Olayların üstünden çok zaman geçtikten sonra balık hafızamız pek çok şeyi unutmamıza neden oluyor.
Pek değerli özel eğitim okullarımızın yoğun çabalarıyla yayınlanan ve Danıştay tarafından iptal edilen 2007 genelgesinin "tereddüte düşülen hususlar" yazısından 2 küçük alıntı mentaliteyi ortaya koymaya yetip de artıyor:
Soru 1- Resmî veya özel, özel eğitim okullarından herhangi birine veya özel eğitim sınıfına devam eden özürlü çocuklar ayrıca özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinden bireysel ve grup eğitimi aldıklarında eğitim giderleri Millî Eğitim Bakanlığınca karşılanacak mı?
Cevap 1- Aşağıda belirtilen resmî veya özel, özel eğitim okuluna/kurumuna devam eden özürlü öğrenciler için her türlü tedbir okul yönetimince alınarak, bireysel veya grup eğitimi okulda verileceğinden; resmî veya özel, özel eğitim okullarından herhangi birine veya özel eğitim sınıfına devam eden özürlü çocukların, ayrıca özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine devam etmeleri halinde eğitim giderleri Bakanlığımızca karşılanmayacaktır.
Soru 4- Kaynaştırma yoluyla eğitime devam eden özürlü çocuklara; özel, özel eğitim kurumları tarafından bireysel destek eğitimi verilmesi halinde eğitim giderleri Millî Eğitim Bakanlığınca karşılanacak mı?
Cevap 4-Kaynaştırma yoluyla eğitime devam eden özürlü çocuklara, ayrıca özel, özel eğitim kurumundan bireysel destek eğitimi almaları yönünde Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu Raporu düzenlenmesi ve okulun günlük öğretim süresi dışında bireysel eğitim verilmesi halinde eğitim giderleri Bakanlığımızca karşılanacaktır.
Ancak kaynaştırma yoluyla eğitime devam eden bu çocuklardan; Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu raporları veya 01.06.2006 tarihinden önce alınan sağlık kurulu raporları ile eğitime devam eden çocukların grup eğitimi giderleri 01/01/2008 tarihinden sonra Bakanlığımızca karşılanmayacaktır.
İşte okul/rehabilitasyon kavgasının altında yatan mentalite budur. Bu genelge ve ilgili tüm yazılar okul lobisi tarafından hazırlanmış, önerilmiştir.
Okullar tarafından hem maliye hem MEB'e "okullara ödeme yaparsanız rehabilitasyon merkezlerine para ödemez, kar edersiniz" içeriğinde pek çok yazı yazılmıştır.
Şimdi geçmişin hesaplarını ortaya yeniden dökmenin anlamı yok. İşin özeti; okullar tabiri caiz ise rehabilitasyon merkezlerinin arkasından iş çevirip kazık atmaya çalışmıştır. Bundan hem kendileri, hem rehabilitasyon merkezleri büyük zarar görmüştür ve görmeye de devam etmektedir.
Şimdi çıkıp "birlik olsaydık iyiydi" falan masallarıyla kendimizi kandırmanın alemi yok. O birlik daha başlamadan bitmişti!
***************
Artış konusuna gelince; 200 çocuklu bir kurum ayda 15.000TL falan kar edemez. Ediyorsa ya kaliteden, ya hizmetten, ya da devletten çalıyordur. Pek çok kurum bir kaç ortaktan oluşuyor. Bu kişilerin en az 150-200 bin TL yatırım yapıp anca kendi maaşlarını çıkartacak kadar para kazanmasına kar etmek denmez!
Diğer taraftan, kurumlar söylenen rakamlarda kar elde etseler bile her hizmetin bir karşılığı/bedeli vardır. Arabanızı tamire götürdüğünüzde tamirciye senin masrafın şu kadar, al sana %5 kar yeter diyemezsiniz. Dünyanın gelişmiş ülkelerinin çoğunda hizmet üreten kişiler en yüksek gelir sınıfındadır. Bugün eğitimcilerimiz devletin verdiğinin altında maaşlarla çalışmak zorunda kalıyorlarsa zorunluluktandır... karları yeterli görüldüğünden değil!