Sayın tartanç; öncelikle asıl problem tamda dediğiniz gibi derneklere üye oranı... yine dediğiniz gibi diğer sorun üyelerin “aidiyet” durumudur... “aidat” bildiğim kadarıyla bir dernekte 50 tl diğerinde 100 tl... sanırım sorun para değil... “aidiyet” ve “aidat” etimolojik bir ilişkiye sahiptir... bence aynı kökenden gelen bu iki kelime sorunumuz değil... sorun 1000 den fazla kurum sahibinin (vakıfları, belli net derdi olanları vb. yapıları dışında tutuyorum), kasaplıktan, manavcılıktan, çorapçılıktan falan bu sektöre girmesinden, yada bu sektörün bir şekilde içinde olan “gruplar’ın” sadece “param gelsin yeter” anlayışıdır... yani bu sektörün tarihsel, sosyal, psikolojik, eğitimsel, ekonomik vb. hiçbir şeyini bilmeyen yada umrunda olmayan kişilerin bu sektörde yer tutmasıdır sorun... bu “kafaya” sahip kişiler; daha öncede yazdım “armut piş, ağzıma düş” kolaycılığındadır...
Bir yazı okudum, diye başlamışsınız söze... dediğiniz yazıyı hem okuyan, hemde yazıya konu olanları dinleyen biri olarak; bence çok “arsız” açıklamalardı... haklısınız...
Kavga etmeye “gram” zamanımız olmadığı bir dönemde; bu açıklamalar çok yersiz geldi banada...
bu açıklamalar, derneklere bir kaç üye daha fazla katabilir belki ama, güven sorunuda yaratabilir...
bir kaç kiş elbette önemlidir de, “güven sorunu” 100 leri etkileyebilir... dilerim bu hatalardan dönülür... sektörümüzün, birliğe ihtiyacı olduğu bu dönemde, derneklerin haklarımızı aramasının; bu kadar önemli olduğu bir dönemde; saçma sapan kavgalara, açıklamalara, atışmalara gerek yok... bunu yapanları da anlamakta zorlanıyorum, şuan da yapılacak en iyi şey; ortak sorunlarımızın çözümü için çaba sarf etmektir...
Kimsenin “pehlivanlık” yapacağı dönemde değiliz... asıl işini unutup, bu sektörü rahatlatacak çalışmalar yapmayıp; “pehlivanlık” yapmaya çalışanlar iyi düşünmelidirler... sayı artmaz, azalır... en doğrusu dürüst olup aldığınız sorumluluğun hakkını vermektir... yapılan çalışmaları takdir ile karşılıyorum, ama kavga etmeyede gerk yok...