Dün Özel Eğitim Kurumları Derneğini eleştiren biraz biçimsiz bir mesaja yanıt olarak yazmıştım ama sonra forum yönetimi konuyu kaldırmış. Tekrar belirtmek istiyorum ki, sevinçler belli kişilere veya kurumlara ait olmadığı gibi, kayıplar da sadece belli kişi veya kurumlara ait değildir.
Son dönemde, özellikle -kendisini hiç tanımadığım- Sabahattin bey ve Faruk beyin de çabalarıyla derneklerimiz arasında hiç olmadığı kadar seviyeli bir ilişki var. Bu ilişkinin kişilerin ihtirasları nedeniyle bozulmaması lazım. Kim neyi kazanırsa kazansın, kim ne kaybederse kaybetsin kazanımlar ve kayıplar hepimizi etkilemektedir.
Damar izi tanımayla ilgili olarak Danıştay'da çeşitli kişi ve kurumlarca 5-6 adet dava mevcuttur. Bu tür davalar genelde bir sepette toplanır ve davalar bir dava üstünden görüşülüp diğerleri için emsal teşkil eder. Açılan davaların bir kısmına daha önce YD için ret kararı verildiği hepimizin malumuydu. Ancak yakın zamanda hastaneler için verilmiş olan YD kararı bir emsal oluşturdu. Şimdi, artık esastan karar verilmesi beklenen diğer davalarda da benzer kararlar çıkmasını düşünmemiz için güçlü bir beklentimiz olabilir.
Şu aşamada, ince hesaplar içine girmek yerine sorunu bir an önce çözmek için işbirliğine gereksinimimiz var. Her şey bitip toz duman yatıştıktan sonra isteyen istediğinden hesap sorabilir. Ama henüz hiç bir şey bitmediği gibi, henüz başlamadı bile. Süreç devam ediyor.
Hepimizin beklentisi ve görevi, belirsizliğin bir an önce netliğe kavuşması için dernek, şahıs demeden desteğimizi ortaya koymasıdır.