Hoş geldiniz, Ziyaretçi
Kullanııcı Adı: Şifre: Beni hatırla
Forum kuralları dahilinde bulunan her konuda yazışabilirsiniz.

BAŞLIK: Yüz Tanıma Sistemi İstiyorum.

Yüz Tanıma Sistemi İstiyorum. 24 Oca 2020 20:58 #161

  • scayking
  • scayking Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Altın Uye
  • Gönderiler: 265
  • Teşekkür Sayısı: 233
  • Başarı: 3
Hocam
1-Kaynaştırma ve bütünleştirme kavramsal olarak birbirinden farklı şeyleri ifade eder.
2-Montessori uygulamaları yıllar önce özel eğitim alanında terkedildi.
3- Hippoterapi ve Hidroterapi kanıt temelli uygulamalar değildir.
4- Matematik ve Türkçe modülünde özel eğitimci ısrarını anlamış değilim. Daha önemli alanlar varken...
5- Aile eğitimi ve Aile danışmanlığı farklı şeylerdir siz hangisini kastettiniz?
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.

Yüz Tanıma Sistemi İstiyorum. 24 Oca 2020 21:01 #162

  • scayking
  • scayking Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Altın Uye
  • Gönderiler: 265
  • Teşekkür Sayısı: 233
  • Başarı: 3
Aslına bakarsanız Aile Eğitimide Aile danışmanlığıda doğaları gereği gönüllü ailelere yapılır zoraki kimseye danışma yada eğitim olmaz
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.

Yüz Tanıma Sistemi İstiyorum. 25 Oca 2020 02:05 #163

  • gezenti
  • gezenti Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Altın Uye
  • Gönderiler: 236
  • Teşekkür Sayısı: 160
  • Başarı: 0
tartanc yazan:
Bu legal mi oluyor peki?

Alt sınıf öğretmenleri şu kadar öğrencim var, cumartesi ve pazar geleyim derslerine ben gireyim şu ücreti verin demesi mi legal?

O kuruma gitmeyin. Şu kuruma gidin denilmesi mi legal?

Öğrenci pazarlayan öğretmenlerin yaptıkları mı legal?

Belki öğrenci yönlendirmeler legaldir???

Bu sektör her açıdan arınmalı.
Hem de her açıdan.


sayın tartanç çocuğuna özel ders aldıran sadece özel eğitim velisi değil.
her branştan her öğretmen özel ders veriyor. tanıdığım, resim müzik öğretmenleri de var.
kendi öğrencisine ders vermek hangi alan olursa bence de etik. değil. yapılıyor mu , yapılıyor.
ben yazmayı çok sevmediğimden belki de derdimi anlatamıyorum. arınması gereken bu alan değil. arınması gereken bütün bir ülke. daha önce de yazmaya çalıştım çeşitli sektörlerden örnekler verdim. o zaman da onlar hırsız bizde mi hırsızlık yapalım suçlaması ile karşılaştım. benim memurum iyi kazanırsa, işini bilmesine gerek yok diyorum. bakın ABD de en büyük suçlardan bir tanesi vergi kaçırmak ve kim olursa olsun affı yok (pek çok ünlüsünün hapis yattığı bizde de haber oldu). bizde her sene yapılandırılan vergi borçları var. düzenli ödeyen de bir süre sonra ben niye ödüyorum diyor. kadrolu öğretmen ücretliye göre özel sektöre göre iyi kazanıyor olabilir. ama tanıdığım bir kimya öğretmeni devletten aldığının 3 katını özel derslerden alıyor. yeni başlayan bir öğrencimin evine derse giden ve yeni tanıştığım bir özel eğitimci var. hangi okuldasın diye sordum. atama istemedim dedi. hangi kurumdasın dedim. çalışmıyorum özel öğrencilerim var dedi. kurumların en iyi vereni 4-4,5 veriyor ki bu rakamlar artık hayal dedi. ben bir öğrenciden 2-3 alıyorum 4 tane öğrencim var bana fazlasıyla yetiyor haftada 10-15 saat çalışıyorum dedi. haksız mı? ( bu örnekler istanbul için) hepsi mi özel ders veriyor öğretmenlerin tanıdığım öğretmenlerin %80 i ders falan vermiyor.

