BAŞLIK: Oyun Bitti!

mutluluk yazan:

Her dönemde çıkmıştır böyleleri,dikkate almayacaksınız.

egitimx yazan:
Neden bu raporda işin maddi kısmı olmayacakmış ki? Neden bu iş parayla dönmüyormuş numarası yapalım? Bu uygulama fıtratı (!) gereği sektörü bitirecekken neden maddi kısma takılmayacakmışız? Neden? Bu işten para kazandığımız için utanıyor gibi mi yapalım? Bürokrasi neden ÖERM'ler işin maddi boyutuyla ilgili ağızlarını açtıklarında elektrik yemiş gibi oluyor? İyi misiniz yahu bu işi yaparken çakıl taşı vermiyoruz esnafa.

Servis sıkıntısını yazmayacakmışız değerlendirmeye. Olur olur. Sanki servis sıkıntısı yüzünden kan ağlamıyoruz. Sanki avuç içi okuma uygulamasının bize dayattığı sistem çocukların zamanında okulda olmasından bağımsız. Sanki bu öğrencileri 80 km uzaktan babaları getiriyor. Elbette servisle ilgili problemler de bu raporlara geçecek. Ha yarın devlet sosyal devlet olmanın gereğini yerine getirip bu çocukları zamanında okula getirebilmeyi, hatta okula getirebilmeyi becerir.. İşte o zaman hak veririm size.

Son olarak diyeceğim şu ki bizden muz cumhuriyeti bile olmaz. Plansız programsız bir devlet, halka düşman bir bürokrasi, örgütsüz bir toplum vs vs vs... Bir kediyi bile sıkıştırdığınızda kaçmak için mücadele eder. Bizler sektör olarak 3 senedir şu uygulamaya dönük somut tek bir adım atabilmiş değiliz. Bize gösterilen ilmeğe boynumuzu uzatıyoruz. Burada birbirimizin gazını almak ya da gaz vermek dışında hiçbir şey yapmıyoruz. Üzerine inşaa olduğumuz engelli ailelerini kıpırdatmaktan, tepki vermeye yönlendirmekten bile aciziz. Tembeliz, vurdumduymazız, korkağız.. İşimize bile sahip çıkamıyoruz.

Bazı arkadaşlar sanırım başka bi sektörde çalışıyor, hastanelerde önceden randevu alınca ,randevuna gitmezsen hakkın gidiyormu ? ayda 8 defa hastaneye giden var mı , hemde her ay? mesela KBB den muyane olacaksın ama önce genel cerrahiye görünmeden KBB ye muayane ye giremezsin diye bi şey var mı? bizde zorunlu elaman var kıyaslamak için söylüyorum, ondan sonra her bıranş için ayrı ameliyat odası ve ayrı hasta yatış odası isteniyor mu ? bizde grup ve bireysel için isteniyor ? özel hastaneler fark ücreti alıyorlar biz fark üzreti alabiliyormuyuz ? hastane donanımına göre ssk den farklı ücret alabiliyorken biz her özür gurubundan aynı ücreti alıoruz , mesela dil ve konuşma ftr gibi.... doktorun çalışma saat sınırlaması değil hasta sayısı var bizde çalışma sınırlandırılıyor,doktor hastane gece çalışabiliyor biz çalışamıyoruz, hastane sahibi bakanımız var ama rehabiltasyon sahibi bakan yok....devam edeyim mi? yoksa sorun anlaşıldı mı? mesela damar okuma değil, MESELE SİSTEMİ DAMAR OKUMAYA UYDURACAĞIMIZA DAMAR OKUMAYI SİSTEME UYGUN HALE GETİRSEK DİYORUZ BU ÇOK NET VE ANLAŞILIR OLDUĞUNU SANIRYORUM....

Sayın Murat Çolak;
Diyorsunuz ki : Neden bu raporda işin maddi kısmı olmayacakmış ki?

Neden olmayacak söyleyeyim çünkü bu damar izi sistemi devletin giderlerini azaltmak için getiriliyor. Sen bu raporlama sürecine maddiyatı katarsan yanlış anlaşılırsın ve niyetin farklı anlaşılır. Bu sebeple işin teknik ve fiziki boyutlarını ve bu boyutların oluşturacağı sıkıntıların bu süreçte raporlanmasının daha dikkate değer olduğunu söylüyorum.

Bu sistemin faaliyete geçmesini hızlandıran en önemli sebeplerinden bir tanesini size söylemek istiyorum. Müfettiş denetiminin yapıldığı zamanlarda fatura kesemeyen kurumlar müfettiş denetimi olmadığı zamanlarda ne hikmetse hep tam takır fatura kesebiliyor. Bu denetimler sıklıkla yapıldığında ve sonuçları bakanlıkta analiz edildiğinde ortada bariz bir sorun olduğu görülüyor. Bu sadece sistemin oluşturulmasında ki sebeplerden bir tanesidir.

Umarım işin maddiyat boyutunu anlatabilmişimdir...

