BAŞLIK: Sosyal Medya

Kurum sahibi/kurucunun iddası o yönde sanırsam! Kanıtları varsa ortaya çıkar! Kamera vs. Görüntüleri lazım. Arkadaşın darp raporu aldığında alkol seviyesi rapora geçilmiş mi ona bakılmalı! Deliller karartılmış ise karartmanın vay haline!

Geldi gözümün çiçeği...
fahrettin75 yazan:
Ah şu alıntı yapmayı da bir öğrenebilsen...

Napalım? Alalım o zaman kara listeye olur mu?

Forumu okuyan ziyaretçiler ve diğer üyeler yanlış anlamasın diye yazıyorum.Yoksa sana cevap yazarken gülesim geliyor.

Şimdi sayın ŞAHIS.

Anlayabilmen için basit bir şekilde anlatıyorum.
Konuşulan, anlatılmak istenen şiddetin, eğitim içinde olmaması gerektiğidir.
O öyle yapmış, bu böyle yapmış konuşulur sadece.
Tekrar söylüyorum şiddetin eğitimde yeri yoktur.
Görmek istediğim, beklentim buydu.

Ama sen ve senin gibi zihniyete sahip şahıslar bu durumda bile NAPAYDILAR diyerek mazeret üretmeye çalışıyorlar. Sonra diyorum ki ''çöp emanet edilmez ama kurumu var...''

Garip '' seviye çok düşüyor'' dediğinde bil bakalım aklıma kim geldi?

Beni yine gülme tuttu. Neyse...

Her zaman söylemişimdir, “40 günlük sertifika süreci çok az, gelişimleri yarıda kalıyor” diye..

Obey yazan:
Sayın arkadaşım,

Sorun şu ki, bu eğitimle ilgili bir konu değil! Bu bir işverenle çalışan arasındaki husumet konusu. Tümüyle adli bir olay.

Olayın taraflarından birinin öğretmen, diğerinin eğitim kurumu sahibi olması bunu "eğitimle ilgili bir şiddet vakası" haline getirmez. Ancak önceki gün gördük ki, bazı öğretmen arkadaşlar feryat figan bu olayı kurumlarla bir hesaplaşma meselesi haline dönüştürmeye çalışıyor.

Kölelik devrinde yaşamıyoruz. Bütün kurumlarda çalışan öğretmenler sırtlarında kırbaçla, her gün tekme tokat dayak yiyerek çalışmıyor. Her gün kurum sahipleri, sekreterler veya öğretmenler kavga edip tekme tokat birbirine girmiyor.

Sn. tartanç konuyu bu yüzden buraya taşıdı ama olayın adli vasfı ve iddiaların havada olması, neyin ne olduğunun bellli olmaması nedeniyle ayrıntısına girmemiş. Dikkat çekmek istediği "eğitimde şiddet" değil, basit bir adli vakanın sosyal medyada toptan bir linç kampanyasına döndürülmesi.

Yoksa dayak yiyenin bırakın öğretmen olması, temizlik görevlisi olsa yine de kabul edilemez. Kim böyle bir şeyi savunabilir ki?

Geçen aylarda bir kurum sahibi arkadaş bana dert yandı. Tabiri caizse akıl istedi. Bulunduğu yerde tek kurum ve iki eğitimci ile yaşadığı sorunları anlattı.

Dedi ki : hocam biri bana dedi ki yeni bir materyal var onu alalım benim arkadaş almış çocuklara com faydalı demiş. Ben de tamam hocam alalım dedim. Ücreti hangi hesaba yatiracagiz ne materyeli falan filan 400 TL'lik materyali hoca cebinden almış kurucu da ücretini ödemiş. 1 ay sonra istifa ettiğinde beyefendi o alınan materyali de çantasına atıp götürmüş. Ben de neden onu goturdun o kurumun mali geri getir veya parasını gönder demiş.
Buraya kadar sorun yok.
Ödememiş de gondermemis de. Adam başımın gözümün sadakasi olsun demiş. Vazgeçmiş. Aradan zaman geçmiş ve başka bir kurum sahibi bu arkadaş için eski kurumunu aramış. Bizim ki de olayı olduğu gibi anlatmış. Çalıştırıp calistirmamak size kalmış demiş telefonu kapatmış. Sonrasında bu arkadaş paylaşım sitelerinde 3 kuruşluk materyalin parasını benden istiyor yok şöyle böyle diye hem adamın hem de kurumun adını vererek sosyal medyada karalamalar yapmis.

Diğer personelle yaşadığı ise daha iğrenç. Bilinmeyen bir nedenden dolayı 3 öğrenci velisi aynı anda gelip raporunu istemiş. Nedeni nedir diye sorduğunda ise orda çalışan bayan eğitimcinin adının çevrede farklı şekillerde soylenmesiymis. Tabi bizimki ne dicek. Egitimcisini korumuş. Raporları vermiş. Verdikten sonra da o veliler evli adamlarla acayip acayip fotoğraflarını göstermişler. Biz buraya karimizi kızımızı bacimizi gönderiyoruz böyle bir insanın çalıştığı yerde gondermeyiz diyerek gitmişler.
Bizim kurucu arkadaş çağırmış bu bayan egitimciyi. Sormuş hocam bunlar nedir bir kişi de değil farklı farklı kişiler. Hocam burası bunu kaldırmaz ben sizi işe alırken bizzat uyardım dışardaki tutum ve davranışlara dikkat ediniz diye demis. O da sen kimsin ki benim özel hayatıma karisiyorsun demis. kusura bakmayın deyip işine son vermiş.
Sonra bu iki arkadaş nerede iş ilanını görseler ha bire karalamalar yapmis. Ord a burda face Instagram twweetter da hala da devam ediyorlarmis.

Ne yapmalıyım dedi.

Ben sadece geçmiş olsun dedim. Benim de başımdan buna benzer şeyler geçti ben de anca suç duyurusu yaptım. Send e yap dedim.

Kısacası sadece öğretmen ve diğer personeller haksızlık yaşamıyorlar. Kurum sahipleri de emin olun her türlü rezil oluyorlar

Hala o bunu yapmış, bu onu yapmış. Mağduriyet yarışı...

Bakın bulmuşlar çözümünü alın yanınıza birini, götürün öğretmeni zorla sınıfa orada dövün tamamdır...

Soran olursa adli vaka, işveren ile çalışan arasındaki husumet der geçersiniz...

Olayın bir EĞİTİM kurumunda gerçekleşiyor olması hiç önemli değil.

Sayın barış İn yazısını bir daha okuyunuz.

Anlamadığınız, katılmadığınız veya eksik bulduğunuz bir zahmet yazınız.

Sanırım ısrarla anlamak istemiyorsunuz gibi.