Sayın tartanç,
Bu kursların en nihayetinde palyatif bir tedbir, bıçak yarasına bir bant olduğunu elbette görüyoruz. Temel sorunumuz alanda çalışacak nitelikli personelin seçim ve eğitiminde kurumların herhangi bir insiyatif hakkı olmaması ve sektöre dayatılan zorunlu eğitimci tanımları. En seçkin ve deneyimli personeli dahi görevlendirseniz eğer 2 seansı zorunlu personel vermemiş ise ödenek tahakkuk edemediğiniz bir sistem var önümüzde. Öte yandan zorunlu personel sıfatını taşıyabilecek yeterli sayıda meslek, branş elemanı da yetişmiyor maalesef. Bu durumda "mış" gibi yapmanın bir şekli olarak "diğer" personelimizi "sertifikalandırıyoruz"
)
Ama daha ötede, daha da temelde sorunlarımız var; özel eğitim diyoruz, ancak tüm engel gruplarında, her yaş ve her kaynaştırma seviyesinde paket 8+4 ya da 10+6 da diyoruz. Böyle şey olur mu? Hani "özel" eğitimdi? Kronolojik olarak "sınıflandırılamayan" bireyleri biz oturup "engelli" kategorisinde kümelendiriyoruz. Oysa her bireye ihtiyacına göre ve her bireye yeterliliğine göre bir BEP yapmamız ve bu
bireysel programı gerek olduğu süre ve sıklıkla uygulayabilmemiz lazım. Modül süreleri var... Yıllarca çalışsanız dibini göremeyeceğiniz süreler. Kaldı ki, eğer amaçlara erişilememişse bir kere daha uzayabiliyorlar
O halde niye varlar? Kimse bunları tartışmıyor bile artık, çünkü alıştık, acaip olan gündelik rutinimiz olduğunda bize normal geliyor ama değil hala anormal..
Telafi diye bir kavramımız var.. Mevzuatı yok, kaydı yok, tahakkuku yok, ama var.. Devamsızlık eğitimde normal bir vakıa, bizde, üstelik engelli ve küçük yaş bireyler söz konusu olduğu halde bir kriminal durum addediliyor. Bunu denetlemek için yakında uzay teknolojileri vb kullanmamız bile istenebilir..
Yani, kısaca, sanki herşey tamam da bir şu kurslar ve düzenleniş şekilleri sorun olsa, mesele değil vallahi vazgeçelim gitsin.. Ama deve, hemde çift hörgüçlüsünden bir deveye benziyoruz, boynumuz eğri, evet, ama vallahi o kadardan da ibaret değil..
Selam ve muhabbetle,