Yüz Tanıma Sistemi olarak açılmış başlığın Sistem tartışmasına dönüşmesi şaşırtıcı değil.
Konu sistem tartışmasına dönüştüğü için daha önce Sistem Önerisinde bulunup hem bu sitede paylaşıp, hem Derneklere hem de Bakanlığa sunmuş bir arkadaşınız olarak konuya katılma ihtiyacı hissettim. Çünkü bizim sorunumuz bir denetim değil, SİSTEM SORUNUDUR.
Eğer sistem doğru olsaydı teorik olarak bir kurumun 1000 lerce, tüm kurumların da aylık vermiş oldukları milyonlarca seansın denetlenme zorunluluğu söz konusu olmazdı. Böyle bir denetimin hem PRATİĞİ mümkün değildir, hem de ADİL olması mümkün değildir. Bakanlığın kamera zorunluluğu getirmesi aslında zımnen de olsa kurmuş olduğu sistemin engelli olduğunu itiraf etmekten başka bir şey değildi.
Oysa adına kısaca BÖDES (BİREYE ÖZEL DESTEK EĞİTİM SİSTEMİ) dediğim sistem ile "GELMEYEN ÇOCUĞU" biz kurumların Bakanlık birimlerine (ilçe MEB, RAM lerine vs) bildirmesi mümkün olmaktadır. Bu nedenle, Kamera hatta Yüz Tanıma gibi denetim uygulamalarının şimdiki durumun tam aksine hem pratiği hem de adil bir şekilde yapılması mümkündür.
Bu yeni sistemi, üstelik Milli Eğitim Bakanlığı’nın özel eğitime ayırdığı mevcut aylık ödenek dahilinde;
1 . Her çocuğa aylık 12 seans olacak şekilde hem daha fazla hem de kaliteli eğitim verecek,
2 . Servis Ücretinin Devlet tarafından karşılanabileceği,
3 . Aynı şekilde Aile Danışmanlığı Ücretinin Devlet tarafından karşılanabileceği,
4 . Kamu Kaynaklarının etkin kullanılmasını sağlayacak,
5 . Rehabilitasyon Merkezlerinin Ticari kaygılarını giderecek,
6 . Ücretsiz Kontenjanını kaldıracak,
7 . Eğitim Personeline 1 ay tatil imkanı sağlayacak,
8 - Yine bu bir Aylık tatil sürecinde Sektöre bir ÇALIŞTAY imkanı sağlayacak,
8 . Hatta son olarak, Rehabilitasyon Merkezlerinin adını Özel Eğitim Rehabilitasyon ve Aile
Danışmanlığı Merkezleri olacak şekilde düzenlemektedir.
Tüm bu 8 maddenin detayları 28 sayfa olan RAPORUN içinde yer almaktadır. Dileyen arkadaşlara Raporun tamamını mail olarak gönderebilirim.
Burada sizlereBÖDES'in PLANLAMA ve buna bağlı olarak ÖDEME yapısından bahsedeceğim.
Mevcut sistemin en temel yanlışı çocuğun eğitime devamlı gelebileceğini, devamsızlığın isemünferiden olabileceğini varsayarak, çocuğu kendisine uymaya zorlayan, uyamadığı zaman onu farklı zamanda ve farklı bir öğretmenle eğitme, yine zorlamaktan başka bir şey olmayan telafiye dayalı bir eğitimi sunmasıdır.
DEVAMSIZLIĞA karşı mevcut sistemin çocuğa sunduğu tek imkan TELAFİDİR. Kaldı ki, Bakanlığın telafi imkanını sürekli genişletmesi sistemin yukarıda bahsettiğimiz yanlış varsayımının ortaya çıkardığı devamsızlık sıkıntısından kaynaklanmaktadır.
Genel olarak telafi ortaya çıkan nadir durumlarda söz konusu olabilir. Devam ya da devamsızlık her çocuk için sürekli olarak değişiklik arz edecektir. Süreklilik arz eden bir sorun telafi ile çözülemez, çözülmeye çalışıldıkça yapılacak işin kendisi şeklen yapılmış olmaktan öteye gidemeyeceğinden verimve kalite kaçınılmaz olarak düşecektir.
