Buradaki iddiaların bazıları ne yazık ki havada kalıyor. Apple'ın kurucusu Steve Jobs üniversite mezunu bile değildir ama hiç kimse Iphone veya IMac ların kalitesiz olduğunu iddia edemez.
Kalitenin pek çok unsuru vardır. Eğitim, beceri, yetenek, adanmışlık vs. vs.... Ama bunların hiç biri paranın olmadığı yerde işe yaramaz.
Diyelim ki, kaliteyi kendimiz keşfetmeye kalkmadık da bu işin dünyada nasıl yapıldığını kriter aldık. Yani standartlaşmış kalite yönetim planlarından birini kendimize rehber edindik... Nedir bunlar? İşte ISO-9001 falan...
Bir kuruluşun bu belgeyi GERÇEKTEN almasının maliyeti hakkında fikriniz var mı? İhaleye girmek için belge almaktan bahsetmiyorum! Tüm personelinizi eğitmenizden, dökümanlarınızı buna göre hazırlamanızdan, iş işleyişi değiştirmenizden, tüm bunları kontrol etmek için altyapı ve teknik personel ayırmanızdan, dış denetimler için bağımsız kuruluşlara aidat ödemenizden falan bahsediyorum.
Bu işin sadece görünen yüzü!
Örneğin böyle bir sistemde personelinize düzenli hizmetiçi eğitim vermeniz, onları kongre, seminer, sertifika programları vs. göndermeniz gerekir. Kaç kurum bunu finanse edebilecek güce sahip?
İş sonunda döner dolaşır aynı kapıya gelir. Yani paraya!!! Paranız yoksa bunların hiç birini yapamazsınız.
Elbette nitelikli personelinizin olması, geniş fiziksel imkanlarınızın olması kaliteyi etkileyen faktörlerdir. Ancak, kalitede önemli olan hizmet çıktınızın niteliğidir. Bu da tartışmasız elinizdeki imkanlarla sınırlıdır. Kötü bir malzemeden asla iyi sonuç bekleyemezsiniz.
Bugün devletin ödediği ücretler, kaliteden vazgeçtim, asgari şartları sağlayacak düzeyin bile altındadır. Diğer konuda SGK primlerinden falan bahsediliyor. Oturup bir hesap yapsak bir eğitimcinin optimum çalışma koşullarında eğitim verdiği çocuk miktarının geliri o çalışanın maaşını bile güçlükle karşılar. Halbuki bir işletmenin sair giderleri en az o çalışanın getirisinin yarısı kadardır.
Sonuç olarak; günümüz şartlarında kaliteden bahsetmek oldukça ütopik bir şey... çok mümkün değil.