DERNEKTEN MEB'E BASIN YOLUYLA CEVAP

 

T.C.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI

Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

26.05.2012

 

 

BASIN AÇIKLAMASI

 

 

18 Mayıs 2012 tarih ve 28296 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Kurumları Yönetmeliğinin bazı hükümlerinin daha iyi anlaşılabilmesi için aşağıdaki açıklamanın yapılmasına gerek duyulmuştur.

 

Bakanlığımıza bağlı 1700 Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezinde yaklaşık 245.000 bireye destek eğitim hizmeti sunulmakta ve bu eğitimler karşılığı aylık 105.000.000 TL civarında ödeme yapılmaktadır.

 

Millî Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Kurumları Yönetmeliği Taslağı yazım sürecine özel eğitim kurumları ve engelli dernekleri bizzat katılarak her madde karşılıklı görüş alışverişi içerisinde yazılmıştır. Ayrıca kamuoyunun da görüşünü almak üzere Yönetmelik Taslağı 20.01.2012 – 06.02.2012 tarihleri arasında Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü web sayfasında yayınlanmıştır. Sivil toplum örgütleri ve vatandaşlardan Yönetmelik Taslağına ilişkin gönderilen önerilerden uygun görülenlere yönetmelikte yer verilmiştir.

 

Milli Eğitim Bakanlığı olarak öncelikli hedefimiz engelli bireylerin eve hapsolmalarını önleyerek nitelikli ve kaliteli bir eğitim almalarını sağlamaktır. Bu alanda daha önce yapılan denetimler ile inceleme ve soruşturmalarda önemli ölçüde istismarların ve aksaklıkların olduğu tespit edilmiştir. Yaşanan sorunları önlemek için, Yönetmelik eğitim alan ve eğitim verenlerin devamları başta olmak üzere birçok konuda engelli çocuklarımızın faydasını merkeze alan bir yaklaşımla hazırlanmıştır.

 

 Yapılan bu değişikliklerle;

 

1- Engelli bireylerin haklarının garanti altına alınabilmesi ve destek eğitimlerinin düzenli bir şekilde sağlanabilmesi amacıyla kurumlara giriş-çıkışta elektronik ortamda kimlik doğrulama sistemiyle kontrol zorunluluğu getirilmiştir. Böylece engelli çocukların düzenli ve dengeli bir eğitim almaları sağlanacaktır. 

Kontrol sisteminin kurulabilmesi için Yönetmeliğin yayımından altı ay sonra  bu maddenin uygulamaya başlayacağı hükme bağlanmıştır. Böylece eğitim kurumlarına yeni şartlara uyum sağlamaları hem de gerekli alt yapıyı hazırlayabilmeleri için zaman tanınmıştır.

 

2- Anayasanın 42. Maddesinde; "İlköğretim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur." hükmü ile 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun 2. Maddesinde; " İlköğretim, ilköğrenim kurumlarında verilir; öğrenim çağında bulunan kız ve erkek çocuklar için mecburidir." hükmü yer almaktadır. Bu hükümler doğrultusunda  bireylere örgün eğitim aldığı ders saatleri dışında destek eğitimi verilmesi ile zorunlu eğitim çağında olan engelli bireylerin örgün eğitime devam ettiğinin belgelendirilmesi zorunluluğu getirildi.

 

3- Engellilerin planlanan zamanda gerçekleştirilemeyen destek eğitimlerinin telafisi konusunda esneklik sağlandı. 

 

Her ay girmeden önce yapılacak eğitimlerin gün ve saatlerinin belirlendiği programların yapılıp, bu programların ilçe milli eğitim müdürlüklerine verilmesi uygulaması kaldırıldı. Kurumlarca engelli bireylere telafi eğitimi verilebilmesi için engelli birey veya eğitim personelinden rapor istenmesi ve iki gün içinde bu durumun il/ilçe millî eğitim müdürlüklerine yazı ile bildirme zorunluluğu kaldırıldı.

