Öncelikle ben İşletme Mühendisliği Lisanslı ve İktisat Yüksek Lisanslı bir kurum müdürüyüm. Biri emekli Öğretmen ve emekliliğinin ardından benzer bir kurumda müdürlük yapmış olan babam, diğeri de uzman fizyoterapist iki ortaklı bir kurumda çalışıyorum. Bu bilgileri aşağıda yapacağım değerlendirmenin arka planını sağlaması açısından verdim.
Öncelikle konumumuzu net bir şekilde ortaya koyalım: Bizler MEB'in taşeronluğunu yapıyoruz. MEB kendi bünyesinde yürütmek istemediği bir hizmeti, kendisinin gerçekleştiremeyeceği kadar düşük bir fiyatla bizlerden satın alıyor. Personel maaşlarının ne ölçüde gösterilip vergilendirildiği, eğitim kalitesinin ne düzeyde olduğu, materyallerin yeterliliği, servis araçlarının ve sürücülerinin kalitesi, standartlar yönergesinin kapsamadığı ancak eğitim kalitesini artıran fiziki koşulların ne derece gelişmiş olduğu gibi koşullar "SÖZDE" rekabet koşullarına bırakılıyor.
Ancak rekabet için birinci koşul rakiplerden daha iyi olmanın finansal bir getirisinin olmasıdır. Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezleri ise sabit maliyetlerin düşük, değişken maliyetlerin yüksek olması sebebiyle sürümden çok az kazanabilmektedir. Bu yüzden daha iyi olmak size ancak daha fazla öğrenci kazandırır ancak karlılığınızda ciddi bir artış sağlamaz. Daha iyi olduğunuz için devlet daha yüksek ücret de ödemeyeceğine göre, sistem kaliteyi artırma yönünde hiçbir teşvik sağlamamaktadır.
Bu şartlar altında eğitimde kalite ancak ve ancak kurum sahiplerinin özveride bulunması ile sağlanabilir. Örneğin kurumumuza uzay terapi kurma kararını, asla kendini karşılayacak düzeyde bir ek gelir yaratmayacağının bilincinde olarak aldık. Yine de buraya kadar yazdıklarımdan Kaliteye boşvermeyi önerdiğim anlaşılmasın. Söylemek istediğim bu sistemin kalite istemediğidir.
Tüm bu şartlar altında evet devlet bizi de kamulaştırsın. Ancak bu kurumları bugüne getirmek için harcanan para ve emek için belirlediğiniz karşılık yaptığınız yatırıma zaten batık gözüyle baktığınız izlenimi veriyor. Bahsettiğiniz üç aylık ödeneğin biri zaten doğrudan banka kredileri, kredi kartları, kuruma ait aboneliklerin kapatılmasına, diğeri de personel tazminatları ve devletin illaki çıkaracağı diğer masraflara gidecektir. bu durumda bir işletmeyi bir aylık cirosu karşılığında elden çıkarmaktan bahsediyorsunuz ki eğer bu kadar çaresiz hissediyorsanız bence en hızlı şekilde kurumu elden çıkarın. Bulunduğum şehirde sizin gibi düşünen bir kurum olsa evimi arabamı (ki bunlar bu kurum sayesinde elde edilmemiştir) satar doğrudan o kurumu satın alırım.