dışarıdan bakıldığında kimsenin de umurunda değiliz. çoğu insanın rehabilitasyon merkezlerinden haberi yok. sektör olarak kendi ayağımıza sıkmadık mı? bizi en çok eleştiren biz değil miyiz? en iyi kurum bizim ki değilmi? ücretsiz servisler, ücretsiz eğitimler, kapı kapı, sokak sokak gezip öğrenci kovalayan bu sektör olmadı mı? hastanede, ramda memurlar ayarlanmadı mı? tatil günleri resmi kurumlar açtırılmadı mı? adını vermeyeceğim bir ilçede daha 8-9 ay önce whatsapp gruplarında bir kurum şöyle bir mesaj attı ""xxxxx plakalı araç hangi kurum olduğunu biliyoruz. servisimizi takip edip öğrencilerimizin evine ziyaret gerçekleştiriyor......""" diye giden bir mesaj. kurumunuzdaki öğrencilerden ekonomik durumu kötü olanlara yardım yaparsınız kimse duymaz 5-10 aile ye gücünüz oranında inancınız/vicdanınız oranında yardım yaparsınız. bütün öğrencilere bayramlarda kıyafet almak, aylık şu kadar vereceğim demek nedir. daha çok çocuk için haftada 6 saat ücretsiz eğitim reklamları ile dolaştı servisler. ARINMAZ BU SEKTÖR. kendi içimizde rant algısından kurtulamamışız, kendi ayağımıza sıkmışız, sıkmaya devam ediyoruz.

daha önceki bir önerimi tekrar edeyim. kurum öğrenci kontenjanı 100 olsun. (öğrenci kavgası biter)
servisleri kaldırın. (öğrencilerimiz toplu ulaşım kullansın toplumla da kaynaşmış olur) alın size 6-8 bin lira gider
bir kuruma en fazla 2 program verilsin. ağır otizmle -ÖÖG yan yana olamasın mesela.
şu modüle şu öğretmen şuna bu girer saçmalığı da bitsin.
ücretler makul bir seviyeye yükseltilsin. öğretmen ücretleri 4 bin altı olamasın. ( sgk devlet desteği sunsun sırf bu yüzden kurumlar öğretmene 3-4 maaş verip asgari ücret gösteriyor)
sertifika saçmalığı da kaldırılsın. özel eğitim disiplinlerarası çalışmayı gerektirir. sınıf öğretmeni de, çge de psikolog da yeri geldiğinde matematik öğretmeni de çalışabilmeli. buna en çok özel eğitimci meslektaşlarım itiraz edebilir. 9. sınıf ÖÖG disgrafi öğrencim vardı ve matematik çalışması gerekiyor, maalesef hiçbir öğretmenimiz profesyonel destek sunamadı aile ayrılıp matematikten özel ders alıyor.
aile rehberliği gerekiyorsa zorunlu tutulmalı. kurumlar değil ilçe meb organize etsin. aileye haklarını ve usulsüzlük durumunda yaptırımları anlatsın. bu eğitimlere katılmayan aile herhangi bir kuruma kayıt olamasın mesela. 6 ayda bir tekrarlasın. (meb e maliyeti 0 lira). bu mu etkili olur sizce yoksa yüz tanıma mı? syn barış yazmıştı daha önce topla getir çocukları servisle yüz tanımadan geçir aç çizgi filmi izlesinler

kamera olmadı işte. yüz tanıma da olmayacak. DNA testi yapsanız gene tutmaz. sistem hep "bir yerlerden" tıkanıyor. 2012 de damar okuma diye bütün ramlara sistem kurulmadı mı? bilmem kaç trilyon a mal oldu. ne oldu damar okuma? birilerine iyi geldi.
özel hastaneler avuç okuma yaptı oldu mu? okutmaya çalışıyor okumayınca manuele geçiyor. e reçete sistem çalışmıyor klasik reçeteye geçiyor. Ülke gerçekleri bunlar. sevgiler saygılar
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.

Yüz Tanıma Sistemi İstiyorum. 25 Oca 2020 02:35 #164

  • sevgiisigi
  • sevgiisigi Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Tecrubeli Uye
  • Gönderiler: 139
  • Teşekkür Sayısı: 48
  • Başarı: -1
Obey yazan:
Sayın Sevgiisigi.
Öncelikle emeğinize sağlık. Sadece parayı konuşan kişilere karşı, hiç para konusu geçmeyen çalışmanız için teşekkür ederim.

