Bu "erişilebilirlik" veya daha açık anlatımla, engellilerin sosyal hayata katılımını kolaylaştırmak için alınacak önlemler paketi yanlış hatırlamıyorsam 1998 yılında ilk kez mevzuata girdi...
O günden bu güne çok sular aktı. Her seferinde bir erteleme yapıldı, bir bahane bulundu.
Devlet kendi kurum ve kuruluşlarında dahi bu önlemleri almadan önce özel sektörden bunları talep etmeye başladı. Halbuki, modern kuruluşların çoğu devletin standartlarının dahi yetersiz kaldığı bu tür önlemleri zaten alıyorlar. AVM'lere, gross marketlere gittiğinizde asansörden engelli WC'sine kadar her şeyleri var.
Kamu'da bırakın binaları, sokaklarda yürünebilecek doğru dürüst kaldırım bile yok... Görme engellileri elektrik direğine toslatacak sarı yollar, tekerlekli sandalyede dağ bisikleti vitesi gerektirecek rampalar var. Hiç çalışmayan, veya anahtarı o gün izinli memurda duran engelli asansörleri var. Yeni yapılan okullarda dahi, bırakın asansörü, çoğunda rampa bile yok. Hadi ikisi de var diyelim... Siz tekerlekli sandalye ile oturulabilen, hadi onu da geçtim, protezle oturulabilen okul sırasına rasladınız mı hiç?
O yüzden; bu tür önlemler komik geliyor bana biraz! Özel sektör her zaman devletten iyi olmaya çalışır. Rekabet edebilmesinin yegane yolu budur. Acaba devletin bütün mekanları dört dörtlük erişilebilir olsa, siz aynısını yapmadan ayakta kalabilir misiniz?
Bunlar yasak veya zorunlulukla çözülecek değil, kültürle, eğitimle, taleple çözülecek konular.