Yılın diğer aylarında bile yeterli çözümü sağlayamayan telafi sistemi ile özellikle yaz aylarında ortaya çıkacak devamsızlığa bir çözüm üretmeye çalışması sistemin bir diğer mahzuru olarak karşımıza çıkmaktadır.
Her çocuğun devamsızlığı sürekli değişiklik arz edecektir. Çünkü her çocuğun eğitim alabilme imkanları ya da eğitim almasının önündeki engeller bir çok bakımdan farklılık arz edecektir. Bu farklılıklar da bize doğal olarak her çocuğun mevcut sistemin öngördüğü gibi standart bir biçimde ayda 8, yılda 96 saat Bireysel ve şayet önerilmiş ise ayda 4, yılda da 48 saat Gurup eğitimi almasının mümkün olmadığını, tam tersine her çocuğun kaçınılmaz olarak eğitimden hem aylık hem de yıllık olarak farklı miktarlarda yararlanmak zorunda olduğu gerçeğini gösterir.
Engelli çocuk bir yana bu duruma biz sağlık ve yetişkin bireyler bile ayak uyduramaz ve telafi almak zorunda kalırdık. Yetişkin insanların bile en azından telafi almak zorunda kaldığı bu yapıda çocuğun alacağı eğitim sürekli telafi eğitimi olacaktır. Telafinin sürekli olduğu bir eğitim yorucudur, şeklendir ve imkanların plansız kullanılmasından dolayı da verimsizliğe sebep olmaktadır.
Bir sonraki hafta muhtemelen gelemeyecek bir çocuğun geldiği günü en iyi şekilde değerlendirmek dururken onu sınırlı bir eğitimle evine göndermek hem haksızlık hem de mantıksızlık olacaktır.
Bu durum farklı oranlarda ya da miktarlarda olacak şekilde bir diğer çocuk için de geçerli olacaktır. Dolayısıyla her çocuğun aylık ve yıllık eğitimden standart bir şekilde aynı miktarda yararlanabilmesi hayatın doğal akışına aykırı olacaktır.
Bu duruma karşı hayatın doğal akışına uygun yapabileceğimiz tek şey ise, önce çocuğu “geliyormuş” gibi değil, “Gelemeyebilir” şeklinde kabul edip sonra özelde bir çocuğun, genelde de tüm çocukların Devletin sağladığı eğitim imkanından azami derecede yararlanmalarını sağlamak olmalıdır.
Tüm çocukların eğitimden azami derecede yararlanmaları için sırasıyla;
A . Önce her çocuğun eğitim almasının önündeki engelleri ve devamsızlığı en aza düşürmemize
yardımcı olacak zaman, ulaşım, Ailenin bilinçlendirilmesi vb imkanları sağlamamız gerekiyor. Ancak bu yetmeyecektir.
B . Sonra Ders Programını ödemeye esas seans sayısından daha fazla seans izin verecek şekilde esnek hale getirerek özelde bir, genelde tüm çocukları kapsayacak şekilde, çocuklara hem alternatif eğitim günü hem de daha fazla eğitim imkanı sağlayarak, muhtemel devamsızlığa karşı son bir tedbir almamız gerekiyor.
Bu tedbirlerden sonra kalan devamsızlık artık olabilecek en minimum devamsızlık olacaktır. Ancak hem bir çocuğun kendi devamsızlığı hem de tüm çocukların bir birine kıyasla devamsızlığı sürekli değişiklik edeceğinden ve bizim de hangi çocuğun ne kadar devamsızlık yapacağını öngörmemiz
mümkün olmadığından;
C . Son olarak da bu minimum devamsızlığı matematiksel bir değere ya da orana dönüştürerek bir KOTA tespit edip ödemeye esas seans sayısını bu kota miktarınca arttırıp, özelde bir, genelde de tüm çocukların eğitimden azami derecede yararlanmasını sağlamış olacağız.
Bu minimum devamsızlık oranından ya da miktarından oluşacak Kotayı belirlemek için de ülkemiz hayat şartları, Coğrafya ve İklim Koşulları, çocuğun engel derecesi, Sosyal ve Ekonomik koşulları da göz önünde bulundurularak tüm çocuklara hitap edebilmelidir.
