BAŞLIK: Seçim Öncesi.!!!

şimdi bazı arkadaşlar yeni konu başlığa bakıp NE ALAKA diyebilirler. bu ülkede seçim öncesi fırtına öncesi sessizliği gibidir. seçim öncesi herkes bir şekilde her işini halletmeye çalışır, ve halleder de... yani seçim öncesi imkansız görünen işler bile 1 dk. çözülür. örneğin benim geçen seçim öncesi --ANCAK BİR MÜCİZE OLURSA-- olarak gördüğüm bir işimi seçim öncesi olduğu için bir günde hallettiler.

yani bunlar OY için yapmayacakları iş yoktur. büyüklerimiz bu SEÇİM ÖNCESİ gerekirse amuda kalkmaları lazım. her bürokratın kapısını tek tek çalmaları lazım. çünkü biz büyük bir aileyiz. bizim oylarımız herhangi bir partiyi BARAJI bile geçirtir (yani oy sayısı anlatmak istedim aklınıza başka bir şey gelmesin)
şimdilik en büyük silahımız SEÇİM ÖNCESİ OY larımızdır... bu damar tanımayı bu seçim öncesi halletmezsek bir daha asla ...

düşünce şahane bunu fiile döksek iş tamamdır

Merhaba,

Demokrasilerde tabi ki seçim bizler için çok önemli, ama her şeyden önce seçime bakışımız önemli.
Benim gözlemlediğim maalesef şu anda yüce milletimizde siyasete hiç güvenmediği ve hayrına bir sonucun olmayacağını kabulü ile siyasetçilerin seçmene muhtaç olduğu vakit olan seçim vaktinde alacağımı alayım diyor.
Halbuki böyle yapmakla kendimize zarar verdiğimizin farkında değiliz, çünkü seçmenin bu kabulünü bilen siyasetçi de çok af edersiniz köpeğe kemik atar gibi ucundan azıcık verip kaymağı kendi yiyecek.
Gerçi bu paradoks gibi seçmen de zaten siyasetçi kaymağı yiyecek biz de bari seçim vakti kemik kemirelim diyor.
Dananın kuyruğu da burada kopuyor, kendimize şunu sormamız gerekiyor;
Siyasetçilerin hepsi kaymak yemeye niyeti bile olsa buna müsaade eden yine biziz hiç bir mazeretimiz yok.
Ya bu mantığı değiştirip gerçekten siyaseti ve siyasetçileri dönüştürüp yapmaları gerekenleri yapmalarını sağlayacağız, ya da hiç bir şeyden şikayet etmeyeceğiz.

Bizim konumuza gelince bu çok özel çocuklarımıza bu çok anlamlı eğitimi hizmeti veren bizler eğer bu çocuklarımıza örnek ayda 8 saat çok çok az en az 24 saat eğitim verilmesi, eğitimin yanında çeşitli sosyal faaliyetler yapılması ve ders saat ücretinin olması gerekende olmasına inanıyorsak BUNU YAPABİLECEK KABİLİYETTE İNSANLARA FIRSAT VERMEMİZ GEREKİYOR.

Yoksa 0.5 iyileştirme, ucundan kemik yalatmaya razı olursak ömür boyu sadece söyleniriz.

Unutmayalım işi ehline vermedikçe her işimiz sıkıntı olur, iyi niyetli olması, çalışkan olması, uzun boylu yakışıklı olması, hemşeri olması yetmiyor, sadece ve sadece işini ehli olması gerekiyor.

Maalesef mevcut düzende Dünya %1 nufüsün gelirin %99'una sahip geri kalan bizlerin sadece %1 geliri paylaştığı düzende istediğimiz kadar iyi niyetli olsunlar, kendileri çalacak olmasın bize düşen sadece özür dilerim kemiği yalamak olacaktır.

Saygılarımla,

Seçim Öncesi çok şey yapılabilir mi?

Benim cevabım evet.

Belki sertifika kursları seçim öncesi çalışmadır. Binlerce öğretmene iş sağlaması söz konusu, kurumların sorununa pansuman da yaptılar.

Yönetmelik çalışmaları olduğu söylenmekte.(olumlu yönde) Belki bu da bir seçim çalışmasıdır.Kimbilir!

Peki genel olarak bizler bir şeyler yapabiliyor muyuz? Hepimiz kafamızı gömdük, yok sertifika idi, yok damar tanıma idi. Mecburuz da bunlarla uğraşmaya. Kafamızı kaldırmamıza pek olanak yok gibi!

