Sayın hancan, nerde güzel yorumlamış. Kurumları kendisine göre 3 kategoriye ayırmış.
1- Ticari düşünenler (Damar okumaya karşı olanlar)
2- Eğitimi düşünenler (Gelsin ama şunlar şunlar düzeltilsin diyenler)
3- Dünyadan bihaberler
Büyük bir gayretle önyargıdan uzak yazmaya çalışsa da damar okumayı istemeyenleri "ticari düşünenler" sınıfına hangi gerekçeyle sokuvermiş?? Yıllarını bu alana vermiş, bir sürü çalıştayda etkinlikte bulunmuş, karınca kararınca alana birşeyler katmaya çalışmış insanlar, damar okumayı istemediği zaman tüccar mı olmuşlar hemen.
Müfettişler geldiğinde neden eksik ödeme alalım. Müfettişin burada bulunduğu gün gelmeyenler, diğer günler telafisini (o günlerden silinip sonraki günlere yazılmak suretiyle) alırlar. Alınamazsa eksik ödeme alınır. Telafinin verilmemesi için yönetmelik üzerinde kırk takla atanlara sorsun neden böyle yaptıklarını. Acaba yetkililer aylık fatura listelerinde, mevcut öğrenci listenizden minimumda 3-5 maksimumda 15-20 öğrencinin her ay neden yer alamadığını bilmemekte midir? Yoksa rapor yenilemelerdeki aksaklıklar! bilerek mi düzeltilmemektedir.
Hasıl-ı kelam bu sistemi getiren "NİYET" in, niyetinin üzüm yemek olmadığı, -daha açık yazayım- ödenek kesmek olduğu çok açıktır. Her ne kadar gönlüm "şunlar şunlar düzelirse gelsin" cilerden yana olsa da şu an yaşanan (kurumlar, personel, ve aileler açısından) insanlık dışı uygulamanın getirdiği sorunları, daha olmadan her platformada anlatmadık mı? Bunları anlamamak için insanın ya niyetinde sorun olması gerekir ya zekasında.. Sizce hangisi??