Kışın uzun sürdüğü ülkemizin Doğusunda, trafiğin adeta 365 gün yoğun bir şekilde yaşandığı ülkemizin Batısında yaşayan, velisi tarafından eğitime yeterince özen gösterilmeyen ve farklı engel derecelerine sahip tüm çocukların muhtemel devamsızlıklarını kuşatması gerekir. Ülkemiz şartlarına uygun olacak
biçimde bu oranı 1/3 olarak belirleyebiliriz.
Sonuç olarak, başta Engelli Çocuklarımıza olmak üzere, hayatın doğal akışına, Ülkemiz İklim, Coğrafya ve Ekonomik koşullarına ve Özel Sektör İşletme mantığına uygun, bilimsel bir planlama mantığını bu şekilde ortaya koymuş oluruz.
Bundan sonra yapmamız gereken Ödeme Esaslarını bu planlama mantığı çerçevesinde belirlemek olacaktır.
BÖDES'in PLANLAMA ve BUNA BAĞLI ÖDEME ESASLARINDA GETİRDİĞİ DEĞİŞİKLİKLER
1 . BÖDES Bireysel ve Gurup Eğitimleri arasındaki ayrımı kaldırarak her çocuğa standart bir şekilde aylık 12 saat eğitim imkanı sağlıyor.
Öncelikle çocuğun eğitim planındaki kazanımlar esas olacak şekilde eğitim verilmesi gerektiğinden eğitimin Bireysel ya da Gurup şeklinde ayrılmasına gerek yoktur. Bu nedenle, ne zaman Gurup, ne zaman Bireysel eğitim verilmesini kazanımlar esas olacak şekilde çocuğun öğretmenine bırakarak eğitimi daha esnek hale getiriyor.
Bu sayede mevcut sistemin Rehabilitasyon Merkezlerinden öğrenci başına devamlı geliyormuş gibi eğitimci bulundurmasını isteyerek çocuk gelmediğinde bu kez aynı eğitimciyi ya atıl bırakan ya eğitim vermediği bir başka çocukla ya da çocuğu eğitim almadığı bir başka eğitimci ile eğitime zorlayan
çelişkiyi ortadan kaldırarak, eğitimci imkanının hem çocuk hem de Rehabilitasyon Merkezlerince en iyi şekilde değerlendirilmesine imkan sağlıyor. 8 saat eğitim hem azdır hem de gurup eğitiminin diğer öğrencilere gurup değilse bile bireysel eğitim
olarak verilememesi bir haksızlıktır.
Bu düzenleme ile her çocuğa kazanımlar esas olacak şekilde hem esnek, hem daha fazla, hem de daha kaliteli eğitim imkanı sağlanmış oluyor.
2 . BÖDES haftada 2 günden az olmamak üzere Ders Programını esnek hale getirerek her çocuğa daha fazla eğitim verilebilmesine imkan veriyor
Modül Bazlı zorunlu öğretmen uygulamasını kaldırıyor
Haftalık ve Aylık iş Planlarını kaldırıyor
İş Takvimini kaldırıyor
Alt Kontenjan Uygulamasını Kaldırıyor
Bu sayede gelmemesi muhtemel çocuğa alıştığı eğitimci ile düzenli bir şekilde bir araya gelme imkanı sağlanmış oluyor. Şayet bir önceki hafta gelememiş ise onun telafisi ya da bir sonraki hafta gelemeyecekse bile eğitimini önden üstelik bir düzen dahilinde alması sağlanmış oluyor.
3 . BÖDES rehabilitasyon Merkezlerine yapılacak ödemeye esas seans sayısına 12+4=16 şeklinde bir kota dahilinde artış getiriyor.
Rehabilitasyon Merkezleri kota dahilinde belirlenmiş bu 16 saatlik eğitimden her çocuğun alabildiği miktardaki eğitimi faturalandırarak ücretlerini alır. Ancak;
a . Toplam ücret, aylık verilebilecek maksimum ders miktarı ücretini geçemez.