Servis ücretlerinin karşılanması konusunda ciddi şüphelerim var. Belediyelerde örneklerini gördük, kurumların insiyatifine bırakılınca ciddi suistimaller olabileceğini düşünüyorum.

Seans sayısındaki değişikliği, veliye anlatmak inanılmaz zahmet gerektiren bir durum. 16 saat derse aldığınız bir öğrenciyi sonraki ay 8 saat alacağız dediğinizde, velilerde oluşacak yüz ifadeleri gözümde canlanıyor.

Devamsızlık yapmayan iki öğrenci kıyaslandığında seans sayıları arasında oluşabilecek farklılık adil olmayacaktır.

Kotayı maksimum gelir için kullanacakları için grup eğitimleri önemini kaybedecek.

Sentez kısmından bahsederken, ortaya koyduğunuz teze karşı oluşabilecek minimum anti-tez sayısını kast ettim.
Ama yüz tanıma sistemiyle çürük elmalar ayıklanır, eğitim öncelikli kurum sahipleri sektörde kalırsa, suistimalleri konuşmak yerine faydaları üzerine tekrar fikir alış verişinde bulunmaktan memnuniyet duyarım.

Sayın Obey,

Tereddüt duyduğunuz konuları ifade ettiğiniz için teşekkür ederim. Hepsine teker teker cevap vermeye çalışacağım ancak önce mevcut sistemin temel yanlışlığından başlayarak YÜZ TANIMA SİSTEMİ ile ilgi değerlendirmede bulunmak istiyorum.

Mevcut sisteminin 2006 yılından başlayarak bu güne kadar gelen en temel yanlışı, çocuğu eğitime gelir kabul edip, biz kurumlardan da o çocuğa özel bir öğretmeni hazır etmemizin istenmesi, olabilecek devamsızlığa çözüm olarak da TELAFİ önermesidir. Kaldı ki, hatırlarsanız ilk zamanlar telafi sadece aynı hafta içinde yapılacak şeklinde bir uygulama yapılmaktaydı.

Ancak, telafi kavram olarak ancak nadir vuku bulan olaylar ya da durumlar için geçerli bir kavramdır. Bu kavramın özel eğitim de kullanılması ya da uygulanması son derecede yanlıştır. Zira, bu çocuklar engelli olduklarından sürekli bir devamsızlık söz konusu olacaktır. Bu da doğal olarak eğitimin normal değil, sürekli telafi şeklinde yapılması gibi garip bir duruma yol açtı.

Sonuçta bu durum, kurumların eksik kapasite ile çalışmasına neden olmuştur. Çünkü, hem bir çocuğun kendi devamsızlığı, hem de bir kurumda kayıtlı tüm çocukların devamsızlığı hep değişiklik arz ettiğinden doğal olarak bu sonuç meydana gelmiştir.

Durum böyle olunca da kurumlar, "bizim sabit giderlerimiz var, hem gelecekmiş gibi çocuk başına bizden öğretmen bulundurmamız isteniyor hem de çocuk gelmezse bu sizin sorununuz deniyor." şeklinde bir gerekçe oluşmasına neden olmuştur.

Yüz Tanıma sistemine özetle böyle geldik. Elbette verilmeyen eğitimin ücretinin alınması yanlıştır ancak hem kurumların hem de çocuğun elini kolunu bağlayıp, sonra çocuktan eğitime gitmesini, kurumlardan da eğitim vermesini beklemek de yanlıştır. Hele bu gerekçenin arkasına sığınan art niyetli kişiler bu işe adeta tuz biber ekip, bugün kamuoyu nezdindeki mevcut algının katmerlenmesine neden olmuşlardır.

Bu sistemde kamera denetimi hem teknik olarak mümkün değildir. Hem de adil olmaz. Bakanlığın genel bir sorunun nedenini çözmeden yada düzeltmeden Yüz Tanıma Sistemini uygulaması doğru değildir. Dolayısıyla, önce sistemi düzeltmesi gerekir.

Bunun için, çocuğu "gelir" değil, "gelemeyebilir" kabul edip, TELAFİ uygulamasına bir son vererek, kurumların tüm çocuklara ödemeye esas seans sayısından fazla seans planlayıp verebilmelerine imkan sağlanması gerekir. Bunun detayları zaten çözümde mevcut.
Yüz Tanıma sistemine ancak düzgün sisteme geçildikten sonra geçilmelidir. Yani Bakanlık cezalandırmadan önce, önce hatasını düzeltmelidir. Cezalandırma ancak düzgün işleyen bir sistemde söz konusu olmalıdır.

