BAŞLIK: Hani kimse mağdur olmayacaktı?

Banlanan hesaplar uçmuş gerçekten de.
Başka isimlerle yine gelirler belki.
Neyse,

Dün TV5 de bir öğretmen arkadaş çıktı. Objektif konuştu. Bizlerin sorunlarımızı da çok güzel anlattı. Kendisine teşekkür ederim.

Avans konusunda çalışmalar sürüyor. Şayet olursa istemeyen dediğim gibi almasın.

Bugün kü şartlar altında başka gerçekci bir çözüm önerisi var mı?

Yok avans borçlandıracakmış. Sen borçlanma güzel kardeşim.

Ben şu kadar yatırım yaptım. Bana hibe versinler. Oldu canım. Elbette. Başka isteğin var mı?
Uzaktan eğitim dedikleri sistemde en azından bence doğru değil. Gerçekci değil.

Ben avans istemiyorum. İsteme yahu. Alma.

tartanc yazan:
Gerçekten içten yazmışınız. Teşekkür ederim.

Personelim “haketmediğimiz halde devlet desteğini beklemeden tam maaş ödemişsiniz, hakkınızı helal edin” dedi. Duygulandım.

Hal nedir ki? Haksızlık yapan ben değilim ki DEVLET, ben neden buna ortak olayım!

Diğer taraftan mali boyutunda, bu tarz seçimlerin uzun vadede karaya ulaşmada yara açtığının da farkındayım.

Ancak belki de destek, DEVLETTEN değilde, hiç ummadığınız anda elimden tuttuğunuz çalışanlarınızdan, bugünlerde bir kuruş almayarak hizmet verdiğimiz velilerinizden gelir..

Ne ekerseniz onu biçersiniz..

Virüs sadece insanları değil tüm sektörleri de hedef aldı. Yoğun bakımda olanlar, solunum cihazına bağlı olanlar olanlar, taburcu olanlar..

Sizce biz hangi aşamadayız? Sonrası malum.

Sağlıklı kalın.

Ne hibe ne avans sadece bilgilendirme .çeken çeker çekmeyen çekmez. meb den bir açıklama yapılmalı ivedi olarak.birakin artık kapalı kapılarda konuşmayı herkes her ayrıntısına kadar bilgilenmeli.

15 yılı doldurmaya ramak kaldı bu eğitim sektöründe bana göre hizmetinde emek vermeye. Kaç toplantı, kaç konuşma, kaç sıkıntı, kaç güzel günler gördüm hatırlamıyorum ama sonuçları hep aklımın bir köşesinde yer edindi. Bugüne kadar kurumların her sıkıntısında ilk feda edilecek olanın öğretmen olduğunu gördüm, ilk yıllarında çok iyi şartlara sahip iken bile kurumlar asgari ücretle çalışan öğtetmendi, bugün de aynı şekilde. Hakkını hukukunu bilen, konuşan öğretmen hiç bir zaman sevilmedi, istenmedi. Ben buna çalıştığım bir kurumda değil 6 kurumda da şahitlik ettim, yaşadım. Elbette hiç bir sorun bugünkü kadar büyük değildi ama küçük sorunlar karşısında görülen muamele büyük sıkıntılar için bize hep ipucu oldu, şunu anladım ne olursa olsun bu meslek devlet adam gibi bir yönetmeliğe katı bir şekilde uygulamaya koymadıkça öğretmen her zaman en zayıf halka seçilecekti. Benim iyi niyetli patronlarım bu sürecin ilk gün toplantı özetleri şu oldu ülkede.
1.Ücretsiz izin
2.Rapor alınması.
3. Maaşlar yok.
4.Kısa çalışma ödeneği ne gelirse.
5.Şartları tutmayanlar işsizlik maaşı
6.Telafi olursa aynı ücret.
7.45 saatten fazla çalıştırma mücadelesi.
8. Dernek federasyon toplantıları ile öğretmenin ö'si bile geçmeden kurumları kurtarmak için verilen mücadele.
9 tazminat hakkı mı, o nedir ki?
Biz gerçekten sizin için ne olduğumuzu artık biliyoruz boşuna yormayın güzel sözleri,( %1 istisna)
Onun için sosyal medya platformlarında bırakın da öğretmen dile gelsin, kurumunda zaten konuşturduğun yokki. Merak etmeyin çok bir şey değişmeyecek çünkü sektör aklı aynı kalacak.
Şunu da bilelim ki öğretmen sektörün ne kadar sıkıntıda olduğunu en az sizin kadar biliyor ama öğretmenin size güveni kalmamıştır, yarın öbür gün nasip olursa hepiniz düze çıkacaksınız ama emin olun mağduriyet kaldığı yerden devam edecek. Meslek kodlarına göre çalışanların taban ücretleri belirlenmedikçe bu ülkede özel sektör için hiç bir şey değişmeyecektir. Hak talep eden hep kötü olan olacak.
Sizler dernek dernek, federasyon federasyon gezmeye devam edin ama sakın öğretmen şartları düzeltmelerinden bahsetmeyin olur mu, nasıl olsa zor şartlarda mecburen çalışacak öğretmen çok, en ucuz kim çalışırsa en iyi öğretmen o olsun.
Neyse mevzu derin, konu çok, çözüm yok, kalın sağlıcakla...