Eğitime erken dönemde başlanması gerektiği doğru.. Ancak açıkçası şu ki eğer Veli, anne, baba sürece katılıp sizin rehberliğinizde sürece katkı koymuyorsa sonuç alabilme şansınız sıfır. Haftada 2 saatle kim olursanız olun, velev ki feriştah olsanız tek başınıza bir sonuç elde edemezsiniz.
Sadece en hafif engel gruplarından biri olan işitme grubuyla çalışıyoruz. Ailelerin gelmesi, derse girmesi ve verilen ödevleri yapması mecburi.. Yapmayanı bir iki uyarıdan sonra gönderiyoruz. aynı zamanda eğitim koordinatörü olan Kurucumuz her çocuğu kayıt olmadan önce mutlaka görür ve aileye standart söylemini tekrarlar; "Biriniz en azından bu çocuğa ömrünün 5-6 yılını verecek. Bu bir savaş. Savaşacaksanız biz yanınızda olacağız. Ama sizin yerinize hiç kimse bu savaşı kazanamaz. Yaparsanız olur. Yapmazsanız mucize yok! Yapmayacaksınız ne kendinizi ne de bizi kandırmayın." Kariyerini, sosyal yaşamını erteleyen bir dolu annemiz, babamız var..
0 yaşta başlıyoruz.. Hedef örgün eğitim yaşına gelene dek yaşıtlarıyla eş bir dil gelişim seviyesi yakalamak. Bunu tek başımıza yapacağız dersek hayal kırıklığından başka bir şey üretemeyiz. Oysa aile ile birlikte vakaların en az %80'inde hedefe erişilebliyor, tam rehabilitasyon sağlanabiliyor. O halde yapılabiliyorsa yapılmalı...
Tabii ki para da kazanacağız. Ama kazandığımız her kör kuruşun vicdani bir bedeli de var. İşimizi sevmemizin tek nedeni para olamaz."iyi ki size gelmişiz" demeli çalıştığımız her aile.. "Gözümüzü açtınız, siz olmasanız çocuğu zayi ederdik!" demeli....
Haklı olmalıyız.. Haklı olmanın gücüyle de hakkımızı gür sesle istemeliyiz...