gezenti yazan:
Yahu neden gerçeklerden kaçıp farklı arayışlara giriyoruz ki. işini iyi yapan doktor var yapmayan doktor var, eczacı var, muhasebeci var, gümrük memuru var, emniyet mensubu var, hastabakıcı var, öğretmen var, temizlik işçisi var, peynir üreticisi var, zeytinyağı diye prina satan çok büyük markalı marketlerimiz var, dana diye domuz sucuğu satan markalarımız var, üzüm tatlansın diye damla sulamaya glikoz şurubu katılıyor bu ülkede, antalyadan 10 cm kasalanan salatalık sabahına istanbulda 12 cm oluyor. yazmaya devam etsem sayfalar sürer biliyorsunuz.
bakanlığın devlet okullarındaki öğretmenler için özellikle karne haftalarında ve lise son sınıfların ösym sınavı yaklaştıkça öğrencilerin devamsızlığı nedeni ile verdiği bir karar var. öğrenci gelmedi diye öğretmenin ek dersi kesilir mi? bakanlığın kararı hayır kesilmez. sonuçta öğretmen gelmiş ders için öğrenci yoksa idari görev verilir falan. anaokullarına -ki çocuğum için bu ay yaşadığım durum- hastalığı şunu bunu geçtim, aylık ücretini her koşulda ödüyormuyuz ödüyoruz. ocak ayı karne tatili 12 gün okul yok. devlet anaokuluna herhalde eksik öderiz diye düşündüm hayır dediler kulüp ücreti dahil tam yatırılacak. özel anaokullarını saymıyorum bile çocuğunuz 1 ay hastanede yatsa yine de parasını alıyorlar. çünkü adam diyor ki ben senin çocuğuna göre planlama yaptım öğretmen aldım aylık ödemelerim var falan. imzalattıkları sözleşmeler/senetlerle çatır çatır alıyorlar.
şimdi en başta rehabilitasyon merkezi sahipleri -bazıları- yok kamera, yok yüz tanıma gelsin diyor, ben daha da ileri götüreyim isterse DNA testi istensin işini bilen illa bulur bir yolunu. en başta bu işin mantığı yanlış. kurum açık, öğretmen hazır ortam müsait öğrenci yok gelmiyor, parasını da ödemem. sen de desene SGK ya öğrenci gelmedi eksik ödeyeyim yada bina sahibine kirayı eksik vereyim deme şansınız var mı? yok. halı sahada bile rakip gelmeyince o saatin ücretini ödemek zorundasın ister oyna ister oynama...
ha hiç gelmeyen ama ücreti ödenen öğrenci meselesi. büyük şehirlerde de vardır ama bunun çok yaygın olabileceğini düşünmüyorum. küçük yerleşim yerlerinde vardır eş dost ahbap çavuş falan filan. yüz tanıma olunca olmayacak mı? 40-50 bin nüfuslu bir ilçede neredeyse herkesin birbirini tanıdığı yerde yada büyük şehirde çocuğu getir bir saat otursun sınıfta denmeyecek mi? bunların hepsi Palyatif çözümler. o zaman ne isteyeceğiz ? ram modülünde önerilen eğitimin verilip verilmediğinin kameraya alınarak her ders için sunulması falan mı istenecek. yada öğretim değerlendirmesinde 5/4 oranına ulaşamamışsınız bu seans ödenmez mi denecek.
rakip gelmediyse halı sahada olsa aboneliği iptal ettirirsin. hiç gelmeyen öğrenciye fatura kesiliyorsa bunu bakanlık çözsün. düzenli devam edip arada bir devamsızlığı olan öğrencinin ödemesi kesilemez. ha kesilirse ne oluyor bir öğretmen arkadaşıma bir kurumda sunulan teklif: öğrenciler gelir ve ayda 160 saat imza atarsan 3500 tl. imza 140 saatin altına düşerse 3000 tl. kimin gücü kime yeterse.
bakanlığın yada bürokratların gücü rehabilitasyonlara yetiyor dernek federasyon yöneticileri de siyasi hırsları uğruna bunu destekliyor. birde x otizm bla bla vakfı, xxx disleksi falan filan derneği, gibi kuruluşlar var. hem çeşitli yollarla bağışlar alıyorlar, hemde eğitimleri için astronomik paralar talep ediyorlar. şimdilik bunlara kimsenin gücü yetmiyor. vergiden ondan bundan da muaflar üstelik. adı özel danışmanlık psk destek vb olan ama ruhsatsız eğitim veren yerleri saymıyorum bile.
özetle demem o ki bozuk düzende sağlam çark olmaz. yada deve eğrilik meselesi
arkadaş uzun uzun yazmış ve bazıları da beğenmiş. bu kadar uzun yazmaya ve örneklendirmeye gerek yok kardeşim, maruzatını iki cümleyle özetleyebilirsin:
1- bu ülkede herkes gücü oranında süte su karıştırıyor
2- onlar karıştırıyorsa biz neden karıştırmayalım, yok birbirimizden farkımız.
bunu ifade etmeye çalışan bir eğitimci ya da eğitim kurumu sahibi. diyor ki, ben kurumu açmışım, sınıfları hazırlamışım, öğretmeni istihdam etmişim, maaşları ödüyorum, tüm bunları bakanlıktan her ay alacağım hakediş için yapıyorum, ama öğrenci gelmiyor ben ne yapayım, batayım mı?
arkadaşım, sen yetkililere de bunları söylüyor musun? yani yönetmelikte yalnızca gelen öğrenci faturalandırılır, ay sonunda da evraklar ilçeye sunulur o faturalar karşılığında ödenek alınır uygulamasına tabiyken sen kendi kafana göre gelmeyene de fatura keserim diyebiliyor musun? sana ne devlet okulundaki uygulamadan, aynı kategori ve statüde misin? git özel lise aç öğrenci gelmiş gelmemiş bakanlık sormuyor çünkü muhatabın veli, ödemeyi yapan veli.
burada başka bir durum sözkonusu! devlet ödeme yaparsa sen de onun kurallarına uymak zorundasın, ki bu kuralları ruhsat alırken zaten biliyorsun, bile bile kurum açıyorsun, sonra da gelsin ali cengiz söylemleri...
tek kelimeyle yazık!