla dile getirilen konu 8 seans eğitimin az olduğudur. Hayır efendim... az değil, uygunsuzdur. Kimi çocuğun 8 seansa bile gereksinimi yoktur. Kimine 88 seans yetmez. E, seans sayısı arttırılsın da, nereden gelecek bu değirmenin suyu diyen var mı?

Sizin söylediklerinizin aksine, biz eğitimi, kaliteyi düşünen değil, sürünen, eziyet gören, ayakta kalmaya çalışan bir sektör haline geldik. Peki neden oldu bunlar?
It is better to be hated for what you are than to be loved for what you are not.
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.
Şu kullanıcı(lar) Teşekkür etti: salih, ozal24, AliGalipDursen ve bu kullanıcının diğerlerinden 7 teşekkürü var

YENİ STANDARTLAR YÖNERGESİ 23 Tem 2014 09:32 #47

  • ares94
  • ares94 Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Altın Uye
  • Gönderiler: 282
  • Teşekkür Sayısı: 192
  • Başarı: 1
hüzün e sorular: sayın hüzün size mantık dışı gelebilecek onlarca soru sorabilirim , ama bunları tek tek yazmayacağım zaten syn barış herşeyi yazmış, tek merak ettiğim konu şu, yüzde 20 grup oranı olan bir kurum olarak yüzde seksen bireysel eğitim verdiğim bir öğrenci bahçenin içinden geçmenin dışında bahçede ne yapacak? yani 1 saat ders sonunda servis bekliyor olacak öğrenci ise bahçeye şöyle bir göz atıp servise binecek,bu ve buna benzer verebileceğim onlarca örnek var . burada barışın söylemek istediği şey uygulmaların bilimsellikten uzak masa başında karar verildiği, yoksa çıkar bir grup akademisyen derki 20 tane modül yazdım ve bu modüller bahçede uygulanır ve bu uygulama sonucunda öğrenci şu davranışları kazanır, o yüzden bahçe önemlidir , yada özel öğrenme ye grup önerilmez ama grup sınıfı zorunludur , bir akademisyen çıkar bir araştırma yapar derki o grubu kullanmasan da varlığı huzur veriyor o yüzden istiyoruz , ok ona da tamam, yada şöyle emekli bir sınıf öğretmeni zorunlu eleman olarak çocuğun 2 saatine girdiğinde 15 yıllık bir çocuk gelişim uzmanından daha faydalı olur biz araştırma yaptık işte buda bulguları der bizde aaaa evet ya deriz, umarım çok net ifade etmişimdir....
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.
Şu kullanıcı(lar) Teşekkür etti: MUHARREM ORHAN

YENİ STANDARTLAR YÖNERGESİ 23 Tem 2014 09:33 #48

  • türkiyem
  • türkiyem Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Platin Uye
  • Gönderiler: 813
  • Teşekkür Sayısı: 239
  • Başarı: 0
Sayın barışltd Aylık dağılımı haftalık programı kaldırsın damR okumaya varız demişsin ve bu sistem ancak bu şekil işler zaten .. Tek çözüm bu
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.
Sayfa oluşturma zamanı: 0.204 saniye
Sistem Kunena Forum