BAŞLIK: Oyun Bitti!

sayın Kurs a;etnik kimlikten,siyasetten,inançtan bahsettiği için cevap verdim.

sayın Hüzün ise bunlardan bahsetmemiş.

Ayrıca form yetkilisi değilim.

Konu başlığı ile ilgili düşüncelerimizi yazsak bence daha iyi olur.

sayın huzun;aylin çiftçi Hanım'ın,''damar okuma cihazına karşı olduğunu'' söylediğini ama ''bunun yerine sunduğu önerinin daha beter olduğunu''yazmışsınız...önerisinin ne olduğunu açar mısınız ?

sn. sabak, dr. aylin çiftçi, damar okuma yerine ram'larda rapor yenileme döneminde eğer çocukta gelişme kaydedilmemişse, tekrar o kuruma gitmesinin engellenmesi gibi savda bulundu. ben de kendilerine, "büyük bir şehrin özel eğt. sube müdürünün kurum açtığını, birkaç yıl önce izmir'in en büyük ram'I olan konak ram çalışanlarından 7'sinin akrabaları adına kurum açtığını, yani kamu çalışanlarının da sektörden beslendiği bir sistemde bunun mümkün olamayacğını, damar okumadan daha vahim sonuçlar doğuracağını, ram çalışanlarını zan altında bırakacağını" ifade ettim. zaten gerçekleşmesi mümkün olmayacak bir sistem, o nedenle tartışmaya değmez. yalnızca merakınızı gidermek amacıyla yanıtladım.

Dünyada test olayı tartışılırken,bir bilim insanının böyle düşünce belirtmesi ilginç geldi bana.

Ayrıca kimi RAM lar evlere şenlik çocuğun içinde bulunduğu durumu hiçe sayarak 15 dk. çocuk değerlendiriyorlar.Sonra da bir kurumu tavsiye ediyorlar.

Hatta bir RAM çalışanı; Otizmin çaresini bulduğunu idda ettiği Doktoru tavsiye ediyor.

Sistem her yerden elimizde kalıyor aslında.

sn. tartanç, her şeyin özelleşip, ticarileşip ve taşeronlaştırıldığı bu düzende, hükümetin bakış açısıyla hareket eden bir bilim insanıyla konuyu bilimsel değil, maddi yönünden tartışmak gerçekten vahim bir durum. ancak o düşünceyi çürütmenin somut verileri bu örneklerdi ve etkili olduğunu düşünüyorum. damar/şamar ne derseniz deyin, bu mantık ve sistemle kaybedenler çocuklar ve aileleri olacaktır. bu seanslı sistemin sorgulanması gerekir...

aslında aylin çiftçi'nin,bireyin gelişme kaydetmesine odaklanması;bilim-insanlığı vasfına çok yakışmış;ancak sizin tesbitiniz de can-alıcı gerçeklikte...bence burdan, hem devletin,hem öğrencinin,hem kurumun lehine sağlıklı bir yöntem çıkar...yeterki başımızdakiler,engelli bireyin gelişmesini istesinler,sonuç istesinler böyle;hafiyelik yapmasınlar...ve elbette bizi ram'ların elinden ya kurtarsınlar mesela yine sadece hastane raporuna dönsünler veya bizi hırpalamaktan vakit bulurlarsa,ram'ları iyileştirsinler de.....(şimdi bazı adi vakaları hatırlatmayayım....);artık engelli odaklı olabilelim hep beraber;para-pul odaklı değil....zaten,başarılı olunca para peşinden gelir

Temmuz ayı için belirlenen illerde başlaması planlanan damar izi kimlik doğrulama sistemi için ilk ayın çok önemli olduğunu biliyorsunuz. Temmuz ayı içerisinde bu illerdeki kurumlarla birlik olmanız gerektiğini düşünüyorum. Bu kurumlar sistemin işleyişiyle ilgili raporlar hazırlayacaklar. Bu raporlarda altını çizerek söylüyorum makul ve mantıklı sebeplere dayanan teknik sıkıntıların dikkatte alınacağına inanıyorum. Temmuz ayında bu kurumların yaşayacağı teknik sıkıntılar ileride tüm Türkiye'de ki kurumların sıkıntıları olabilir. Bu sebeple kurumların temmuz ayında hazırlayacağı bu raporlara herkesin destek olması gerekir. Bu raporlarda maddiyat olmamalı, gelir ve giderler olmamalı, servis sıkıntısı olmamalı, personel sıkıntısı olmamalı sadece öğrenciden, veliden yada cihazdan ve sistemin işleyişinden kaynaklanan teknik sıkıntılar olmalı ki raporlar dikkate alınsın. Bu raporlama sürecine tüm kurumların destek olması gereklidir. Çünkü bu raporlama olayı ileri tarihlerde sisteme dahil olacak illerde yapılmayabilir.

ayrıca Temmuz ayında cihazların kurulumu haklı sebeplerle yetişmezse sürenin uzatılacağını düşünüyorum.

Açıkcası, ben 5 ille sınırlı olsa dahi 20 günde bu sistemin çalışır hale geleceğini düşünemiyorum.

Hadi altyapıyı kurdular diyelim... Bu kurumlar 1 Temmuz haftasını büyük olasılıkla kabus gibi geçirecekler. Onu okudu, bunu okumadı, çocuk çekti kabloyu kopardı, internet gitti, elektrik gitti vs. derken eğer ödemeleri bu verilere dayandırırlarsa yandı gülüm keten helva...

Daha geçen hafta bir arkadaşım 9 yaşındaki çocuğunun RAM'da elini sisteme tanıtmalarının 15 dakika sürdüğünü söyledi.

ne naz ettiniz be... yok olmazmış yok uygulanamazmış yok şöyleymiş yok böyleymiş.... günlük sirkülasyonu katbekat fazla olan hastanelerde uylulanıyorsa , onlardan çok daha az olan ve sabit kişilerle işleyen özel egitimde neden uygulanmasın? hade bakiim


sayın barış fztMurat denilen artık hangi rehabilitasyonla ne kuyruk acısı olduğunu bilmediğimiz bir provakatör var ya muhtemelen sizin yorumunuza da aynı tepkiyi verecektir söylenen her şeyi ipe un sermek olarak algılayan
biri olduğu için kendisi.
şu zor zamanlar da bir de böyleleri can sıkıyor ya yazıklar olsun