Kayıtlı 100 öğrencisi bulunan kurumun alabileceği maksimum ücret 100X16=1600 seans ücreti olarak değil, 100 ÇocukX12=1200 seans ücreti olacaktır. Daha öncede de ifade ettiğimiz gibi hem her çocuğun kendi özelindeki devamsızlığı hem de tüm çocukların devamsızlığı sürekli değişecektir.
Bu nedenle ay sonu 1220 saat eğitim vermiş kurumun fazladan verdiği 20 saat eğitim ücretlendirilemez.
b . Fazladan verilmiş eğitim o ay hiç gelmeyen çocuk için de mahsup edilemez.
Bu sayede hem her çocuğa sürekli elinin altında bulunan bir eğitim imkanı hem de devamsızlığına bir tedbir alınmış oluyor. Diğer taraftan Rehabilitasyon Merkezlerinin de eksik kapasite ile çalışmalarının önüne geçilmiş, çocuğu eğitime getirmek için “Servisçilik” yerine eğitime yoğunlaşmaları sağlanmış oluyor.
Nihayet Milli Eğitim Bakanlığı da Kamu Kaynaklarının mevcut sistemde olduğu gibi israf edilmesinin önüne geçilmiş oluyor.
4 . BÖDES yılın en sıcak ayı olan Ağustos ayını tatil olarak planlıyor.
Bu aydaki seansları kalan 11 aya yayarak aylık eğitimi 13 olarak, buna bağlı olarak kotayı da yılın kalan 9 ayı aynı olmak üzere 16, devamsızlığın daha çok olduğu Haziran ve Temmuz’da 20 olarak planlıyor. Bu sayede mevcut sistemin en temel sıkıntılarından biri olan yaz devamsızlığının da önüne geçilmiş
oluyor.
Sonuçta bir eğitim sisteminin çocuğun tatil ihtiyacını, sabit işletme giderleri olan Rehabilitasyon Merkezlerinin ticari kaygılarını göz ardı etmemesi gerekir. Son olarak bu tatil, Sektör temsilcisi Dernekler, Akademisyenler ve Bakanlığın bir ÇALIŞTAY kapsamında bir araya gelerek eğitime katkı sağlayacak kararlar alınmasına vesile olmuş oluyor.
Daha açıklayıcı olabilmesi açısından BÖDES Sistemi’ni bir örnekle ortaya koyalım.
SİSTEMİN BİR ÖRNEK İLE ORTAYA KONULMASI
Kayıtlı 100 çocuk bulunan bir Rehabilitasyon Merkezini örnek alalım. Yıllık eğitimi 11 ayda tamamlayacağı için, ayda toplam 13 saat eğitim vermesi gerekiyor. Örneğimizdeki Rehabilitasyon Merkezi planlamasını, ders programını 2 ayrı günde olmak üzere dileği miktarda yapıp her çocuğa aylık 16 saatlik eğitim vererek ödemeye esas toplam seans sayısı olan 1300 seans eğitim hedefine ulaşmaya çalışıyor .
Kayıtlı Çocuk Sayısı 100X Seans Sayısı 16 = Aylık Toplam 1600 Seans
Ödemeye Esas Seans Sayısı: 100 Çocuk X Aylık Seans Sayısı 13= 1300 olduğundan 300 seans fazla eğitim planlamış olacak. Kaldı ki, dilerse bu rakamı 500 saat olarak bile planlayabilir. Buna hiçbir engel yoktur.
Ay sonun da 100 çocuktan 60 tanesi 16 seans, 40 tanesi ise ortalama 9 seans gelmiş olsun. Buna göre,
60 çocukx16seans =960
40 çocukx9 seans = 360
Toplam 1320 Seans verilmiş oluyor.
Bu örnekte görüldüğü gibi kurum 20 seans fazladan eğitim vermiş olarak tüm ayı tamamlamış oluyor. Eğitim esnek hale geldiğinden, kaçınılmaz olarak ödeme miktarı da bu şekilde esneklik göstererek çocuğun menfaati şeklinde sonuç verecektir.
Ay sonu ortaya çıkan bu doğal tabloyu yorumlamaya çalışalım.
