Tamam sevgili pek sayın kurum sahiplerim, emekli öğretmenler başımızın tacı, hepimizin öğretmenleri, ömürlerini eğitime, kaleme ve kelama adamış kahramanlarımız. Yeni nesil, eski nesil, gelecek nesil her nasılsa iyi veya kötü, seviyeli veya seviyesiz, birikimli birikimsiz onlarda biraz ailenin, öğretmenin ve toplumun eseri. Öğretmeni de yetiştiren içinde yaşadığımız toplum ve sistem. Burda kpss ile atanan iyi öğretmendir, atanamayan kötü. hakkını arayan kötü, susan iyi deyip ülkenin eğitimi üzerine üç beş kitap okumamış, atanma şartlarından habersiz ve bildiğini doğru sanacak kadar cahilce görüşler yüzünden zaten bu kavga. Güzel pek birikimli patronum bir branş üzerine örnek vermek gerekirse 30 bin üzerinde sadece sınıf öğretmeni mezunu var ve her sene katlanarak artıyor bu mezunun sayısı. Sizin mantığınıza göre atanan 5 bin iyi, geride kalan 25 bin öğretmen cahil bilgisiz seviyesiz şımarık. Yarın öbür gün evlatlarınız da bu sistemin sınavlarına takılıp kalınca umarım aynı mantığı güdüp ah benim salak kızım, cahil oğlum kafasıyla devam edin ki evlatlarda babalarının ne kadar sığ bir düşünceye sahip olduklarını görsünler. Bugün bu ülkede bir milyonun üzerinde eğitimci devlete atanmayı bekliyor, bekleyenler içinde bazıları sizlerin kurumunlarında çalışıyor. Gözü atanacağı günde. Enerjisini tam olarak ne özel eğitime ne de kpssye harcayabiliyor. Neden kurumlarda durmak istemiyor sorusunu önce kurumların cevap vermesi gereken bir soru ve sorun. Bir öğretmen için her iki taraf da okul iken, emek verdiği çocuk iken, okuttuğu ders iken neden devleti ısrarla istiyor, işte bunu en çok siz biliyorsunuz. Uzun uzun bunu da yazdırtmayın şimdi bana. Sağlıcakla.