BAŞLIK: GEREKÇE: Yasal boşluk...

Kişisel verilerin işlenmesi, depolanması ve ne şartlarda hangi esaslara göre kullanılabileceğine dair yasalarımızda bir takım boşluk ve belirsizlikler vardır.

Yürütmeyi durdurma kararının gerekçesini bu yasal boşluk oluşturmaktadır. Daha önce hastanelerde uygulanmak istenen sistemde bu sebeple iptal edildi.

Yeni TC Kimlik kartlarında da parmak izi ve damar izi gibi bilgiler yer alacak. Dolayısıyla bu TC Kimlik kartları yasalarımızda ki eksiklikten dolayı şu anda dağıtılamadı bekletiliyor. İç güvenlik yasa tasarısında bu maddeler yer alıyordu ancak tasarının kabulünü geciktireceği düşüncesiyle bu maddeler askıya alındı.

Öyle görünüyor ki seçimlerden sonra daha kapsamlı ve daha ayrıntılı bir biçimde bu yasal boşluklar bir an önce doldurulacaktır.

Bu değerlendirmenize tam olarak katılmıyorum.

Mahkeme kararında vurgulanan şey MEB'in herhangi bir yasal düzenlemeye dayanmayan bir hak ve yetki kullandığı için hukuka aykırı işlem tesisi etmesi nedeniyle verilmiş bir yürütmeyi durdurma kararıdır.

Yani; örneğin MEB, diyelim ki taşıt vergilerini %50 arttıran bir yönetmelik yayınlasa, mahkeme yine benzer şekilde karar verecek demektir.

Bunun anlamı, bir yasal düzenleme yapılırsa, işlemin hukuka uygun hale geleceği değildir. Çünkü Danıştayın kararında değindiği ve çeşitli benzer davalarda karar gerekçesinde belirttiği üzere, kanuni düzenlemenin de yetkisini Anayasa ve Uluslararası hukuktan alması gerekir.

Biliyoruz ki, anayasamızda ve uluslararası hukukta bu tür verilerin toplanması sadece adli birimlere tanınmış bir haktır. Çünkü "güvenlik" kavramı kişisel özgürlüklerin önündedir.

MEB'in işlemi ise sadece parasal kontroldür ve biyometrik veri bir mecburiyet değildir. Bankalarda, noterlerde ve pek çok kamu kuruluşunda işlemlerinizi biyometrik verilerinizle değil, sadece İMZANIZ ile yapabilir, bir imza ile ev, arsa, araba, yat, kat alıp satabilirsiniz.

Sayın barisltd,

TC Kimlik kartları da şu anda bu yasal boşluktan dolayı dağıtılamadı bekletiliyor. Yasalarımızda bu tarz kişisel verilerin nasıl depolanacağı ve nasıl işletilebileceğine dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu yasal düzenleme daha ayrıntılı bir şekilde yapılırsa hukuka aykırılık ortadan kaldırılacaktır. Tabi yapılacak bu düzenleme uluslararası hukuka uygun olarak yapılması gerekmektedir. Bu kişisel verilerin örnek veriyorum kapalı devre bir güvenlik sistemi ile korunması saklanması işlenmesi gibi teknik yaptırımlarda yasa ile belirlenecektir. Başka ülkelerde bu tarz veriler nasıl kullanılıyor nasıl saklanıyor, kişilerin açık rızası nasıl işletiliyor buna benzer tüm teknik konular yasal güvence altına alındığında ortada yasal bir sıkıntı kalmayacaktır.

Dolayısıyla MEB'in devam devamsızlık kontrolünü bu şekilde yapması hukuka aykırılık teşkil etmeyecektir.

Hükümetin bu konuda çalışmaları askıya alınmış olabilir ancak bu çalışmalar zamanı geldiğinde tekrar gündeme geleceğini ve kısa sürede sonuçlandırılacağını düşünüyorum.

Bu ülkede hukuk sistemimizin sorunları var bu bir süredir çok fazla gündemde olan bir konu zaten...

Ama bu kadar kötü hukuk yorumlarını hakketmiyor...

Bir kere kimse korkmasın; bu düzenlemenin bir daha gündeme alınması kısa vadede imkansız...

Tamam bir güven sorunu var hukuk sistemimizde ama bu kadar da abartmayalım... Bizim gibi bakanlıklar (sağlık, eğitim, sosyal hizmetler vb.) bu tür mahkeme kararlarına rağmen, zorla uygulamaya geçemezler...

Sayın telkin; neden "felaket tellallığı" yaptığınızı anlamıyorum...

Anladık bir denetleme sistemi istiyorsunuz ama; ortada hiç "eğip bükebileceğiniz" bir karar yok...

Sayın barışltd yazmış; bir düzenlemenin kanun ile yapılması gerekliliği ile anayasaya aykırı olması ayrı birşey (kaldı ki; mahkeme bunu da belirtmiş), aynı zamanda böyle bir düzenlemenin anayasa ve/veya tarafı olduğumuz uluslararası hukuk a aykırı olması başka bir şey...

Kişisel fikrim; güvenlik nedenleri dışında ( ki bu durumda bile anayasa mahkemesinin denetimine açık olacaktır) bu tür bir kanunun meclisten önümüzdeki dönemlerde de geçeceğine inanmıyorum. Böyle bir durum olsa dahi anayasa mahkemesinin, danıştaydan çok farklı bir karar vermeyeceğini düşünüyorum...

