Güzel söylemişsiniz. Haklı olduğunuz yönler var.
Ancak, diğer taraftan pek çok personel de (örneğin temizlik, şöför vs.) asgari ücretli çalışıyor.
Esasen sorun, çalışanların büyük çoğunluğunun net ücretle çalışması, kesintilerin tümünün işverenden yapılmasıdır. Bu kesintiler ise %14 işçi payı, %20,5 işveren payı, %3 işsizlik sigorta fonu (işçi ve işveren), %15 den başlayan ve giderek artan gelir vergisi ve damga parası toplandığında bir çalışanın ücretinin yarısı kadar devlete ödeme yapılması demek.
Bu sorun bu alana veya bir başkasına has değil, Türkiye'nin büyük kısmına has bir sorundur.
3000-4000TL gibi ücretlerle bir çalışanın hiç boş saati olmaksızın derse girmesinde (ki imkansızdır... en fazla %80 verimle çalışabilir) saat başı 30-35TL sadece eğitimci maliyeti söz konusu olur.
Seansına 54TL ödenen bir tabloda, diğer doğrudan ve dolaylı giderler de dikkate alındığında bu işin yürümesi imkansızdır.
*********************
Daha önce de dile getirilmişti... yine hatırlayalım: Al şu simit parasını deyip dört başı mahmur, sucuğuyla, peyniriyle, yumurtasıyla vs. Van kahvaltı sofrası istemek olmaz.
******************
İşin adalet kısmından bahsetmeye gelince... MEB personeli özel çalışanlar kadar vergi vermez, SGK ödemez. Verdikleri vergi kesintileri ortalama %6 civarındadır. Çünkü maaşlarının büyük kısmı özel hizmet tazminatı vs. adı altında verilir.
Ayrıca sözleşmeli çalışan öğretmenlere vs. ne kıdem, ne ihbar tazminatı ödemez. Sadece MEB'e has bir durumdur. Aynı kişi özel sektörde çalışırsa her ikisini de talep edebilir.
Uzun lafın kısası, iğneyi batırırken çuvaldızı da unutmamak gerek.