maksat üzüm yemekse,bağcıyı dövmek değilse
bu kamera sisteminin hiçbir sakıncası yok.hatta uygulanması daha güzel olur.en azından kurumları zan altında olmaktan kaldırır,bel ki adımız hırsız olarak anılmaktan çıkar.
yıllardan bu yana hırsız yaftası vurulduğu için,ücretlerin adam akıllı arttırılmadığı biliniyor.artık öyle bir durum da yok.
sorun, bu çocukların hastane kapılarında süründürülmesinde
sorun, bu çocukların RAM ların inisiyatiflerine bırakılmasında (bazı arkadaşlar grupları nasıl ayarlayacağız diye tedirgin oluyorlar,bizim bölgemizde bir tane bile grup raporu yok)
sorun kamera sisteminde falan değil,sorun ödeneklerin komik ücretlerde kalmış olmasında.
sorun,engellilere ayda sekiz seans ödeme yapılıp,bizim bu çocukları uçurmamızı istemelerinde.
olması gereken seans sayılarının arttırılması ve tabi ki arttırılan seansların ödenmesi ve bir de seans ücretlerinin yükseltilmesidir.
bir kurumun giderini hesaplamak çok zor mudur?
aynı işi devlette yapanların,yaptıkları iş karşısında ne kadar ücret aldıklarına bakmak yeter.(kaç ders karşılığında)
devlet okullarına giden engelli öğrencilerin servis ücretleri ödeniyorken,bizimkilerin ödenmediği de göz önünde bulundurulursa görülecektir.
vs vs vs
diyeceğim o ki,maksat üzüm yemekse eğer,çözüm çok basit.