 

 Yeni düzenlemeyle engelli bireyin her hangi bir nedenle eğitime devam edememesi durumunda kurumların modül üzerinden değişiklik yaparak aynı hafta içerisinde istedikleri bir gün ve saatte bireylerin eğitimlerini telafi edebilmelerine imkan verilerek kolaylık sağlanmıştır. Bu yolla hem engellilerin ay/hafta içinde daha dengeli bir dağılım ve eğitim hizmeti alması, hem de ailelerin/kurumların bürokratik formalitelerinin azaltılması sağlandı.

 

 

4-.Yapılan yeni düzenlemeyle destek eğitim tutarı karşılığı bir aylık sürede verilmesi gereken 8 saat bireysel ve/veya 4 saat grup eğitimi için aile bütçelerine ek yük getiren fark ücreti alınması engellendi. Ancak, velinin isteği üzerine engelli bireye daha fazla ders verilmesi uygulamasında engellilerin yararı sebebiyle değişiklik yapılmadı.

 

 

5- Özel eğitim kurumlarında engelli birey ve eğitim personelinin yaz aylarında tatil yapabilmeleri için haziran, temmuz ve ağustos aylarında yapılacak derslerin ikişer haftaya dengeli olarak dağıtılmasına izin verildi. Böylece hizmet alanlarla verenlerin yılda en az 45 günlük süre içerisinde tatil yapmalarına imkân sağlandı.

 

6- 20 Mart 2012 tarih ve 28239 sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği ile Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinde kurum müdürü olabilmek için herhangi bir lisans mezunu olma yeterli hale getirildi. Bununla mevcut yöneticilerden özel eğitim alanı öğretmenliği yapabilecek şartları taşıyanların öğretmen olarak görev almalarının yolu açılarak sektörün eğitim personeli temini kolaylaştırıldı.  

 

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

 

   Basın ve Halkla ve Halkla İlişkiler Müşavirliği




DERNEKTEN BASIN AÇIKLAMASI

          MEB Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğinin, 18 Mayıs 2012 tarih ve 28296 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan MEB Özel Eğitim Kurumları Yönetmeliğinin bazı hükümlerinin daha iyi anlaşılabilmesi amacına yönelik olduğu ifadesiyle 26/05/2012 tarihli BASIN AÇIKLAMASI üzerine aşağıdaki açıklamanın yapılmasına gerek duyulmuştur.

         -       Belirtilen açıklamanın 3 ncü paragrafında aynen “MEB Özel Eğitim Kurumları Yönetmeliği Taslağı yazım sürecine özel eğitim kurumları ve engelli dernekleri bizzat katılarak her madde karşılıklı görüş alışverişi içinde yazılmıştır. Ayrıca kamuoyunun da görüşünü almak üzere Yönetmelik taslağı 20.01.2012-06.02.2012 tarihleri arasında Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü WEB sayfasında yayımlanmıştır” denilmektedir.

            Özel Özel Eğitim Kurumları Derneğinin Bakanlığımızı kamuoyu önünde tartışma gibi bir üslubu olmamıştır.  Sorunların yine Bakanlığımızla çözümlenebileceği inancı   yöntem olarak benimsenmiştir.

            Ancak; Bakanlığımızın yukarıda belirttiğimiz açıklaması üzerine kamuoyunun bilgilendirilmesi mecburiyeti doğmuştur.

           1.    MEB Özel Eğitim Kurumları Yönetmeliği Taslağı derneğimize 21.10.2011 tarihinde elektronik ortamda gönderilmiş, ayrıca  bu taslak Yönetmeliğin değişikliğe uğramış hali  MEB Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğünün WEB sayfasında yayımlanmıştır. (21.01.2012-06.02.2012) 

           Derneğimizce her iki aşamada da  görüşlerimiz e-mail ortamında ve yazılı olarak MEB Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğüne gönderilmiştir. (01/11/2011 ve 01/02/2012 tarihlerinde)

           Bakanlığımızın gerek derneğimize gönderdiği taslak Yönetmelikte, gerekse kamuoyu ile paylaşıldığını ifade ettiği taslak Yönetmelikte 18/05/2012 tarihinde yürürlüğe giren Özel Eğitim Kurumları Yönetmeliğinin;

          -       “Özürlü Birey Ücretleri” başlığı altındaki 22/2 maddesine;

          -       “İş Takvimi” başlığı altında yer verilen 24/5 maddesine;

          -       “Ödeme Şartları” başlığı altındaki 29/f ve 29/g maddesine;

           yer verilmemiştir.

