İlgili makamlar ve "sorumlu"lar şunu hala idrak edebilmiş değiller; baskı ve dayatmanın ortaya çıkaracağı sonuç iki yüzlülük ve sahtekarlıktır. İnsanlık tarihi buna şahittir.
Ücret belirleme stratejinizin de bir baskı ve dayatma türü olduğunu unutmayınız.
Ulusal anlamda ekonomik standart ve normları baz alarak ücret belirlemesi yapmak zorundasınız.
Bunun çözümü "zaten bir işe yaramıyorsunuz, belirlenen ücreti kabul etmek zorundasınız" demek değildir.
Bunu yaparsanız şayet baskı, dayatma ve ücretle dövmeye çalıştığınız kişi ve kuruluşlar buna farklı şekillerde reaksiyon gösterirler.
En tipik örneği teslimiyettir.
Başka biri sahtekarlıktır.
Bir diğeri yalakalıktır.
Ötekisi ise yapılan işin tamamen konudan uzaklaşmasıdır.
Bu tavırla ne gibi hedefler konuluyor anlamak mümkün değil.
İşini her ne şekilde yapıyor olursa olsun(ki denetlemek de sizin göreviniz), kim yapıyor olursa olsun; kurumlara sadaka verir gibi ücret belirlemek en hafif tabirle "cahillik"tir.
Yapılan işin hakkı bu kadardır demekle de işin içinden sıyrılamazsınız.
O halde aynı ücrete siz yapın, daha iyi yapın, daha sorumlu davranın, kaliteyi arttırın.
Siz yapmıyorsunuz, yapana da köstek oluyorsunuz.
Ancak biz biliyoruz ki sizin öyle bir derdiniz yok.
Baskı ve dayatmayla ortaya çıkacak insan tipi deneyini yaptığınız yetmedi mi?
Sonuç alamadınız mı? Sonucu anlamadınız mı?
Makam, koltuk ve siyaset basiretinizi bağlamış.
Kör olmuşsunuz.
Bu tutumun; ülkeye, eğitim alan bireylere, öğretmenlere, diğer çalışanlara ve kurumlara verdiği zarar ortadadır.
Bu zararın hesabı ve vebali de bizzat sorumluların boynunadır.
Son olarak en önemli konuyu belirteyim; bütün bu köstek ve duyarsızlıklara ve art niyete rağmen; sizin gücünüz bizim çocuklara faydalı olma çabamızı engellemeye yetmez.
Yol yakınken muhasebenizi yapın ve kendinizle yüzleşin, yoksa daha çetin bir hesaba maruz kalacaksınız.
Bu işi size rağmen bile olsa yapacağız.