Eylem odaklı bir çözüm sağlayabileceğimizi düşünmüyorum. Bakanlık talan diyor ve DAMAR TANIMA diyor. Biz ise VERİMSİZLİK diyoruz. VERİMLİ bir sistem gerekir diyoruz. Sistem verimli olduktan sonra damar tanıma da olsun.
Mevcut durumda yarınlar da kötü görünüyor. Çünkü bu verimsiz yapı ile kaliteli bir eğitim vermek mümkün değil. Bir iş yada hizmetten taraflar memnun değilse orada sorun büyüktür. Sektörümüzde;
1- Engelli çocuk: Memnun değil. Ne örgün eğitimde ne de destek eğitiminde hak ettiği eğitimi alabiliyor
2- Rehabilitasyon merkezleri: Rehabilitasyon merkezleri olarak durumumuzdan memnun değiliz. Sistem işimizi layıkıyla yapmaya müsaade etmiyor.
3- Bakanlık: Verdiğim para yerine gitmiyor diyor. Özetle o da memnun değil.
Bir işte eğer tüm taraflar rahatsız ise ya o işi derhal durdurulur yada hata ne ise düzeltilir.
İşte bizim sektörümüzde düzeltilmeli. ÇÖZÜM nedir peki?
ÇÖZÜM:
Sektör olarak derhal mevcut VERİMSİZ sistemi ikame edebilecek bir MODEL tasarlamalıyız. Her ne kadar Bakanlıkta bununla ilgilenilmesi mevcut bürokrasi içinde çok zor olsa da biz çalışmamızı yapıp böyle bir modeli hazırlamalıyız.
MODEL NASIL HAZIRLANIR?
Bunun için 2 yol vardır.
1- Derneklerin hepsi yada biri Ankara'da her ilden kurum temsilcileri, Bakanlıktan temsilci, ve Akademisyenlerden bir temsilci ile ÖZEL EĞİTİM UYGULAMA MODELİ başlığı altında tamamen kendi inisiyatifi ile bir ÇALIŞTAY düzenlemeli ve ortaya çıkacak UYGULANABİLİR,SÜRDÜRÜLEBİLİR ve DENETLENEBİLİR bir MODELİ hazırlamalıdır. Bu model savunduğumdan değil ancak geri dönüşü olmayan bir noktaya geldiğinden DAMAR TANIMA SİSTEMİ'ni uygulayabilecek bir model olmalıdır.
Bu ÇALIŞTAY'ın etkin ve verimli olması için dahası KAMUOYUNDA ses getirebilmesi için gazete ve TV lere ilan, reklam vesaire verilmesi lazım. Bunu için gerekirse kurumların desteği istenmelidir.
2- Bu site kullanıp burada oluşturacağız bir model ile yine bu siteden nerelere kadar ulaşabiliyorsak bir sonuç almaya çalışmak şeklinde özetlenebilir.
Yukarıda bahsettiğim yollardan en doğrusu elbette ki 1. yol olan bir ÇALIŞTAY yöntemidir.
Geçen yıllar içinde sistemin kötü rekabeti neticesinde bir biri ile amiyane tabirle kedi köpek gibi gören biz kurumların mevcut derneklerle bir noktaya varamayışımız ortada. Dolayısı ile iş gerçekten zor. Evet Bakanlığımız mevcut verimsiz sistemden 1. derecede sorumludur ancak bizler de geçen zamanı iyi değerlendiremedik. Daha iyi bir sistem adına uygulanabilir projeler hazırlayamadık.
Eğer biz bir ÇALIŞTAY ile güzel bir model kurabilirsek emin olun bu kadar hırpalanmış kurumlar destekleyecektir. MEVCUT VERİMSİZ sistem DAMAR TANIMA ile düzeltilemez. Bakanlık DAMAR TANIMAYI denetim mantığından baktığı için uygulamak istiyor. Oysa biz VERİMSİZLİK olduğu için karşı çıkıyoruz.
Biz böylesi bir çalıştay ile VERİMLİ bir SİSTEM inşa ettikten sonra varsın BAKANLIK yine damar tanıma sistemini uygulasın. Sistem uygulanabilir ve denetlenebilir olduktan sonra BAKANLIK denetimi istediği gibi yapsın. Ha damar tanımalı ha damar tanımasız.
Sonuç olarak, mevcut sistemin sıkıntıları damar Tanıma sistemiyle düzelmez. Çünkü sorun denetim değildir aksine verimsizdir. Uygulanamayan, Sürdürülemeyen bu yüzden de VERİMSİZ olan bir sistemi denetleseniz ne olacak? Çünkü sistem verimsiz.
Bu nedenle tek kurtuluşumuz uygun bir modeli hazırlayıp onu BAKANLIĞA sunup uygulatmaktan geçiyor. Hazırlanan bir sistem ne kadar iyi olursa olsun eğer bir dernek başkanı yada bir kurum sahibi tarafından bireysel olarak Bakanlık koridorlarında bir muhatap umuduna bağlı hayata geçemez. Bu nedenle KAMUOYUNUN dikkatini çeken bir çalıştay gerekir.
Kurumlar olarak gerekirse derneklere bu çalıştay için katkı sağlayalım. Örneğin DERNEK bir planlama ve program yapsın ve biz kurumlara sunsun. Somut bir Çalıştay için gereken maliyeti tespit etsin biz de destek olalım. Ben heme 500 TL ödemeye hazırım.
Nihayet, bu kadar kurum ekmek yediğimiz bu sektör adına bir model tasarlayıp hazırlayalım. Bize bu yakışır. Bakanlığı eleştirmek yetmez. Çözümde üretmek gerekir. O çalıştay, başta akademisyenler, Bakanlık yetkilileri nezdinde ve dahası verilecek ilan ve reklamlarla tüm Milletin nezdinde iz bırakacaktır. Bize düşen de bu izin peşinden koşup sonuç almaktır.
Saygılarımla,