Sorunlarımız var. Evet var. Peki sorunlarımızı nasıl anlatırız?

Sayın Dernek yöneticileri, Sayın Bakanımızla ve Sayın Yetkililerle görüşüyor. Yeterli mi?

Seçim öncesi birşeyler yapılmalı.Evet yapılmalı. Biz neler yapabiliriz. Ve neler yapmalıyız?


Buradan tecrübelerime dayanarak şunu söyleyeyim; bundan önce genelde böyle oldu çünkü; sanki oyalanıyoruz.

Seçim sonrasına çok dikkat.

Bugün ağlamazsak o gün kimse meme vermez.

Sağlıklar dilerim.

Bir yapıdan sadece şikayetçi olarak o yapıyı değiştiremeyiz.

Evet Bakanlık bu işi rahat ve güzel bir şekilde yapmamıza izin vermiyor. VERİMSİZ bir yapı ile özel eğitimcilik oynuyoruz. Bakanlık özel eğitim adına hem örgün eğitimde hem de Destek eğitimde maalesef VERİMSİZ bir yapı da ısrar ediyor. Ancak bizde bu yapının düzeltilmesi adına ortaya somut bir şey koyamıyoruz.

Madem Bakanlıktan bu kadar şikayetçiyiz, o halde bu iş nasıl yapılır adına bizim bir projemiz olmalı. Seçim önceleri elbette önemlidir ancak unutmamak gerekir ki bir şey almak için bir şey de vermek gerekir. Yani, bu işi böyle yaparsanız hem siz siyaseten vatandaşa daha gelişmiş bir hizmet verirsiniz hem de biz kurumlar uygulanabilir ve sürdürülebilir verimli bir sektöre kavuşuruz.

yoksa sırf nasıl olsa oy alacaklar isteyin gitsin mantığı ile bir yere varılamaz. Hele protestolarla hiç bir yere varılamaz.

Evet bende sn sevgiisiginin dediği gibi,Bu adamların karşısına somut belge ve dökümanlar ile sonuca ulaşılabileceğini savunanlardanım.

Bu sektörün de akil adamları toplanıp sistemi yanlışları anlattığında,zaten seçim arefesi olduğu için yelkenlerimize daha güçlü hava gelecektir.

Bence elle tutulur bir dosya hazırlanırsa,kabul edilebilirliğine inanıyorum.

Hal böyleyken baktık anlamıyorlarsa,o zaman oy silahlarını bizlerde kullanmalıyız.Hemde sonuna kadar.

Sn Egelim17


Eylem odaklı bir çözüm sağlayabileceğimizi düşünmüyorum. Bakanlık talan diyor ve DAMAR TANIMA diyor. Biz ise VERİMSİZLİK diyoruz. VERİMLİ bir sistem gerekir diyoruz. Sistem verimli olduktan sonra damar tanıma da olsun.

Mevcut durumda yarınlar da kötü görünüyor. Çünkü bu verimsiz yapı ile kaliteli bir eğitim vermek mümkün değil. Bir iş yada hizmetten taraflar memnun değilse orada sorun büyüktür. Sektörümüzde;

1- Engelli çocuk: Memnun değil. Ne örgün eğitimde ne de destek eğitiminde hak ettiği eğitimi alabiliyor

2- Rehabilitasyon merkezleri: Rehabilitasyon merkezleri olarak durumumuzdan memnun değiliz. Sistem işimizi layıkıyla yapmaya müsaade etmiyor.

3- Bakanlık: Verdiğim para yerine gitmiyor diyor. Özetle o da memnun değil.

Bir işte eğer tüm taraflar rahatsız ise ya o işi derhal durdurulur yada hata ne ise düzeltilir.

İşte bizim sektörümüzde düzeltilmeli. ÇÖZÜM nedir peki?

ÇÖZÜM:

Sektör olarak derhal mevcut VERİMSİZ sistemi ikame edebilecek bir MODEL tasarlamalıyız. Her ne kadar Bakanlıkta bununla ilgilenilmesi mevcut bürokrasi içinde çok zor olsa da biz çalışmamızı yapıp böyle bir modeli hazırlamalıyız.

MODEL NASIL HAZIRLANIR?

Bunun için 2 yol vardır.

