BAŞLIK: Maarif müfettişleri denetime.

Sayın yetkililer:

Maarif müfettişleri özel eğitim merkezlerini denetlemeli.Çünkü,
Denetime gelen rehber öğretmenler yönetmeliklere ve işleyişler hakkında yeterli bilgiye sahip değiller.
90 günlük değil 64 günlük kayıt yapan bir kurumun tutanağı 2 aydır ilçeye gitmiyor.
Kamera kayıt sistemine uymadığı sürekli söylenen kurumlar var. Nasıl işlerini yürürebiliyor?
Senelerden beridir İstanbul da hiç denetim yapılmayan ilçeler var.
İstanbul da bu ay ilk defa denetim gibi bir şey yapılan bir ilçede ciddi sayıda kurum bocalamış durumda. Ödenekleri çıkmıyor.
Bu kurumlar hakkında işlem yapılacak mı?

İşleyişin tarafsız ve bilgili kişiler tarafından denetlenmesi şart.
Yoksa anlaşılan bir kısım parazitler işleyiş hiç uymuyor. Kimileri de tanıdık ve başka kanallardan işi götürüyor gibi gibi.
Maarif müfettişlerince denetim bence şart.

Bu benim görüşüm. Beni bağlar.

Herkesin işini halledecek bir tanıdığı guvendigi kişi oluyor hocam. Benim basima hic sucum olmadigi halde gelmeyen ogrenciyi fatura etme yüzünden gelmeyen kalmadi. Kamera sistemi olmasina ragmen hala gelmeyen cok sayida ogrenciye fatura eden, hala bir sekilde kendine menfaat saglayan cok kurum var. Fatura tutari hic dusmeyen 300 500 600 ogrencili kurumlar var. Denetleme kanallari yeterli degil. Hicbir yaptirim yok. Bahsettiginiz kurumlar hakkinda neden bir belirginlil yok. Tutanak göndermemek nasil bir arkasını saglam yere dayamak mantigidir.

Liseli teknolotik ergen eleman demiş ki; sen bana 3 aylık kaydını ver, ben sana 3 yıllık kolaj yapayım!
“Tıklar tıklar gösterirsin..”
cep telefonundan mesaj atmayı bilmeyen dinazor müffettiş gelse kaç yazar?

Konuya başka bir pencereden katkı sağlamak istiyorum.

Bakanlığın temel tezi kısaca "Rehabilitasyon Merkezleri gelmeyen çocuğa fatura kesiyor" şeklindeyken;

Diğer taraftan Rehabilitasyon Merkezleri de " Sabit işletme giderlerimiz olduğu halde Bakanlık çocuğu devamlı geliyormuş gibi kabul edip bizden çocuğa hazırda öğretmen bulundurmamızı istiyor, ancak çocuk gelmediğinde zarar ediyoruz" şeklinde özetlenebilir.

Dışarıdan, sektör hakkında hiç bir bilgisi olmayan birisi bile hizmet alan ve veren arasındaki bu temel sorunun, bir SİSTEM SORUNU olduğunu kavrar. Eğer sistem düzeltilmezse de bu sistem sorununun artık bir DENETİM sorununa gideceğini görür. Sistem sorunu olan bir sektörde de denetim sağlıklı, şeffaf ve hakkaniyetli bir şekilde yapılamaz. Çünkü, yapılmakta olan şey bataklık yerine sivrisineklerle uğraşmaktan öteye bir şey değildir.

Evet bu sistemi kuran Bakanlığın kusuru ortadadır. Her ne kadar böyle olsa da, beğenelim ya da beğenmeyelim, doğru ya da yanlış ancak Bakanlık yukarıda ifade ettiğim eleştiriyi yaparken biz sektör olarak bundan hiç dertlenmedik. Hatta bakanlık bu eleştiriyi yapmasa ve 1000 yıl geçse bizim sektör olarak sesimiz çıkmayacaktı.

