Sevgili tartanc,
Herkesin, ya da büyük çoğunluğun ne istediği aslında belli ve bu istekler pek de birbirinden farklı değil.
Temel olarak sanıyorum herkes "işimizi doğru düzgün, gönül rahatlığıyla yapalım, ekmeğimizi kazanalım" noktasında birleşiyordur.
Sürekli üçkağıtçılar, hırsızlar, soysuzlardan falan bahsedilip durmasından sıkıldım ben artık. Kurumların birbirinin kuyusunu kazmaya çalıştığı anlayışından da sıkıldım. Elbette sektörün çürük elmaları vardır. Çürük elma olmayıp etik dışı davrananları da vardır. Bundan belki de en fazla şikayet edecek kişilerden biri benim belki de. Ama şikayet etmiyorum.
Benim kurumumda açlışıp ayrılmış kişilerden belki 30 dan fazla yeni kurum açıldı. Kurumumdaki çocukların başka kurumlarca tek tek arandığı, evlerine ziyarete gidip ikna edilmeye çalışıldığı oldu. Hatta, hatta kurumumuzun kapısı önünde gelen velilerin eline brışür tutuşturanlar oldu. Hastaneye, RAM'a rapor almaya giden velimizi ikna etmeye çalışanlar oldu.
Tüm bunlara rağmen ben işin sırrının öncelikle kendine, yaptığın işe güvenmek, sonra da veline güvenmek olduğunu düşünürüm.
O yüzden "kurumlar kapanacak, çocukları başkasına gidecek" paranoyasından artık kurtulalım. A kurumuyla B kurumunu kapatacak veya kalkındıracak şartlar ve koşullar aynıdır.
************
Bu başlık altında yapılan tartışmalara gelince; daha önce çok fazla müdahil olmak istemedim ancak gidişatın hiç de doğru olmadığını düşünüyorum. 2 tane derneğimiz, bir de son zamanlarda gelişen bir platform var. Bunların üçünün de beklentisi, hedefi, amaçları aynı. Birbirleriyle didişip durmalarının anlamı yok.
Diğer taraftan, üçünü bir araya toplasanız sektörün %10'u etmiyor. Birbirimizle didişmek yerine katılımcılığı arttırmak üstüne konuşmamız, çaba harcamamız lazım. Derneklerin veya platformun yoğurt yiyişleri farklı olabilir. Bunun bir sakıncası yok. Biri dilekçe verir, diğeri kavga eder, bir diğeri pankart açar. Hepsinin hedefi aynı! Asıl sorun, bu girişimlerin çok sınırlı, kısıtlı bir topluluk tarafından yürütülmesi.
***************
Burada sıkça duyulan laflar:
- Bir Derneğe üye değilim ama...
- Dernekten ayrıldım çünkü...
- Derneğe üye olmayacağım çünkü...
- Dernek yapamadıklarının hesabını vermiyorsa ben niye üye olayım...
vs. vs...
Yahu derneğe üye olmayın, mecbur değil! Gidip paltforma katılın. Onu da geçtim, beğenmiyorsanız kendiniz dernek kurun... Onu da geçtim, kendi ilinizdeki, ilçenizdeki kurumlarla biraraya gelin, ortak bir inisiyatif ortaya koyun!
Oturduğunuz yerden laf söyleyip derneklerden şundan bundan şikayet edip durmayın. Kimse kimsenin elini tutmuyor.
************
17 ilde 50 küsür kurumda damar tanıma başladı. Ortada durumdan şikayetçi 17 kurum bile yok! Sevgili tartanc, sen ne düşünüyorsun... 1 Nisandan sonra 1000 küsür kurumdan kaç tanesi sesini yükseltecek?
2000'e yakın kurum, 500-600 bin velili bir sektörden "arkadaşlar sayın bakan benim hemşerim olur. Kalkın gidip görüşelim" diyebilecek bir Allah'ın kulu çıkmıyor. "Şu kanalın haber müdürü arkadaşım olur, bunu ulusal basına taşıyalım" diyen bir kişi çıkmıyor.
Vurun abalıya misali herkes kimi bulursa ona yükleniyor. İşin ilginci şikayetçi olanların sayısı bile bir elin parmakları kadar. Bırakın dernek üyesi olmayı düşünmek, bir dernek olabileceğinden haberi olmayanlar bile vardır bu sektörde...
*************
Bence artık zıtlaşmaları bir tarafa bırakmak lazım. A derneği onu yapmış, B platformu bunu yapmış... Fikirlerimizi, eleştirilerimizi yapalım. Ama şunu unutmayalım ki herkes aynı şeyin mücadelesini veriyor.
Ayrıca; kimse kusura bakmasın ama, ne bir derneğe üye, ne bir oluşumun parçası, ne de eline kağıt kalem alıp bir dilekçe yazmaktan bile imtina etmiş kişilerin kalkıp ona buna çamur atmasına, hesap sormasına da ben iyi niyetle bakamam. Hani diyorlar ya, çözümün parçası değilseniz sorunun parçası olmayın diye... Ya da atasözümüzdeki gibi "gölge etmesinler başka ihsan istemeyiz"
Platform olsun, başka oluşumlar olsun, dernekler olsun bir şeyler yapmaya çaba gösterenlere köstek değil, destek olmalı, destek olamıyorsa engel olmamalıdır. Her zaman söylediğim gibi, dernekler kimsenin babasının malı değildir. Tüzel kişiliktir. Beğenmediğiniz noktada gider yönetimi değiştirirsiniz.
Ayrıca, kim ne çaba harcarsa harcasın, bu sektörde bir ağız birliği, ortak akıl, etik anlayış yerleşmedikçe hangi dernek, hangi platform çaba gösterirse göstersin bir yol kat etmesi çok zor. Şu anda derneklerin gösterdiği çabaların hepsi sektörel bir güçle değil, 3-5 kişinin hatır gönül ilişkileriyle yürütülüyor. Eh, o da bir yere kadar. Masaya yumruğu vuracak gücünüz olmadıkça ancak ricacı olursunuz.