TÜM ÖZEL EĞİTİM VE REHABİLİTASYON KURUMLARI DERNEĞİ
(ÖZERKDER)
SAYI : 2020.01.03.05 19.ŞUBAT.2020
KONU : Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Hizmetleri
KAMUOYUNA
Sosyal medyaya ve basına yansıyan haberlerde rastlamış olabileceğiniz üzere, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde çalışan bir grup öğretmen özlük hakları ile ilgili bir platform oluşturmuş, mağduriyetleri ile ilgili açıklamalar yapmaktadırlar. Hak arama iddiasında olan söz konusu açıklamaların hem kurumları hem de rehabilitasyon hizmetini karalama / değersizleştirme kampanyasına dönüşmüş olması sebebiyle, alanda 30 yılı aşan tecrübemize dayanarak, ÖZERKDER (Tüm Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Kurumları Derneği) üyeleri sıfatıyla, kamuoyunun tek taraflı, yanlış ya da eksik bilgilendirilmesine karşı görüş ve itirazlarımızı sizlerle paylaşmak istiyoruz:
1. Özel eğitim ve rehabilitasyon alanı kamuoyunda yaratılan algının tersine, sadece öğretmenlerin çalışma alanı değildir. Özel eğitim rehabilitasyon merkezleri, gelişiminde farklılık gösteren bireyleri sıfır yaştan başlayarak toplumsal entegrasyonunu tamamlamış yetişkin bir birey olana dek ruhsal, duygusal, bedensel, fiziksel ve zihinsel gelişim süreçlerinde bir ya da birden fazla alanda destekler. Bu sebeple kurumlarımızda, çocuk gelişimciler, okul öncesi öğretmenleri, psikologlar, fizyoterapistler, sosyal çalışmacılar, PDR uzmanları, konuşma terapistleri ve özel eğitim alan öğretmenleri gibi meslek elemanlarıyla birlikte multidisipliner bir yapı içerisinde çalışılmaktadır.
2. Kurumlarımızda istihdam edilen meslek elemanları ve diğer personelin tamamı 4587 sayılı İş Kanunu uyarınca MEB tarafından hazırlanan sözleşme hükümlerine tabi olarak çalışmaktadırlar. Bir grup öğretmenin 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi olarak çalışmadıkları için mağdur olduklarını beyan etmeleri ve 4587 sayılı İş Kanununa göre çalışıyor olmayı öğretmen kimliğine halel getirici bir gerekçe olarak göstermeleri hayret verici bir durumdur. Zira Türkiye’de hali hazırda, farklı farklı mesleklerden 20 milyonu aşkın vatandaş 4587 sayılı İş Kanununa tabi olarak çalışmaktadır. Bu durumda, söz konusu talep, binlerce öğretmen adayının yıllarca uğraşarak hazırlandığı ve emek verdiği sınavlara ve formalitelere muhatap olmadan haksız bir statü elde etme çabası olarak da değerlendirilebilir.
3. Kamuoyunda dile getirilen talepler arasında yer alan, yılda 105 güne ulaşan tatil talepleri, kurumlarımızın MEB tarafından hazırlanan mevzuatına ve bu kurumlarda hizmet sunulan özel gereksinimli bireylerin durumlarına uygun değildir. Çünkü farklı yaşlarda ve çeşitli engel ve gereksinimlere sahip bireylere yönelik olarak planlanan özel eğitim ve rehabilitasyon seansları, kişiye özel bir şekilde, yıl esasına göre değil ay esasına göre belirlenmekte ve hatta ay içinde de dengeli dağıtım yapılması gözetilerek organize edilmektedir.
4. 2018 yılı Sayıştay denetim raporu kaynak gösterilerek yapılan bazı haberlerde (Sözcü, Milliyet, Duvar…) raporda yer alan bilgilerin çarpıtıldığı gözlenmektedir. Bu çarpıtmalar ve doğru bilgiler şu şekildedir:
a) Raporda MEB tarafından özel eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerine 2006-2018 yılları arasında (toplam 12 yılda) ödenen 21 milyar TL, gazete haberlerinde ısrarla 3 yılda ödenmiş meblağ olarak lanse edilmektedir.
b) Sayıştay raporunda, Rehberlik Araştırma Merkezlerinde (RAM) yılda bir yapılması gereken değerlendirme ve tanılama işlemlerindeki personel sıkıntısına dair tespit medya haberlerinde, “Özel eğitim rehabilitasyon hizmetleri Rehberlik ve Araştırma Merkezinde verilmelidir.” tavsiyesine dönüştürülerek konu maksatlı olarak çarpıtılmıştır. Sayıştay’ın iddia edildiği gibi bir tavsiyede bulunmasına imkan yoktur, zira özel eğitim ve rehabilitasyon alanında bu gün 2.650 Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezinde 50.000 e yakın personel çalışmaktadır. Bu sayının 35.000’e yakını çocuk gelişimciler, okul öncesi öğretmenleri, psikologlar, fizyoterapistler, sosyal çalışmacılar, PDR uzmanları, konuşma terapistleri ve özel eğitim alan öğretmenleri gibi meslek elemanlarından oluşmaktadır. 50.000 kişinin ortalama kamu istihdam maliyeti aylık 300.000.000 TL’ ye yakındır, MEB’in kurumlara aktardığı kaynak ise, 2019 yılı aralık ayında yaklaşık olarak 250.000.000 liradır. Kurumlarımız ayrıca, aktarılan aylık toplam kaynağın yaklaşık % 35’ ini SGK pirimi ve diğer vergi kalemleri olarak kamuya geri aktarmaktadır. Bunun yanı sıra, 400.000 özel gereksinimli bireyin evden rehabilitasyon merkezlerine ücretsiz transferi kurumlar tarafından sağlanmaktadır.
c. Medyada yer alan bir başka iddia da, özel eğitim ve rehabilitasyon kurumlarının 2004 yılında iktidar partisi mensuplarınca kurulduğu ve haksız para aktarımı ile fonlandığı şeklindeki ithamlardır. Oysa gerçek şudur: Bu alanın temeli 1992 yılında 3797 sayılı kanunla sayın Köksal Toptan tarafından atılmıştır. 1997 yılında 573 sayılı KHK ile esasları belirlenmiş olsa da, alandaki yapılanmayı çağdaş, özel gereksinimli birey gerçeğine uygun rehabilitasyon merkezleri haline getiren ve Bağ-Kur harici SGK kapsamına alan dönemin devlet bakanı Sayın Hasan Gemici’dir. 2005 yılında özürlüler yasasının gecikmeli olarak yayınlanması ile SGK kapsamındaki ödeme vatandaşlık temeline bağlanmıştır. 2006 yılına kadar Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Genel Müdürlüğüne, 2006 yılından itibaren de Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olarak hizmet veren kurumlarımızın herhangi bir siyasi partiyle ilişkilendirilmesi tümüyle iftiradır.
Bilgilerinize arz eder, uygun gördüğünüz takdirde bu bilgileri okuyucularınızla da paylaşmanız ümidiyle, saygılar sunarız.
FARUK SEVİNDİ
ÖZERKDER
YÖNETİM KURULU BAŞKANI
0543 906 06 06