Bakanlığın bu eleştirisine sektör olarak sadece REAKSİYON gösterdik. Oysa bir şeye reaksiyon vermek zımmen mevcut durumdan memnun olunduğunu gösterir. Dolayısıyla, her ne kadar sistemin müsebbibi olarak Bakanlık kabahatliyse bile, statükodan yana olması nedeniyle sektörü bakanlık daha az kabahatli göstermez.

Oysa Bakanlık daha kamera vs şeylerden bahsetmeden önce sektör olarak Dernek ya da Derneklerimiz marifetiyle kendi çözümümüzü üretseydik bugün itibarı tükenmiş kurumlar haline gelmeyecektik.

Çözüm de belliydi. Sadece şu soruyu sormak bile bize çözümü bulduracaktı. "NASIL YAPARIZ DA, GELMEYEN ÇOCUĞU BİZ SÖYLERİZ?" işte soru buydu.

Bu da en güzel Dernek ya da Derneklerimiz önderliğinde yapılabilirdi. Ancak böyle olmadı. Bu Derneklerimizin ne kadar kötü yönetildiğinin en açık ispatıdır.

Kabaca, zam ve ucuz öğretmen teminine yönelik Sertifika talebinden başka bir gayret gösteremeyen Dernek yapısıyla geldiğimiz durum budur. Şimdi bakanlığın kamera, yüztanıma vs uygulamalar getirmesi aslında bir yerde "Sizinle artık konuşacak bir şey yok" demektir.

Yıllarca Dernekler vasıtasıyla sektöre, bunun bir sistem sorunu olduğunu, dolayısıyla doğru sistemi ancak uzman bir kuruluşun hazırlayacağı bir değerlendirme raporuyla sağlayabileceğimizi söyledim. Ancak bir türlü olmadı.

Nihayet, sektörden bir arkadaşınız olarak ortaya tartışılsın diye içinde kısaca BÖDES diye ifade ettiğim çözüm önerisinin de bulunduğu bir Rapor koydum. Özeti GELMEYEN ÇOCUĞU siz söylüyorsunuz şeklinde ifade edilebilir.

Ancak gelin görün ki, sektör olarak bunu bile değerlendirmeye mecalimiz yok!

Sonuç olarak, bizler sadece Bakanlığı eleştirerek bir yere varamayız. Bizim öncelikle Derneklerimizi gözden geçirmemiz gerekir. Bu raporu sizlerden önce onlarla paylaştım, tık yok!

Sayın sevgi ışığı,
Sorunlarımızla uğraşan veya kafa yoran 2600 kurumdan en fazla 100 kurumdur. (en fazlası)

Uğraşıyor gibi görünen, hatta kendi çıkarlarını ön plana alan bir grupda dahil üstelik.

Sayın hocam bizim en büyük yanlışımız, sorun kaynağından çözüm beklemek.

Olmuyor, olamıyor.

Dernekler sonuç olarak sektörü temsil ediyor. Genel olarak biz ne isek sanırım onlarda o. Ve bu sektörde çok ilginç şeyler oluyor. Fazla ilginç.

Çözüm öneriniz takdire değer. Uygulamaya geçebilir mi? Zor ötesi gibi.

Zamanında ses çıkarmadıklarımız her zaman büyük sorunlara yol açıyor. Destek eğitim ve zorunlu eleman saçmalığı gibi.

Öngörümüz hiç yok. Bugünü bir şekilde idare ettiysek aman ne mutlu bize. Ya yarınlar???

Sağlıklar dilerim.

Sayın 01,

Denetim salt kamera kaydı değildir. Üstelik teknoloji konusunda çok iyi müfettişlerimiz olduğunu da biliyorum.
Bu sektörden parazitler temizlemek gerekir. Bu da düzgün ve tarafsız denetim sayesinde olur. Bunu da maarif müfettişlerimiz yapar bence.

tartanc yazan:
Dernekler ile ilgili tespitinize katılıyorum. Evet, biz ne isek, Dernekler de odur. Bu nedenle Derneklerin sektörümüz adına kalıcı sonuçlar üretebilmesi için bizim de kendimize bir bakmamız gerekir elbette.