1- Derneklerin hepsi yada biri Ankara'da her ilden kurum temsilcileri, Bakanlıktan temsilci, ve Akademisyenlerden bir temsilci ile ÖZEL EĞİTİM UYGULAMA MODELİ başlığı altında tamamen kendi inisiyatifi ile bir ÇALIŞTAY düzenlemeli ve ortaya çıkacak UYGULANABİLİR,SÜRDÜRÜLEBİLİR ve DENETLENEBİLİR bir MODELİ hazırlamalıdır. Bu model savunduğumdan değil ancak geri dönüşü olmayan bir noktaya geldiğinden DAMAR TANIMA SİSTEMİ'ni uygulayabilecek bir model olmalıdır.

Bu ÇALIŞTAY'ın etkin ve verimli olması için dahası KAMUOYUNDA ses getirebilmesi için gazete ve TV lere ilan, reklam vesaire verilmesi lazım. Bunu için gerekirse kurumların desteği istenmelidir.

2- Bu site kullanıp burada oluşturacağız bir model ile yine bu siteden nerelere kadar ulaşabiliyorsak bir sonuç almaya çalışmak şeklinde özetlenebilir.

Yukarıda bahsettiğim yollardan en doğrusu elbette ki 1. yol olan bir ÇALIŞTAY yöntemidir.

Geçen yıllar içinde sistemin kötü rekabeti neticesinde bir biri ile amiyane tabirle kedi köpek gibi gören biz kurumların mevcut derneklerle bir noktaya varamayışımız ortada. Dolayısı ile iş gerçekten zor. Evet Bakanlığımız mevcut verimsiz sistemden 1. derecede sorumludur ancak bizler de geçen zamanı iyi değerlendiremedik. Daha iyi bir sistem adına uygulanabilir projeler hazırlayamadık.

Eğer biz bir ÇALIŞTAY ile güzel bir model kurabilirsek emin olun bu kadar hırpalanmış kurumlar destekleyecektir. MEVCUT VERİMSİZ sistem DAMAR TANIMA ile düzeltilemez. Bakanlık DAMAR TANIMAYI denetim mantığından baktığı için uygulamak istiyor. Oysa biz VERİMSİZLİK olduğu için karşı çıkıyoruz.

Biz böylesi bir çalıştay ile VERİMLİ bir SİSTEM inşa ettikten sonra varsın BAKANLIK yine damar tanıma sistemini uygulasın. Sistem uygulanabilir ve denetlenebilir olduktan sonra BAKANLIK denetimi istediği gibi yapsın. Ha damar tanımalı ha damar tanımasız.

Sonuç olarak, mevcut sistemin sıkıntıları damar Tanıma sistemiyle düzelmez. Çünkü sorun denetim değildir aksine verimsizdir. Uygulanamayan, Sürdürülemeyen bu yüzden de VERİMSİZ olan bir sistemi denetleseniz ne olacak? Çünkü sistem verimsiz.

Bu nedenle tek kurtuluşumuz uygun bir modeli hazırlayıp onu BAKANLIĞA sunup uygulatmaktan geçiyor. Hazırlanan bir sistem ne kadar iyi olursa olsun eğer bir dernek başkanı yada bir kurum sahibi tarafından bireysel olarak Bakanlık koridorlarında bir muhatap umuduna bağlı hayata geçirilemez. Bu nedenle KAMUOYUNUN dikkatini çeken bir çalıştay gerekir.

Kurumlar olarak gerekirse derneklere bu çalıştay için katkı sağlayalım. Örneğin DERNEK bir planlama ve program yapsın ve biz kurumlara sunsun. Somut bir Çalıştay için gereken maliyeti tespit etsin biz de destek olalım. Ben heme 500 TL ödemeye hazırım.

Nihayet, bu kadar kurum ekmek yediğimiz bu sektör adına bir model tasarlayıp hazırlayalım. Bize bu yakışır. Bakanlığı eleştirmek yetmez. Çözümde üretmek gerekir. O çalıştay, başta akademisyenler, Bakanlık yetkilileri nezdinde ve dahası verilecek ilan ve reklamlarla tüm Milletin nezdinde iz bırakacaktır. Bize düşen de bu izin peşinden koşup sonuç almaktır.

Saygılarımla,

Sorun kaynağından çözüm beklemek. İşte bütün mesele bunda.

''Olmak ya da olmamak''

Godo yu beklemek sanki daha iyi.

Sonuçta bir sürü güneş sistemi mevcut. Bir sürü gezegenle beraber.