          Ayrıca, Sayın Bakanlığımıza yazılı olarak sunduğumuz hususlardan taraflı tarafsız herkesin hak vereceği çok sayıda görüşümüz de dikkate alınmamış, tereddüt yaratan hususlara açıklık getirilmemiştir.  Örneğin: Yönetmeliğin 14/2 maddesindeki Psikolog ve Rehber Öğretmene haftada 20 saati geçmemek üzere destek eğitimi görevi verilebileceği ifadesinden yola çıkıldığında, kurumda 2 nci Psikolog görevlendirildiğinde bu Psikologun  kaç saat ders görevi yapabileceği açıklamaya muhtaçtır. Ayrıca özellikle üzerinde durduğumuz özürlü bireyden kaynaklanabilecek devamsızlıklara yönelik verilecek eğitimler için hiçbir tedbir getirilmemiştir.

         Sonuç itibarıyla, Sayın Bakanlığın 26/05/2012 günlü basın duyurusunda yer verilen her maddesi karşılıklı görüş alışverişi içerisinde  bulunularak yazıldığı açıklaması gerçekleşmediği gibi, görüşlerimizin pek çoğuna da itibar edilmemiştir.

         2.    Bu Yönetmeliğin ödeme şartlarını düzenleyen  29/g maddesinde aynen “Zorunlu eğitim çağında olan özürlü bireyin örgün eğitime devam ettiğinin belgelendirilmesi gerekir” denilmektedir.  

        Öncelikle belirtmek gerekir ki mecburi eğitim çağındaki bir çocuk için okula devamına dair belge istenmesi  devletin görevini yapmayabileceğinin kabullenilmesidir.Çünkü, mecburi eğitim çağındaki bir birey ancak ilgili Kanunların uygulanmaması halinde devamsızlık yapabilir. Ayrıca, çok ayrıntıya girmeden 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu’nun Kayıt-Kabul, okula devam gibi maddelerinde  yapılacakların sıralandığını, mecburi  eğitim çağındaki bireyin okula devamını engelleyen hususların ortadan kaldırılması yükümlülüğünün mülki amir, il/ilçe milli eğitim müdürlüğü - okul müdürü ve muhtarlara verildiğinin dikkatlere sunulmasında kamuoyu açısından yarar görülmektedir.

         Yine, örgün eğitim kurumlarına devam etmeyen özürlü bireyin eğitim giderinin ödenmemesine neden olacak bu düzenlemenin  573 sayılı Özel Eğitim Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 14 ncü maddesi ile Milli Eğitim Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki 652 sayılı KHK nin 43 ncü maddesinin ruhuna da aykırı olduğu açıktır.

          Bu nedenlerle Bakanlığımız Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğünün  ne  özel eğitim giderinin karşılanmasına dair 26/06/2006 gün ve 55270 sayılı yazılarında ne de 09/07/2009 tarih ve 27283 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Özürlü Bireylere Uygulanacak Destek Eğitim Programları ve Eğitim Giderlerinin Karşılanmasına Dair Yönetmeliğin ödeme şartlarını düzenleyen  hükümleri arasında  “Zorunlu eğitim çağında olan özürlü bireylerin örgün eğitime devamına dair belgeye” yer verilmemiştir.  Sonuç itibarıyla da mecburi eğitim çağında olmasına rağmen bir örgün eğitim kurumuna devam edemeyen binlerce özürlü bireyin eğitim gideri devlet tarafından bu güne kadar böyle bir belge istenmeden ödenmiş, dolayısıyla bu durumdaki bireylerin rehabilitasyon merkezlerine devamı sağlanmıştır.