Çok açık olmasa da "Sektörde çok ilginç şeyler oluyor" şeklindeki tespitiniz doğru ancak şaşırılacak bir şey değildir. Nedeni hep söyleye geldiğim üzere SİSTEM dir! Bu sistem eğitimden çok "Tüccarlığı" teşvik ediyor. Tüccar kafalar cenneti yaşarken, sistem maalesef diğerleri için ya uy, ya da yok ol, şeklinde adeta cehennemi yaşıyor.

"Bizim en büyük yanlışımız, sorun kaynağından çözüm beklemek" şeklindeki ifadeniz doğru olmakla birlikte, kanaatimce eksiktir. Şöyle ki, Evet bu sistemi Kurumlar değil, Meb kurmuştur. Ancak durum bu, "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" diyen bir sektörün çözüm bulma adına hiç bir gayret göstermeyip, üstüne üslük bir de Bakanlığın yaptığı eleştiriye sadece reaksiyon vererek, statükoyu koruyup samimiyetsizlik göstermesi doğru değildir.

Yani kendi sorunumuza bir çözüm üretip bir türlü bakanlığın kapısını çalıp, bizi yanlış sistemle yönetiyorsunuz ama bakın biz bu işin nasıl yapılması gerektiği konusunda bir çalışma yaptık. Demedik, diyemedik. Reaksiyon yerine, AKSİYON gösterip, ortaya çözüm koyarak samimiyet göstermeliydik.

Kaldı ki, Ülkemizin iş yükü en fazla bakanlıklarından birisi olarak bu işin Milli Eğitim Bakanlığı ile değil şahsi fikrim olarak Aile Bakanlığı ile yapılması en doğrusu olurdu. Zira MEB'e bağlı bir çok sektör var ve iş yükü gerçekten çok ağır. Bir de sistem yanlış olunca sonuç ortada. Sistem sorunu, DENETİM sorununa dönüşmüştür.

Çözüm Önerime gelince;

1- Öncelikle, doğru ya da yanlış olması bir yana, Sektör adına yapılmış İLK ciddi çalışma olması bakımından önemlidir ve SAMİMİYET göstergesidir.
2- Uygulamaya geçmemesi için hiç bir neden yok. Yeter ki, sektör olarak önce tartışılsın. Çözüm sağlıyorsa, üstünde uzlaşıp, uygulanması yönünde birlik ve beraberlik gösterelim.
Kaldı ki, ben kısaca BÖDES diye tanımladığım Çözüm Sistemimin arkasındayım. Dileyen herkesle tartışmaya da hazırım. İletişim bilgilerim raporun kapağında mevcut.

Eğer sizlerden önce kendilerine verdiğim Dernekler bu çözümü değerlendirip, görüşlerini şeffaf bir şekilde sektörle paylaşmış olsaydı, tüm kurumların müspet ya da menfi bir kanaat geliştirmesine katkı sağlamış olacaklardı.

Ama ne Dernekçilik yapıyorlar, adeta asfalt ağlıyor!

Tartanç bey;
Müfettişler şikayet olduğunda soruşturmalara gidiyor halen, eğer bildiğimiz birşeyler varsa bunu bildirme şekli ve mercii belli, hepimizde çok iyi biliyoruz. Diğer taraftan lokal problemleri sanki genelde işleyiş böyleymiş gibi bu tür suistimale açık ortamlarda dillendirmek uygun olmuyor.

Devletin hiç bir kademesinde örneği olmayan hatta bizden daha hassas işlerin yapıldığı yerlerde bile bulunmayan denetim sistemleri bizde uygulanıyor. Neden çünkü zamanında bilim kurgu filmleri ile gerçek hayatı birbirine karıştıran birkaç arkadaşımızın lakırtıları ile başlayan kar topu çığ gibi bizleri ezdi, eziyor. Kırk akıllı içine düştüğümüz durumu çözemiyor.

İsmail78 bey,

Yazdıklarım lokal değil. Bu sektörde parazitler var. Öncelikle bunların temizlenmesi şart.

Çok şeyi farkedersiniz, bilirsiniz, ama...