Tereddüt ettiğiniz konu başlıklarına gelecek olursak....

Sayın Obey,

Ödemeye esas seans miktarı nasıl mebbise işleniyorsa, servis ücreti de öyle düzenlenebilir. Anımsarsanız Aile Danışmanlığı ücreti de önermiştim. Aynı şekilde bu ücrette mebbise işlenebilir. Gurup eğitim ücreti tüm çocuklara verilecek olduğundan, bakanlık bu ücreti, her iki hizmet için dilediği makul oranlarda bölüştürüp, bunun mebbiste gösterilmesini sağlayabilir. yani, belediyelerdeki gibi bir durum söz konusu olmaz. Zaten Yüz Tanıma sistemi uygulanacağından, seanslarla birlikte bu iki hizmetin alınıp alınmadığı da sistemde şüpheye mahal bırakmaksızın aktarılabilir.

Seans sayılarında meydana gelecek değişiklikler velide bir sıkıntı yaratmayacaktır. Çünkü her çocuğun hem kendi devamsızlığı, hem de tüm çocukların bir birlerine oranla devamsızlığı sürekli değişiklik araz edecektir. Kaldı ki, bırakın bizi, çocuğun ailesi bile çocuğun devamsızlığı hakkında kesin bir yargıda bulunamaz. Bunları velilerimize anlatacağız. Ancak makul bir süreçle sorun kalmaz.

Devamsızlık yapmayan iki öğrenci kıyaslandığında seans sayıları arasında oluşabilecek farklılık adil olmayacaktır. Demişsiniz. Bu aklıma gelmemişti. Öncelikle bunun için teşekkür ederim. Kanaatimce bu duruma uygulama yaptıkça bir çözüm bulabiliriz. Örneğin, çocukların ihtiyaç durumu, birden fazla engeli olanlara pozitif ayrımcılık şeklinde uygulamalar şeklinde olabilir. Bunun için düşüneceğim. Eğer sizin bir fikriniz olur ve bildirirseniz memnuniyet duyarım.

Gurup eğitimleri için oluşan kaygınıza gelince. Her şeyden önce temel hedef kazanımlara ulaşmak olduğundan bura da eğitimin gurup ya da bireysel eğitim şeklinde verilmesi ilgili öğretmen arkadaşların inisiyatifinde olmalıdır. Kurumların bu temel gerçeği gözardı etmeleri ihtimali bu uygulamanın sakıncalı olduğu anlamına gelmez düşüncesindeyim. Yani doğru bir uygulamayı, sırf suistimal edilir diye uygulamaktan vaz geçemeyiz.

Son olarak, Yeter ki, antitez olsun ve benim önerimden iyi olsun. Seve seve tezimi çöpe atarım.

Selamlar,
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.

Yüz Tanıma Sistemi İstiyorum. 25 Oca 2020 09:31 #165

  • tartanc
  • tartanc Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Platin Uye
  • Herşey neye layıksa ona dönüşür.
  • Gönderiler: 3652
  • Teşekkür Sayısı: 2866
  • Başarı: 54
Sayın gezenti,
Çok farklı düşünmediğimizi görüyorum aslında. Çok fazla şey var yazamıyorum.

Ben kendi çalıştığım alan ile ilgili yazıyorum. Bir şeyler yapmak için. Çünkü bir kurumun dahi yapmış olduğu saçma sapan bir şey bütün sektörü çok olumsuz etkiliyor.

MEB kemoterapiyi bütün vücuda uyguluyor.İyi hücreler de ölüyor.

Geçmişten bu güne kadar bu sektörün kendine yaptığını başkası yapmadı.

Kamera sisteminde ise denetmen görevi olanlar tam anlamı ile görevlerini yapmadılar.

İnsan faktörü olmayan bir denetim sisteminin bu alana değişik açılardan fayda getireceğine inanıyorum.

Olanla olması gereken arasında dağlar var. Bu bir gerçek. Sosyal medyada sokak röportajlarını lütfen bir izleyin.