           Ayrıca; 18/05/2012 tarihinde yürürlüğe konulan bahse konu Yönetmeliğin belirtilen hükmünün hayata geçirilmesinin  önünde pek çok engel mevcuttur. Şöyle ki: Bahse konu binlerce  öğrencinin en az %20 özürlü olduğu (aralarında %90 gibi özürlü bireyler bulunmaktadır) gerçeği karşısında bu çocukların devam edebileceği örgün eğitim kurumu bulunamayacağı da açıktır.

          Hal böyle olunca örgün eğitim dışında kalan (kalmaya mecbur bırakılan) özürlü bireylere rehabilitasyon merkezlerinin sahip çıkmasının engellenmesini anlamak mümkün değildir.

          3.    Basın duyurusunda  yer verilen engellilerin planlanan zamanda gerçekleştirilmeyen eğitimlerinin telafisine esneklik sağlandığı hususu da gerçekleri yansıtmamaktadır.

          Şöyle ki; Özürlü birey için kurumlarımızca  planlanan eğitim  aksadığında   (öğretmen kurumda beklemekte – öğrencinin evine servis aracı gönderilmekte ancak öğrencinin velisi çocuğu göndermemektedir.) Bakanlığımızın esneklik getirdiği uygulama, bu öğrencinin yerine başka bir öğrencinin derse alınmasıdır.  Belirtilen bu esneklikte, gelmeyen öğrencinin yerine başka bir öğrencinin o anda bulunamayacağı, ya da içinde bulunulan hafta içinde ilgili  öğretmenin programının uygun olamayabileceği  bu nedenlerle takip eden hafta içerisinde telafi eğitiminin yapılıp yapılmayacağı hususlarına açıklık getirilmemektedir.

            Sonuç itibariyle bu haliyle telafi eğitiminin verilmesinin önündeki engellerin kaldırıldığının söylenebilmesi mümkün değildir.

           4.    Ayrıca; devletin eğitim desteği sağladığı 8 saat bireysel + 4 saat grup eğitiminden fark ücret istenmemesi yönündeki bu Yönetmeliğe konulan hükmün  mevzuata aykırılığı çok net ise de, bu manada kurumlarımızın  %99 u fark ücret talep etmemekte, zaten böyle bir ücret talebi halinde sistemdeki yaklaşık 250.000 öğrencinin %99 unun destek eğitiminden yararlanamayacağı göz ardı edilmektedir.

          5.    Bu güne kadar rehabilitasyon merkezlerinde suiistimal yapıldığına dair haber ve açıklamalar kamuoyuna aksetmiştir. Bu haberlerin pek çoğunun Bakanlığımızın talimatlarının, yine Bakanlığımızca mevzuata aykırı bulunması sonucu açılan soruşturmalara dayandığını, yargıya intikal eden hususlardan  ise %90 ının Bakanlığımız aleyhine sonuçlandığını, Bakanlığımızın bu yönde kendisini de sorgulaması gerektiğini varsa suiistimal ve başka hususlardaki noksanlıkların ise uygulanabilir tedbirlerle çözülmesine katkı vermeye hazır olduğumuzu  belirtmekte yarar görülmektedir.

         Sonuç olarak; Yukarıda açıklamaya çalıştığımız hususlar yanında bahse konu Yönetmeliğin başkaca maddelerinde de yorum gerektirecek  hususlar  yer almaktadır. Bu nedenlerle kamuoyu önünde Sayın Bakanlığımızdan talebimiz, tartışma konusu olan Yönetmelik hükümlerinin acil olarak bir kez daha görüşülmesine fırsat sağlanmasıdır. 

         Kamuoyuna saygı ile duyurulur. 29.05.2012  

ÖZEL ÖZEL EĞİTİM

KURUMLARI DERNEĞİ