BAŞLIK: İş Alanı

Ha bide spektrum araliklarına dikkat etmeye gerek yok. Artan azalan yada sönen sadece davranışlardır. Tanı bakidir. Doğru tanı asla kalkmaz. Özel eğitim tanı için kreter olan davranışların süresini, sayısını ve şiddetini azaltır.

Dediklerinize tamamiyle katılıyorum. Doğru gözlem yapılmadan, doğru değerlendirme yapılmadan verilen eğitimin hiçbir anlamı olmaz. Tabi ki bu sektörde çocuk gelişimcilere ihtiyaç var. Hastanelerde gerekli analizleri yapmadan süreç ilerlemez. Benim karşı çıktığım durum hangi sıfatla görevini yürüteceği. Kurumlarda olsun, olması gerekir. Ben mesleğe başladığımda günlük yaşam uygulaması nasıl yapılır bilmiyordum. Bunu bana öğreten çocuk gelişimci bir meslektaşımdı.Burada daha önce özel eğitimde alan birleştirmenin bile kötü olduğunu belirttim. Tepkim sadece çocuk gelişimcilere değil. Ama herkes öğrendiği işi yapmalıdır. Özbakım, günlük yaşam gibi modüllerde ben ne kadar araştırma yaparsam yapayım, bir çocuk gelişimci benden çok daha iyi yapar. Temelden almış bunun eğitimini.

Ama dediğim gibi özel eğitim alanı içerisinde de herkes eğitim aldığı işi yapmalı. Ben işitmeciyim. Önüme ilk görme çocuğunu koyduklarında ne yapacağımı bilemedim. 3 ay sadece davranış üzerine çalışabildim. Modülünde yazan ızgara arama yönteminin ne olduğunu internetten öğrenmeye çalıştım. Benim bu çocuğa ne kadar katkım oldu? Bu durum beni inanılmaz rahatsız etti. Benim itirazım da buna işte. Ben bu kadar rahatsız olabiliyorken, pişkin bir şekilde özel eğitim öğretmeni olarak atanmak istiyorlar. Ayıp, yazık...
scayking yazan:
Farklı bir şey duymadım zaten Eski kurum müdürümle ne zaman konuşsak, senden çektiğimi kimseden çekmedim der.

garip yazan:
Süreci bu şekilde değerlendirmenizi hiç beklemezdim sayın Garip. Hele ki sizden.
Bence biliyorsunuz sebebini sadece emin olmak için attınız oltayı.

Suyu çok bulandırmayın ki temiz olanla kirli olanı ayırt edebilelim. Mart maaşları verilsin, saha araştırması yapılsın, sonrasında uygulanacak planlar vardır elbet.

Bakarsınız fırtına öncesi sessizliktir. Ya da gerçekten bir şeyler düzeliyordur.

Obey yazan:
Elbette herkes aynı şekilde düşünmez, herkez de sözünü tutmayabilir... Ancak zammın açıklanmasının hemen ardından çeşitli sosyal iletişim gruplarında pek çok kurum sahibinin ilk iş olarak çalışan ücretlerini iyileştireceklerine dair çok sayıda mesajına şahit oldum.

Tabi bu bir kurumun aldığı %25 artışın tamamını maaş olarak dağıtabileceği anlamına gelmez. Ama 300TL zam yapabiliyorsa bunu 500-600'e çıkarmasına imkan sağlar.

Yeterli olur mu? Yetmez. %25 artış kötü bir rakam değil ama yeterli bir artış da değil. 3.000TL maaşla 20 kişi çalıştıran bir kurum herkese 1000TL artış yapacağım dese aylık 20.000 ek maliyet demek. Ayda 100.000TL geliri olan kurumun aldığı artış ise 25.000TL

Bugün kurumlar eğitimcisine en az devletin verdiğini, yani 4.000TL ücreti verebilmeli. Bunu verirken de ayı nasıl döndüreceğim diye kaygı duymamalı. 15 yıl önce eğitimci ücretleri kamu çalışanlarının 1,5-2 katı aralığındaydı. Eğitimci de kazanıyordu, kurum da kazanıyordu. Şu anki dar boğaz aslında ortak bir sorun.

Yok sayın Barış. O yöne çekmeyelim. İşin ticari tarafını siz biliyorsunuz. Burada anlatsanız da öğretmen kendi açısından bakar. Önemli olan niyettir. Kimi kurum 300 yapar, kimi 500.Kabul edip etmemek öğretmene kalmış. Ama kimi de yapmaz.Yapılan zammı iyi niyetli bir şekilde öğretmene yansıtanlara değil bu yazılanlar.
Personeli de takip ettiği için sitede yazamayanlar ya da bilerek yapmayacağım yazanları da ayrı tutuyorum.Onlar ne yapacağını bilir zaten.

Elbet aradan çıkacaktır köylü kurnazları. Gerekirse tutanak, gerekirse şikayet.

Bu arada forumu takip eden öğretmen arkadaşlara da bu sözüm.

Öğretmen ne yapacağını bilir. Öğretmen yaptığı işin hakkını verir. Öğretmen hakettiğini alır. Öğretmen kendini ezdirmez.

Öğretmen azıcık aşım ağrısız başım demez. Siz istemedikten sonra düzelme beklemeyin. Kurum sahipleri zam yapacak mı yapmayacak mı diye merak ediyorsunuz da, onlar da zam isteyecekler mi istemeyecekler mi diye merak ediyor...