Her şeyden önce yapılması gereken ilk yorum her çocuk alabileceği eğitimi azami derece almıştır şeklinde olacaktır. Burada söz konusu olan devamsızlıklar engelli olduğundan doğal olarak her çocuğun içinde bulunduğu kendi özel şartlarından kaynaklanmış olacaktır.
Belki bir çocuk velisi ya da kendisi rahatsız olduğu için eğitime gelememiştir.
Belki bir çocuk kar yağışı nedeniyle 1 hafta eğitime hiç gidememiştir.
Belki bir çocuk velisinin dikkatsizliği yüzünden eğitim almaya gidememiştir.
Belki bir çocuk velisinin keyfiyeti yüzünden eğitim almaya gidememiştir. VS.
Tüm bu arızi durumlar BÖDES’ten değil, her çocuğun kendi özel şartlarından kaynaklanmıştır. Çünkü ortada sistemden kaynaklı eğitime engel durumlar mevcut sistemdeki gibi yoktur. Bu nedenle tablo her çocuk bu ay ne kadar eğitim alabilecektiyse o kadar eğitim almış oldu şeklinde yorumlanmalıdır.
Diğer taraftan tabloyu özelde bir çocuk, genelde de tüm çocuklar için yorumlamaya çalışalım.
Bu ay 16 saat eğitim almış çocuk, bir önceki ay;
a . Hasta olduğu için hiç eğitim almamış ama bu ay sağlığı iyi olduğu için 16 saat eğitim alabildi. Çünkü sistem, o ne zaman hazırsa gittiği Rehabilitasyon Merkezini de ona eğitim verecek şekilde hazır olmasını sağladı.
b . Kar yağışı nedeniyle geçen ay 4 saat eğitim alabilmişti ancak bu ay hava güzel olduğundan 16 saat alabildi.
c . Eğitime engel hiçbir durum olmadığından geçen ay da, bu ay da 13 saat eğitim alabildi.Önümüzdeki ay tablonun bu çocuk özelinde nasıl gelişeceğini bilemeyiz. Aynı şey ortalama 9 seans alabilmiş çocuk için de geçerlidir.
Bir çocuk için geçerli bu durum diğer tüm çocuklar içinde genel olarak geçerli olacaktır. Bu ay bir çocuk 16 saat eğitim almış ama belki önceki ay hiç almamış olabilir. Diğer taraftan bir başka çocuk bu ay hiç eğitim almamış ama bir önceki ay 16 saat eğitim almış olabilir. Her ikisi de bu ay devletin onlara sağladığı eğitim miktarından azami derecede istifade etmiş oldular.
Dolayısıyla sonuç olarak hem özelde bir çocuk, genelde de tüm çocuklar, devletin onlara sağladığı eğitim imkanlarından her ay azami derecede yararlanmış oldular. Aylık bazda değişiklik gösteren eğitim miktarları doğal olarak her çocuk için nasıl farklılık göstermişse, aynı farklılık yine doğal olarak yıllık bazda da değişiklik gösterecektir.
Tabloyu Rehabilitasyon Merkezi açısından değerlendirmeye çalışalım.
Artık servisçilik değil, eğitimcilik yaptığından ay sonu toplam 1320 seans eğitim vermiş olmasına rağmen, ödemeye esas seans sayısı 1300 olduğundan ödemesini toplam bu kadar seans üzerinden alacaktır.
Şayet bu ay 16 saat eğitim almış 1 çocuk hiç eğitime gelmemiş olsaydı, bu kez toplamda 7 seans fazla eğitim vermiş olmasına rağmen ücretini, ödemeye esas seans sayısı 1300 değil 1300-(1X13)13=Toplam 1287 seans üzerinden alacaktı. Çünkü sistem gelmeyen çocuğun eğitim hakkını gelen çocuğa kullandırmak üzere değil, tam aksine her çocuğu eğitimden azami derecede yararlandırmak üzere tasarlanmıştır.
Bu nedenle Rehabilitasyon merkezinin vermiş olduğu fazla seans, o ay eğitime hiç gelmemiş çocuğun eğitimine MAHSUP edilemez.
Bu sayede Rehabilitasyon Merkezi artık “Servisçiliğe” değil, olması gerektiği gibi eğitim vermeye odaklanacaktır. Eğitim vermenin haklı gururunu, hak ettiği ücreti artık şaibesiz almanın mutluluğunu yaşayacaktır.
