BAŞLIK: Teftişler ve Cezalar

Ankara rehabilitasyon merkezleri için kamera denetimleri yoğun bir şekilde başladı.

Bazı kurumlara para cezası ve kapanma geldi. Gelen - gelmeyen tüm öğrencilere seans yazıp, bir de üstüne birlik olup bayram kapanmasında çalışan maaşının %50'sini ödeyen taşeron patronların hepsi telaşta. Gelmeyen öğrenciye imza atan taşeron işçiler de telaşta doğal olarak. İşini düzgün yapanlar denetimlerden stressiz geçiyorlar. Herkes bu süreci savuşturmak için bir tanıdık bulma çabasında.

Ülkemizde engelli çocuklara eğitim veren özel okulların durumu bu. Allah'tan çoğunluk bir vicdanlı kesim var; öğretmenler. Onlar çocuklarımıza gereken ilgiyi gösteriyor. Şeker ve astım hastası çocukları zorla okula getirtmeye uğraşan ve ölümlerine sebep olan kurum yöneticileri ise kendi vicdan muhasebelerini yaparlar umarım.

Vatanını en çok seven, işini en iyi yapandır. Kurum sahibi dürüst arkadaşları alınlarından öpüyorum.

Sussam gönül razı değil. Yazsam olmuyor.
Ankara da normal her ay olan rutin kamera denetimi varmış. 3 4 arkadaşa sordum.
Her ay olan. Her ay olan. Her ay olan.

Taşeron patronlar sözü sizi tanımamıza yetiyor. Sizlerin amacı doğruyu bulmak değil. Amacınız belli.

Her türlü hakareti yazıp işini doğru yapanları tenzi ederim yazıyorlar. İşini doğru yapanlarda atlıyor sanırım. Bunlara atlamayın olur mu? Niyet başka!

Şu Ankara da kapanan veya ceza alan kurumları madem biliyorsunuz yazsanıza. Herkes öğrensin. Hadi Buyrun. Taşeronları!!!!!!!! İfşa edin. Hadi.

Bir grup eğitimciye hiç laf yok.
Bir kısmına çok. 50 lira için kurum değiştirenler gittiği yeni kuruma getireceği çocuk başı pazarlık yapanlar, aldıkları çocukları hiç umursamadan 2 3 ay içinde atananlar veya kurum değiştirenler, seans sırasında makyaj yapanlar, telefon ile oynayanlar, sevgilisi ile kavga edenler...

Önce vicdan olacak.
Çevremizde neler oluyor?Neler olmuş? Hiç tepki yok. Taşeron patronlar!!!!
Hadi oradan.

yine aynı konular yine aynı problemler.
taşeron kurum sahipleri...

yahu 2800 kurum sahibi varsa 35000 civarında eğitimci var.
herkes mi iyi? ya da herkes mi kötü?
sen bir eğitimci olarak tüm kurumları aynı kefeye koyarsan, birileri de tüm eğitimcileri aynı kefeye koyduğunda zoruna gitmeyecek.
iyi kurum sahibi de var kötüsü de.
iyi eğitimci de var kötüsü de,
iyi personel de var kötüsü de.
bırakalım artık iyiyle kötüyü konuşmayı. bu varoluştan beri olan bir şey. kimse bunu çözemedi biz mi çözeceğiz. bunun önlemi; kendini kötüden koruyup, kendini kötü davranışlarda bulunmaktan sakınmaktır. o zaman zaten iyi olursun. nasıl mı? önüne koyulan sözleşmeyi kabul etmeyeceksin, kabul ediyorsan da ekmek yediğin yere ihanet etmeyeceksin. kurum sahibi de sözleşmeye uyacak ekstradan eğitimciye bir şeyler çıkarmayacak, o zaman eğitimci de şikayetçi olursa da olana razı olacak.

bunları geçip, biz sektörü nasıl daha iyi hale getirebiliriz onu konuşalım. o seni bu beni yıprattıktan sonra biz küçülerek yok olmaya mahkumuz.

o gün gelecek! sektörün tüm paydaşları bir araya gelip sektörü kurtarmaya çalışacak ama iş işten geçmeden olur umarım.

