Değerli arkadaşlar bütün dünya nasıl salgın sonrası döneme ayak uydurmaya çalışıyorsa ülkemiz de artık bu yeni "normal" olgusuna ayak uydurmak zorunda. Gelecekte virüsün dünyayı nasıl bir şekle sokacağını kimse öngöremiyor. Kimi sektörlerin özellikleri bu değişime ayak uydurabilecek, kimi sektörler ise yeni normallere ayak uyduramayıp silinecek. Nasıl teknolojik gelişimler kimi meslekleri (Arzuhalcilik örneğin) tarihten silmişse dünyada da bir çok şey salgından önce ya da salgından sonra diye anılacak. Üzülsek de, ekmek teknelerimiz için kaygılansak da bazı şeylerin önüne geçmek maalesef mümkün olamıyor.
Yaz döneminde salgın ülkemizden silinse bile yeni dalgaların olmayacağını söylemek, her yeni dalgada uzun ya da kısa karantina dönemleri yaşamayacağımızı düşünmek hayalcilik olur. Bununla birlikte hükümetlerin uygulamak isteyebileceği kimi önlemlere özel eğitim sektörünün ayak uydurup uyduramayacağını bilmek de mümkün değil. Salgın sırasında sağlık çalışanlarının hasta yoğunluğuna dayanamayıp kimin ölüp kimin yaşayacağına karar verdiğine bile şahit olduk. Böyle bir dünyada özel eğitimin eskisi kadar önemseneceğini düşünebilir miyiz? Sektör bu ritme ayak uydurabilir mi sizler söyleyin?
Dünyanın son yüz yılı mesafelerin kısaldığı, sınır kavramının anlamını yitirdiği bir dönem yaşattı bizlere. Salgın sonrası eski dünyayı unutmak durumundayız. Yeni sektörler doğacak, kimileri ise kaybolacak muhtemelen. Bill Gates yıllardır virüslerin dünya için ne kadar büyük bir tehdit olduğunu söyledi durdu. Endişem o ki korkulan senaryoyu hala yaşamadık. Özetle yeni bir dönemin eşiğindeyiz. Daha geniş düşünüp gelecek planlarımızı ona göre yapalım. Belki de bir "B planı" yapmanın zamanı gelmiştir. Selamlar.