Son olarak, konuyu örnekteki tabloyu Bakanlık açısından yorumlayarak tamamlayalım.
Ödemeye esas seans sayısı 13 olduğundan, Rehabilitasyon Merkezi toplamda daha fazla eğitim vermiş olsa bile Bakanlığın ödeyeceği ücret değişmeyecektir.
Bu Sistem sayesinde Bakanlık, artık israf edilmekte olan kamu kaynaklarını hem de mevcut 8 saat eğitim ücreti bedeliyle tüm çocuklara 12 saat eğitim vererek en verimli şekilde kullanmış olacaktır.
Çünkü sistem Bakanlığın Rehabilitasyon Merkezlerini özel sektöre uygun olacak bir şekilde kullanmasına olanak sağlamaktadır. Mevcut sistemde çocuğun durumu, elinde 100 TL ile kuru ekmek yemek zorunda kalan insanın durumundan, Bakanlığın durumu da bıçağı kesen tarafından tutup, bu ekmeği sapı ile kesmeye çalışan insanın durumundan farklı değildir.
Bakanlık, bıçağa benzettiğimiz Rehabilitasyon Merkezlerini doğru kullanamadığından, ekmeğe benzettiğimiz eğitimi bir türlü dilimleyip çocuğa sunamıyor. Kesmeye çalıştıkça da elini acıtıyor. Sonra da yanlış bir şekilde kullanmış olduğu bıçağa kızıyor.
5 . BÖDES %3 Ücretsiz Öğrenci Kontenjan uygulamasını kaldırıyor.
Çünkü çocuğun eğitim ücretini Devlet ödediği halde sanki veli ödüyormuş gibi bir değerlendirme anlamına gelen bu uygulama kendi içinde çelişkidir. Kaldı ki yukarıdaki örnekte olduğu gibi, sistem her öğrenciye fazla seans verilmesine imkan veriyor. Şehit çocuklarına ve yetim çocuklara belirlenecek 4 saat gibi ayrıca fazla seans verilebilir.
Özetle 5 madde halinde ortaya koyduğumuz Bireye Özel Destek Eğitim Sistemi (BÖDES) planlama yöntemi ile hem her çocuk daha fazla ve kaliteli eğitim, hem Rehabilitasyon Merkezleri hiçbir şaibeye yer bırakılmaksızın ticari kaygı taşımadan hak edecekleri ücreti almış olurlar. Nihayet Bakanlık da kamu kaynaklarını en etkin ve verimli bir şekilde kullanmış olur.
Burada sizlere sadece BÖDES Sisteminin sadece PLANLAMA ve buna bağlı olarak ÖDEME ESASLARINI ifade ettim. Oysa sistemin TEDBİR ve DENETİM kısımları da ayri bir bahis olarak RAPORDA bulunmaktadır.
NOT: İLAVE EĞİTİM İÇİN GEREKLİ MADDİ KAYNAK
Başta 12 aya çıkan eğitim miktarı olmak üzere, hem Aile Danışmanlığı Ücreti, hem de Servis Ücreti, Bireysel+Gurup Eğitim ücretinin toplamından sağlanacaktır.
Bir diğer kaynak da MODÜL BAZLI ZORUNLU PERSONEL ihtiyacı azalacağından, kurumların personel masrafları azalacaktır. Bu da ilave derslere kaynak teşkil edecektir.
Son kaynak da ortadan kalkacak olan %3 kontenjanından sağlanmış olacaktır.
Son olarak,
BÖDES sistemi ifade etmeye çalıştığım gibi başta Çocuklarımız olmak üzere, hem Bakanlığımız hem de biz kurumlar için uygulanabilir bir yapı arz etmektedir.
Konu ile ilgi yorum, öneri ve eleştirileriniz için bana 0533 362 12 77 numaralı telefondan ve orhanozsoy@ mail.com ulaşabilirsiniz.
Umarım yıllardır adeta bir deli gömleğinden farksız bu mevcut sistem içinde çebelleşmekten birlikte belirleyeceğimiz kendi sistem önerimizle kurtulabiliriz.
Selamlarımla,