Diğer ilçeleri bilmem ama Ankara'nın en büyük ilçesi Çankaya'da neredeyse 3 senedir kamera denetimleri düzenli olarak yapılıyor. Yapılmadığı dönem yok. Sadebe pandemi nedeniyle kapalı olduğumuz dönemde 2020 Mart ayının denetimi yapılamadı. O zaman da zaten herkes can derdine düşmüştü.

waramiral yazan:
Kimse babasının hayrına maaş vermiyor, ekmek yediğin yer ne demek?
Hoş bir söylem değil.
Biri emek veriyor öbürü de bunun karşılığını veriyor. Lütuf sunmuyorsunuz, bağ bağışlamıyorsunuz.

'yere' diyoruz. yani kuruma. kurucuya değil. o kurum, kurucunun yatırımıyla açıldı elbet. fakat personelin çalışmasıyla ödenek alıyor. sadece öğretmenin derse girmesi ödeneğin alınmasını sağlıyor olabilir ama diğer çalışanların emeğini ve gerekliliğini de yabana atmamak lazım. bir müdür ve bir rehber öğretmen olmasa bi defa o kurum açık kalamaz. bir temizlik personeli olmasa kurumda ders işlenmez. çift programından biri bedep olan öğrenciye fizyoterapist seans vermese o işlenen dersler ödeme alamaz, servis ve ilgili personeli olmasa öğrencilerin çoğu kuruma gelemez. yani tek başına bir kişinin yaptığı bir iş değil. tamam eğitimci ders verip imza atmasa ödenek alınamaz kesinlikle, fakat 'ben olmasan kurum olmaz' mantığıyla hareket edenlerden de hiçbir şey olmaz!

gelelim ihanet konusuna;
ihanetin türlü durumları var.
mesela; üç kuruş için kurum değiştirmek, iki üç arkadaşla kendi kurumundan öğrenci transfer edeceğini düşünüp karşısına yeni kurum açmak, başka kuruma öğrenci kaydırmak, arkadan iş çevirmek vs. bunlar ihanettir. hain adam iflah olmaz ve karşısındakini de iflah etmez.

ama sözleşme ile verilen görevleri yerine getirip işine bakan birine mobbing uygulanıyorsa ya da bu kişinin hakkı yeniyorsa, o da bu durumdan şikayetçi ise bu ihanete girmez. hakkını savunmaya girer. gider müdüre söylersin değişmedi mi kurucuya söylersin yine mi değişmedi istifanı verir ilgili yerlere şikayet edersin. bir eğitimciye yakışan da budur. ama çalıştığı kurumu sosyal medyada fake isimlerle asıp kesip hala aynı kurumda çalışmak, hiçbir sorun yok iken istifa edip arkadan sallamak, kpssye çalışmak bahanesiyle ayrılıp başka kurumda işe başlamak, pat diye işi bırakıp hem öğrencileri hem de kurumu düşünmemek işte bu gibi şeyler ihanettir.
cımbızla laf alıp onu da yanlış yorumlamayalım lütfen!

waramiral yazan:
Doğru, bu mantıkla çalışanı doğru bulmuyorum ben de.
____
waramiral yazan:
Bu da kişinin karakteri ile ilgili bir durum, hoş şeyler değil tabii ki ama üç kuruş için kurum değiştirmenin bazı mantıkları var. Kişi aldığı ücreti beğenmiyorsa kurum değiştirebilir ama bazen para çözüm getirmiyor. Diğer türlü, öğrenci kaydırmak, iş çevirmek, farklı argolarla da ifade edilebilir.

____
waramiral yazan:
Cımbızla almadım ama o söylem hoş olmuyor. Bazılarının işe bazılarının çalışana ihtiyacı var. Kimse kimse olmadan yürüyemez ama ben olmazsam yürümez mantığı ya da ben olmazsam ekmek bulamazsın mantığı yanlış bir tutum olur.
Hepimiz zincirin halkalarıyız, aynı gemideyiz. Gemi battığı zaman herkes boğulur.


Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yemek zorunda kalıyor. Şahsen bulunduğum kurumda yıllardır çalışıyorum, eksi yönleri var mı? - Var.
Ama her ekside de kurum kötülemek yanlış olur. Biz de etrafımızda yaşananları duyup ve şahit olduktan sonra kurumlar için önyargıya giriyoruz.

Ankara da denetim yapılıyor fakat gerçekten her kurumda hakkı ile yapılıyor mu?Arkadaşın anlatmak istediği bence hakkıyla yapılan gerçek bir kamera denetimi