İyi insan olabilirsek pek çok sorunu çözeriz.Her açıdan iyi insan olmaya çalışmamız lazım.
Son Düzenleme: 25 Oca 2020 10:01 yazan tartanc.
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.
Şu kullanıcı(lar) Teşekkür etti: ismail78, barisltd

Yüz Tanıma Sistemi İstiyorum. 25 Oca 2020 11:23 #166

  • sevgiisigi
  • sevgiisigi Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Tecrubeli Uye
  • Gönderiler: 139
  • Teşekkür Sayısı: 48
  • Başarı: -1
barisltd yazan:

Sayın sevgiisigi,

Ben sizin mesajınıza hitaben bir şey yazmadım zaten. Sadece sayın garip'in mesajına yanıt verdim. Sistem üstünde hatırlarsanız yeterince tartışmıştık. Bunu uzatmanın ne size, ne bana faydası var.

Durduk yerde bir sistem tartışması açma niyetinde değilim. Bunun bir faydası olacağına inanmıyorum. Çünkü bu sektörün %90'ı statükoyu korumaktan yana. Hatta sizin önerdiğiniz sistem bile statükonun korunmasına hizmet ediyor.

Siz önerinizin sonuna kadar arkasında durabilirsiniz, sonuna kadar savunabilirsiniz. Bunun için ister MEB yetkililerini ikna edin, ister milletvekillerini ikna edin. Hakkınızdır. Ama beni ikna etmeye uğraşmayın. Çünkü doğru kişi ben değilim. Her hangi bir sistemi ne savunabilecek, ne etki edebilecek, ne değiştirebilecek etki, yetki veya imkanım yok. Zaten öyle bir niyetim de yok.

Sayın Barış,

Ne ilk yazdığım mesajda, ne de sayın Garib'in yazdıklarında size bir atıf vardı. Sayın garib'e cevap verdim diyorsunuz ama diğer taraftan da "OKUDUM, KESİNLİK LE  KABUL ETTİĞİM YA DA UYGUN BULDUĞUM BİR SİSTEM DEĞİL" şeklinde önerim hakkında yorum yaptınız.

Ancak ilginçtir, Sayın OBEY'in üstelik sizin adınızı da zikrederek bana yazmış olduğu cevaba kayıtsız kalıyorsunuz. Yani sizden bahsedilmeyen yorumlara ya da açıklamalara cevap veriyorsunuz ama öte taraftan isminizin geçtiği açıklamaya cevap vermiyorsunuz.

Çünkü, bu konunun tartışılmasını istemiyorsunuz.

Dolayısıyla beni, sizi ikna etmeye çalışmakla suçlamanız yanlış, yanlış olduğu için de haksızlıktır. Eğer bir "İKNA"dan bahsedeceksek olursak bunu maalesef siz yapmaktasınız. Bunu da garip arkadaşımızın örneğindeki gibi aktif, Obey arkadaşımızın örneğinde olduğu gibi pasif bir şekilde yapmaya çalıştınız.

Bakın, "devlet veliye, velide bize ödesin" dışında ki hiç bir görüşü kabul etmemek sizin hakkınızdır. Ancak bu size tüm sektörü statükoyu korumaya çalışmakla suçlama hakkı vermez. Beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz ama burada bir çok arkadaş sistem hakkında değişik değişik fikirler sunmaktadır. kaldı ki, bu sorunlar da ancak tartışılarak çözülür. Yani burada ki arkadaşların %90'ı sizin istediğiniz öneriye karşı olduğu için statükocu olmaz. Tam tersine sizin statükocu olduğunuzu gösterir. Ütopik bir görüşü sahip olmanız bizlerin değil sizin sorununuzdur.

Beni de statüko ile itham etmeniz ise ayrı bir yanlış ve haksızlık.

