BAŞLIK: 2021 ZAM ORANI

Ortağıma devrediyorum hocam bu zam oranını bekliyorduk ama ben devam edemeyeceğim daha fazla .

Kesinlikle çekilen sıkıntıya değecek bir iş değil yaptığımız iş , yani kim diyebilir ki bu işten iyi para kazanıyorum diye... nefes almamıza fırsat vermiyorlar ... ama bu komik orana halen şaşkınım .. tabi bu orana sevinenler de vardır garip adlı rumuzla girip burada yorum yapan arkadaşlar gibi mutlaka sevinen arkadaşlar da vardır ...

okuduğunu anlama özürlüler için bir kez daha yazayım:
1- 140 ekran full hd sony ile 37 ekran tüplü sunny tv'yi devletin aynı fiyata satın almaması gerekir (bu örneği daha önce bir kaç kez verdim).
2- kpds gelsin hırsızlardan devlete kalan ödenekle önümüzdeki yıl yüzde 50 zam yapılsın.
3- bunlar olmayacaksa meb kurumlara değil ödemeyi velilere yapsın.
son söz: dün zam oranı 9,2 değil de 19,2 olsa geçen yıl ki sevinç naraları yükselecekti, bu kadar küçük düşünüyorsunuz işte. açın bakın geçen yıl yüzde 25 zamda ne yazmışım ve kim haklı çıkmış. çözüm böyle pansumanlarda değil, radikal kararlardadır!

Şu sözünü hatırlatırım
öğretmenini aşılayamayan sistem yüzde 25 zammı verir mi verir, burası türkiye!.... burada bile niyetin o kadar belli ki .. neyse belli ki senin tuzun kuru.. istediğin oldu yani ...

evet türkiyem burası türkiye! oradaki mesajı bile böyle algıladıysan sana güle güle...

garip yazan:
%67 oranında katılıyorum.
2. maddeye katılmıyorum. Devletin "şuradan tasarruf ettim, buraya harcayayım" gibi ne bir mantığı, ne de geleneği yoktur. KPDS gelir, çip gelir, başka şeyler gelir ama yine %9 zam gelir.

Zaten burada -bence- sorun maliyenin ne kadar artış yaptığı değil, MEB'in o ücretle bizi nasıl çalışmaya zorladığıdır. Maliyenin imkanları kısıtlı olabilir veya bütçeden belli bir rakamı aşmak istemeyebilir. Bizler özel kurumlar isek aynı hastanelerde uygulanan gibi bir sisteme geçmek zorundayız. O zaman ister KPDS gelsin, ister başka şey gelsin.

sn barış yüzde 66,6'lık kısmı şöyle açıklayayım: elbette ki devlet alın size yüzde 50 zam demez. bunun doğru kişilerle ve verilerle ilgililere anlatılması gerekir. örneğin bu sistemden rahatsız olan en az 50 kurumdan oluşan bir platform kurulur. bu platforma iyi stk'lar, üniversitelerden temsilciler ve bilinçli aileler de eklenir. bu platformun sunacağı rapor elbette ki dikkate alınır ve raporun ikinci maddesi de kaynak israfının yine engelli bireylerin eğitimine aktarılması olur. sonuç böyle alınır. yoksa kurumu şu anda geriye dönük 3 aylık sahte fatura denetimi geçirenlerle hak arama mücadelesi yapılamaz.
aslında sektörün her anlamda yenilenmeye ihtiyacı var. platformun ilk maddesinin de yenilenme olması gerekir. 2 ay önce ege'nin bir ilçesinden geçerken bir kurum tabelası gözüme çarptı (bir çok kurumda da var aynı aldatmaca). tabelada yok yok, sanki yatır mübarek. bir tek sülük tedavisiyle hacamat yazılmamış ki 9,2'den sonra onu da eklerler. selam verdim girdim içeri girişte muhtemelen kurum sahibinin yakını birisi ve bir şoför, yetkiliyle görüşmek istiyorum dedim, kurucu ve md. ortalıkta yok, emekli bir öğretmen geldi icerden, tabelada gördüm bir yakınıma dil ve konuşma terapisi aldırmak istiyorum dedim. buyrun yardımcı olalım dedi. uzmanla görüşmek istiyorum ve diplomalarını görmek dedim. bizde 2 emekli sınıf öğretmeni ve 4 okul öncesi öğretmeni var dedi, konuya hakim olduğumu sezince. peki dedim tabelada yazan bütün hizmetleri bu kişiler mi veriyor dedim. bir de haftada iki gün psikolog çalışıyor dedi. kaç mezunu ve yüksek lisansı nedir dedim, geçen yıl kıbrıs'tan mezun olmuş dedi. teşekkür ettim ve çıktım.
ilk iki madde çok önemli yenilenme ve kaliteli eğitim için uygun ücret, üç ve sonrasını platformda konuşalım derim.
saygılarımla...

garip yazan:
Sayın garip,

Ne yazık ki bu düşünceye katılmıyorum. Vakti zamanında bu tür platformlarda çok zaman geçirmiş biri olarak, görüştüğünüz her ortamda size sürekli hak verildiğinin söyleneceğini ama uygulamada hiç bir değişiklik olmayacağını rahatlıkla söyleyebilirim.

Ama bu düşüncenin gerçekleşemeyeceğini daha basit bir gerekçe ile açıklayacağim.

Kurumların yetersiz, sahtekar veya kötü niyetli kurumları ortadan kaldırması hizmet alan çocuk sayısını azaltmayacak. Olsa olsa bu çocuklar diğer kurumlara yönelecek. Yani devlet 3.000 kurum ve 300.000 çocuğa ödeme yapıyorsa 1500 kurum ve yine 300.000 çocuğa ödeme yapacak. Siz bu şekilde sadece haksız kazanç elde eden kurumları önlemiş olursunuz. Tasarruf etmiş olmazsınız. Ha, diyorsanız ki mevcut kurumlar daha fazla çocukla daha yüksek gelir elde edebilir, o da tartışmaya açık bir konu. Ama devlet böyle bir uygulama ile ödenen birim fiyatı arttırmaz.

Ben yine yıllardır ısrarla söylediğim şeyi tekrar söyleyeceğim. En iyi denetleme hizmeti alan ve parayı veren kişi tarafından yapılır. Devlet bu denetleme işini her zaman, her yöntemle ve her seferinde eline yüzüne bulaştıracaktır. Çünkü hizmetin içeriğiyle ilgilenmemekte, buna ihtiyaç duymamaktadır. Kurumların farklı olduğu bir ortamda (ki bu aşikar) tek bir fiyat ve tek elden ödeme hiç bir şekilde sorunu çözmez.