barisltd yazan:
Engellilere hizmet veren bir sektör olarak erişilebilirlik ile ilgili koşulları daha bizden istenmeden karşılamamız gerektiğini düşünüyorum.
Elbette burada devletin yaptığı hatalar ve toplumun yetersiz kaldığı yerler var. Erişilebilirlik yeni bir konu değil. Mevzuatımıza 90 lı yıllarda girdi. Ama sürekli ertelemeler vs. ile bugüne kadar ötelendi. Sıkıntı ise, sürekli bu ötelemelerin son aşamada her şeyi bir anda istemeleri şeklinde tezahür etmesinden kaynaklı.
93 yılından beri bu işi yapıyorum. 5 kez adres değiştirdim. İlk adresim dışında tüm taşındığımız yerlerde ilk baktığımız şey asansör ve rampa olanakları oldu. Çünkü burada mesele fiziksel engelli bir çocuğun merdiven çıkmasının gerekip gerekmemesi değil, velinin hatta eğitimcinin engelli olabileceği olasılığıdır.
Tabi burada herkesi kızdıran şey; daha devlet kendi kurumlarında, parklarda, bahçelerde, kaldırımlarda, kamu binalarında vs. bu önlemleri almamışken küçük işletmelerden bu şartları acımasızca yerine getirmesini istemesidir. Hepimiz yılan gibi gezinerek giden, veya bir direkte sona eren görme engelli yollarını, çıkılması mümkün olmayan kaldırımları vs. sıklıkla görüyoruz.
Bir geçiş sürecinin gerekli olduğu kaçınılmaz. Ancak, herkesin sadece işyerinde değil, evinde, apartmanında bile bu şartları en azından kısmen sağlamaya çalışması bence insani bir yaklaşımdır. İşin yönetmelik, standartlar yönergesi vs., zemin kat+bodrum diye kenardan, yandan dolaşan açıklarını bulmaya çalışmak bence etik bir yaklaşım değildir.
Bana göre, mevcut binalarında asansör bulunmayan veya asansör yapma imkanı olmayanların da bu niteliklere haiz yerlere bakma zamanı gelmiştir. Zaten mesele sadece asansör de değildir.
Kesinlikle katılıyorum. İş yapanlar ile işgüzar çığırtkanların ayrılma zamanı geldi de geçiyor bile..