- Önerdiğim Sistemde Gelmeyen çocuğu MEB dilerse ilçe meb ya da Ram merkezlerine biz bildirebiliyoruz. Üstelik Damar Tanıma ya da hangi sistem olursa olsun. Bu mu dur Statüko? yoksa kurumlar olarak yıllarca töhmet altında kalmak mı?
- Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezleri olan mevcut ismimizi ÖZEL EĞİTİM REHABİLİTASYON ve AİLE DANIŞMANLIĞI MERKEZLERi olarak düzenlemek statükoyu mu korumaktır.
- Gurup ücretlerini ortadan kaldırılarak bu ücretin SERVİS ve AİLE DANIŞMANLIK ÜCRETİ verilmesinde kaynak olarak önermek mi statükoyu korumak.
- Modül bazlı zorunlu öğretmen uygulamasının kaldırılmasını buna bağlı olarak, kurumların personel giderlerinde meydana gelecek azalmanın sağladığı kaynağı bu çocuklara 12 saat eğitim verilmesini mi önermek mi statükoyu korumak?
- Statükoyu korumak, şimdiki gibi hem çocuklar hem öğretmenler hem de kurumların bakım onarım imkanı bulamadan eğitim alıp vermeye çalışmakla mı yoksa, 1 ay yaz tatili uygulaması getirmekle mi olur?
- Bu bir aylık tatili sektörün daha da ileri gidebilmesi adına hem sizin ütopik çözüm önerinizin, hem de diğer görüşlerin konuşup tartışılması adına düzenli bir YILLIK ÇALIŞTAY imkanı sağlamak mı statükoyu korumak oluyor?

Tüm bunları, sizi sistem hakkında tartışmaya "İKNA" için belirtmedim. Statüko söyleminiz için belirttim. Bu nedenle tartışmayalım ricanıza saygı göstererek konuyu daha fazla uzatmayacağım.
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.

Yüz Tanıma Sistemi İstiyorum. 25 Oca 2020 11:33 #167

  • fahrettin75
  • fahrettin75 Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Platin Uye
  • Gönderiler: 527
  • Teşekkür Sayısı: 161
  • Başarı: -54
Gerçekten 40 kişiyi bulacak mı taşı çıkarmaya çalışanların sayısı, merak ediyorum.
Su akar yolunu bulur..
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.

Yüz Tanıma Sistemi İstiyorum. 25 Oca 2020 16:54 #168

  • MEFUTU
  • MEFUTU Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Tecrubeli Uye
  • Gönderiler: 154
  • Teşekkür Sayısı: 32
  • Başarı: 0
Obey yazan:
Mevcut yönetmelikte düzenlenmesi gerektiğini düşündüğüm kısımlar.

Uzun oldu sanırım ama bir kere daha katlanın bana :)

Öncelikle kurumlardaki fiziksel yapının düzenlenebilmesi için mevcut ruhsatları yeni eğitim öğretim yılı itibariyle iptal edilmesini öneririm. Kazanılmış hak diyenler için, farklı bir ad altında yeni bir yönetmelik yeterli olur sanırım.
Apartmandan bozma, bahçesi olmayan kurumların gerekli düzenlemeyi, çalışmayı gerçekleştirebilmesi için belirli bir süre tanınmasını öneririm.
Gelelim kurumların fiziki yapısında ilave olarak zorunlu tutulmasını önerdiklerim.
-Tam donanımlı günlük yaşam odası
-Montessori eğitim odası
-Mevcut yönetmelikte belirtilene kıyasla daha geniş bahçe ve oyun alanı.
Hele ki yönetmelik dışında duyu bütünleme, müzik eğitim odası, hipoterapi, hidroterapi de ekleyebilen kurumlar olursa işte o zaman örnek gösterdiğimiz ülkeler tarafından örnek gösteriliriz.
Fiziksel koşulları sağlayan kurumlara yeni ruhsatları verilirken lisans mezunu olmayan kişilere devrinin veya hisse satışının engellenmesini sağlayan madde konmasını öneririm.

Gelelim imza atılan modüllere.
Türkçe-matematik modüllerine uzman öğretici sıfatını alan herkesin değil sadece özel eğitim alan mezunu ve sınıf öğretmenlerinin imza atabilmesini öneririm.
Aynı şekilde okul öncesi çocukların ve özbakım, günlük yaşam gibi modüllere de çgu, oöö ve özel eğitim alan mezunu öğretmenlerin imza atmasını öneririm.
Seans sayısına gelince
0-3 yaş en kritik dönem olduğu için haftalık ders sayısının 2 değil 4 olmasını öneririm(günde 2 seansı geçmeyecek şekilde). İlave olarak haftalık 1 seans aile eğitimi için yazılmasını öneririm.
Bu sayede hem kurumlar risk grubundaki çocukları erken tanılamada çok daha aktif hale gelir, hem de aileyi bilinçlendirerek sürekli katılımını sağlar.
3-6 yaş grubu için haftalık seans sayısı 3 bireysel 1 grup, aile eğitimi seansı 1.
Okula giden öög öğrencileri için okul saatleri dışında haftada 2 saat bireysel(zaten dyk'larda ilave olarak 3 ders alıyorlar), 21 yaş ve üzeri öğrenciler için sadece günlük yaşam ve/veya özbakım becerileri üzerinden 1 saat bireysel 2 saat grup öneririm.