Sayın egitimx,

Amaç üzüm yemekse, damar tanımayı getirir, ama aylık program hazırlanması, haftada 2 bireysel falan gibi tüm anlamsız sınırlamaları kaldırırsın. Maksat çocuğun 8 saat devamını sağlamak ise tamam öyle olsun.

Daha damar tanımanın esamesi okunmazken bu aylık programların girilmesinin ve haftalık seans sınırlaması getirilmesinin insanları zorla kayıt dışılığa sürüklediğini defalarca dile getirdik. Mümkün olmayan bir şeyi insanlar yapamıyor diye onları cezalandırıyorlar şimdi...

Hiç bir kurum velilerinin tamamının aylık girilmiş programa göre 8 seans devamlılığını sağlayamaz. Bunun suçu kurumlarda mı şimdi? Müfettiş geldiğinde çocuk yokmuş... Nasıl olsun ki? Herkes programı kağıt üstünde uydurmaya çalışıyor. İşin gerçeği bu!

Gerçi bazı örnekleri duyduğumda bakanlığa hak vermiyor da değilim. Ama bunun yolu masa başında birilerinin canı istediği gibi yönetMEmelik çıkartmak değil! Uzlaşmak, orta yolu bulmak, makul olanı yapmak.

Ayrıca, Murat arkadaşıma katılıyorum.
Neden işin maddi boyutu gündeme getirilmeyecekmiş ki?

Bizler devletin sadaka verdiği hayır kurumları değiliz ki... ticari kuruluşlarız! Bu işi para kazanmak, kazandırmak için yapıyoruz. Taşaron da değiliz. Taşaronluğun, ucuza iş yaptırmanın sonuçlarını Soma^da bütün Türkiye gördü! Elbette, bizim işimizi maddi nedenlerle iyi yapmamız engellenirse Soma'daki gibi facialar yaşanmaz. Ama hem devletin parası, hem bu işi yapan insanlar, hem çocuklar heder olur.

Sayın barıışltd;
Söylediklerinizde haklısınız veliye öğrenciye yaptırım getirilmeli mesela bakım parası yada sosyal haklardan mahrum bırakılması gibi..
Ancak böyle bir yaptırım siyasi anlamda çok ses çıkarır veya yanlış anlaşılmalara sebep verebilir. Bu yaptırımlar siyasi bir malzeme olarak kullanılabilir bu sebeple şu an için böyle şeylerden kaçınılıyor.

Bakım parası gibi bir şeyin bu konuyla ilişkilendirilmesi zaten yanlış!

Ayrıca bakım parası veya engelli maaş alabilmek için gereken şartlar oldukça katı... Yani bizim çocuklarımızın çok çok büyük bölümü öyle bir haktan yararlanamıyor. Böyle bir şey uygulansa bile sonucu çok sınırlı bir kesimde olur. Devam veya çocuğuna eğitim aldırmama problemlerini de çözmez.

Burada en temel sorun, MEB'in önerilere tamamen kapalı olması, sistematik bir düzen yerine, açıkları muhtelif yamalarla kapatılmaya çalışılan bir metodolojide ısrar etmesidir.

Bakın ben size şimdiden söyleyeyim... damar tanıma suistimalleri önlemeyecektir. Diyelim ki ben taşrada bunu suistimal eden bir kurum işletiyorum... Çocukları her gün servislere bindirip, getirir, ellerini okuturum. Önlerine FlashTV'yi açar, toplu olarak göbek attırır, bir saat sonra evlerine bırakırım. Aileye de bir koli yardım paketi, 2 çuval kömür veririm. Siz sisteme bakar, her şey dörtdörtlük gibi görürsünüz. İşin aslıyla alakası yoktur.

Bakın ben aylık programı bilgisayar yardımıyla bile 2 kişiyle zor hazırlıyorum. Çünkü her ay ortalama 10-15 çocuğun raporu yenileniyor. Yenilenen raporlarda çocuğun programı, modülü, önerilen hedefleri değişiyor. Yani benim 3 gün önce hazırladığım program 3 gün sonra çöp oluyor. O bir yana, gruplarda uygulanan yaş sınırlaması, program, modül uyumu rapor değiştiğinde çerçöp haline geldiği gibi, çocuğun doğum gününde yaşı bir sonraki dilime girdiğinde ay ortasında mevcut grubundan çıkartıp başka gruba koymak zorunda kalıyorsunuz.

Ben tüm bu değişiklikleri müneccim gibi daha 1 ay öncesinden tahmin edip ona göre program hazırlamalıyım. Bunu yaparken çocuğun okul durumunu, eğitimcinin uygun olup olmadığını, sınıfını, velinin gelip gelmeyeceğini, programını, modülünü vs. vs. hepsini dikkate almalıyım. Tüm bunlara azami dikkat göstersem bile, 1 hafta geç gelen bir rapor, veya raporda yapılan bir değişiklik nedeniyle her ay eğitimini versem bile fatura edemediğim onlarca seans ders oluyor. Tamam, devletin haklarını koruyalım...

Ama bizim haklarımızı kim koruyacak? Biz de bu devletin çocukları değil miyiz?