Sizin gibi düşünmüyorum.

Bakın araştırırsanız göreceksiniz ki avrupa hukukunda biyometrik veriler sadece ve sadece güvenlikle ilgili konularda kayıt altına alınabilir. Pasaport, adli kayıt, ehliyet vs. gibi işler için. Bu uygulamalarda da genelllikle çocuklar kapsam dışı bırakılmıştır. Uygulanabilecek en alt sınır 12 yaştır.

TCkimlik kartınızda biyometrik verinizin olması aynı şey değildir. Eğer kimlik kartınızda parmak iziniz varsa ve bu veriyi sadece adli kurumlar kullanabiliyorsa sakıncası yoktur. Önüne gelenin kullanabileceği bir haldeyse uluslararaı hukukta böyle bir şey yoktur.

Ayrıca, uluslararası hukukda biyometrik verilerin güvenliği ve bunların kişisel özgürlükleri engellemesi hususu hiç olmadığı kadar önem kazanmaya başlamıştır. Örneğin bir insanın DNA bilgisi ABD gibi ülkelerde ciddi sonuçlara yol açabilecek yerlere evrilmektedir.

Yani bu, öyle hafife alınacak bir konu değil.

Biyometrik verilerin adli makamlarca kullanımı dışındaki tek uygulama imkanı "gönüllü" verilmesidir. Eğer MEB bu işi zorunlu değil de gönüllü hale getirseydi, ve bunu cezalandırıcı yöntemler yerine teşvik edici yöntemlerle yapsaydı belki de ne kurumlar ne de velilerin şikayeti olmayacaktır.

Yine de tek bir veli bile çıkıp biyometrik verisini vermek istemediğinde, hizmet almasını engelleyici bir sınırlama getirilemez. Nitekim hastanelerde iptal edilen düzenlemenin nedeni de temel olarak budur. Bir insan el izini vermek istemiyor diye sağlığından veya eğitim hizmetinden mahrum bırakılamaz.

Bakın teknoloji çok gelişti sokakta, markette, binalarda her tarafta artık kameraları görebiliyoruz. bu kameralar sistemler vasıtası ile daha önce gördüğü bir yüzü, mimikleri, bünyeyi, boyu, hacmi gibi özellikleri tespit edebiliyor uyarı verebiliyor.

Kurum giriş kapısına, eğitim ve etkinlik mekanlarının girişlerine konulacak böyle farklı teknolojik bir kamera giriş çıkışları ve saatlerini kontrol edebilir.

Bugün yürütmesi durdurulan damarın yerine başka bir şey koyar. Olmadı her kuruma müfettiş atar değişimli dönüşümlü günlük denetleme yaptırır.

Anlatmak istediğim konu özetle MEB'in bu devam devamsızlık takip olayının peşini bırakmayacağıdır.

Biz hiç bir zaman MEB denetim yapmasın demedik ki!

Denetimin böyle olmayacağını söyledik.

Kaldı ki söylediğiniz tüm yöntemler biyometrik veri içerir. Tanim olarak "Biyometrik, kullanıcının fiziksel ve davranışsal özelliklerini tanıyarak kimlik saptamak üzere geliştirilmiş bilgisayar kontrollü, otomatik sistemler için kullanılan genel bir terimdir."

Yani siz bir kurum kapısına kamera koyabilirsiniz ama bunu o kişinin kimliği ile eşleştirdiğiniz anda artık bu kişiye özel bilgidir.

******************

Ayrıca konuya ters tarafından baktığınızı hiç düşündünüz mü? Neden denetlemeye minimum gereksinim duyulacak bir sistem tasarlamak yerine uygulaması zor ve sıkıntılı bir yüksek güvenlik sistemini savunuyorsunuz?

Neden devlet okullarında devam takibini (hem personel, hem öğrenciler için) damar tanımayla yapmıyorsunuz?

Zaten hali hazırda uygulaması çok zor bir mevzuat var. Önce bunu düzeltmeyi düşünmek daha doğru bir hedef olmaz mı?

oldu arkadaş; sırf beceriksizsiniz diye, 2 yılda bir sizin için yeni sistem kurmak için masraf yapalım...

sayın telkin eskiden MEB te çalışan biri olduğunuzu sanırdım, çünkü bu ima da o kadar çok bulunurdunuz ki...

daha perfosyenel, "yeni üye" olduğunuza inanmaya başladım, bu ısrarlarızzdan sonra... gerçi sizi "birine" benzetiyorum ama

bana kalırsa en iyi öneri, kapıda müfettiş durması

sizin en büyük yanılgınız MEB e fazla güvenmenizdir, son 20 yılın en başarısız bakanlığına yani...

bugün eğitim camiasında yeni tartışma başladı artık; okullar dershaneleşmeye başladı, dershaneleri geri getirsek mi diye... şaka gibi bakan Nabi AVCI bile ciddiye alıp açıklamalar yaptı bugün

inanın bana önümüzde ki en az üç yıl MEB hiç bir şey getiremez, yazı yazmayı beceremeyen bir bakanlığın, saydığınız tedbirleri alabilmesi ve uygulamaya koyabilmesi için bu kadar süre bile yetmez...bakarsınız üç yıl sonra (her yıl sistem değiştiği için) yep yeni bir eğitim sistemi gelir...

ayrıca; üç yıl sonra "kim öle kim kala", şimdilik "gölge etmeyin de"...