Sayı bazında pdr, psikolog sayısını 100 kontenjanda 1 zorunluluğun olmasını öneririm. x00=x
Sosyal hizmetler uzmanı zorunluluğunun 250 öğrenciye indirilmesini öneririm.
Daha aklıma gelen çok şey var ama yormayalım gözleri. Gelelim ekonomik kısımlara
Öncelikle öğretmenlik meslek kanunu doğrultusunda özlük hakkı, maaş aralığı gibi konuların netleşmesini öneririm. Öğretmenin kaygısını minimuma indirmek performansını maksimuma çıkarmak demektir.
Seans ücretlerinde yıllık zam beklentisi, enflasyon gibi durumlardan ayırarak
1bireysel seansı= %8 asgari ücret tutarına
1 grup seansı = %4 asgari ücret tutarına sabitlenmesini öneririm.
Ve en önemlisi UYARIDA BULUNMAKSIZIN İLLEGAL DURUMLAR TESPİT EDİLDİĞİNDE KURUM KAPAMA, RUHSAT İPTALİ VE HAPİS CEZASINA KADAR AĞIR YAPTIRIMLAR uygulanmasını öneririm.



Benim bakış açımla olması gerekenler bunlar. Eleştirileriniz olabilir, beğendiğiniz kısımlar olabilir, ama niyetim bu.

Kurumlar hakkında olumsuz konuşuyorsam olumsuz olmalarını istemediğim içindir.
Umarım kendimi ifade edebilmişimdir.

Bahçe takıntısını anlayabilmiş değilim bunca zamandır zira 1992 senesinde açılmış olan bir kurumuz ve bu 28 senede tek bir öğrenci bahçeye çıkmış değil ( bu arada bahçemiz de var ) rehabilitasyon merkezi - okul ayrımını müfettişler dahi yapamıyor cünkü yönetmelikte kavram karmaşası var , reh.merk. gelen öğrenci seans başlamadan gelir seansını alır seans bitince gider , teneffüs kavramı yoktur burada , o sebeple bahçe ve oyun alanı bekleyen velilerin yada beraberinde getirdikleri çocukların ders aralarında öğretmenlerin yayılma alanı olmaktan öteye geçemedi bir türlü ,Kaldı ki istanbul gibi bir şehrin göbeğinde müstakil geniş bahçeli bir yerleşke beklentisi abesle iştikaldir. Böyle bir binanın kirasını ödeyemezsiniz , öz kaynaklarınızla almaya kalksanız bu işle uğraşmaz kiraya verip keyfinize bakarsınız. İşletme sermayesini sağlayan kişinin öğrenim durumu ne alakadır onu da anlayamadım , eğitimci olsun illaki diyorsanız eğitimcilerin diğer meslek gruplarına göre daha az para hırsı olduğuna beni inandırmanız mümkün değil , hiç bir insan evladı başkasının çıkarını kendi çıkarının önüne koymaz. Montessori hipo terapi , hidro terapi duyu bütünleme müzik eğitimi aba falan filan bunlar müfredatımızda yok , bir kaç kurum öğrenci devşirmek için bunlar var deyip kandırıyo velileri sonra çocukları eğitim vermek yerine ata eşeğe bindirip , banyo küvetinden biraz hallice şişme havuza sokup bide üstüne devlet bunu karşılamıyo ekstra para ödeyeceksiniz diyor. Pdr ve psikolog konusunda kurumumuzda her daim bulunmuştur ama kapısını çalan olmamıştır , seans başına %8 asgari ücret ödenirse bir öğretmen devlette ne maaş alıyorsa aynısını öderim bunları konuşmamıza dahi lüzum kalmaz. İllegal durumlarda en ağır cezaların verilmesi taraftarıyım , milyonluk cezalar + ağır hapis cezaları gelirse sektördeki kötü niyetli arkadaşlardan kurtuluruz rahat ederiz belki
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.
Şu kullanıcı(lar) Teşekkür etti: sevgiisigi, scayking, barisltd
Sayfa oluşturma zamanı: 0.295 saniye
Sistem Kunena Forum