BAŞLIK: Sessizlik niye

Valla bizde işkur çaycı alsak ona bile destek vermiyor. Eğitimci için bu iş nasıl yapılıyor anlamadım.

Bölgeler arasında bir fark mı var acaba?

sn ata yazdıklarınızı okuyunca siz acaba somali'den mi, sudan'dan mı, venezuela'dan mı yoksa suriye'den mi geldiniz ya da oraları mı kendinize model aldınız demekten kendimi alamadım.
ben kimseye kin falan kusmuyorum, kimseye düşman da değilim. benim yazdıklarımın hepsi birer tespit. işin özeti de sizin yaptığınız yolsuzlukların bedelini size değil bizlere ödetiyorlar diyorum. siz neden gocunuyorsunuz? gerçi gocunmakta da haklısınız. yukarıda da ne güzel rasyonalize etmişsiniz bu yolsuzluğu bile...
peki size bir soru: öğretmeninizi işkur'dan stajyer gösterirken milli eğitime hangi sözleşmeyi sunacaksınız/sunuyorsunuz, muhasebeye ne bildireceksiniz/ bildiriyorsunuz, yoksa işkur'la yapacağınız/yaptığınız sözleşmeyi mi milli eğitime sunacaksınız/sunuyorsunuz? ilinizde böyle bir organizasyon varsa ilçenizi söyleyin de biz de oraya taşınalım, nasıl olsa para uğruna herşey mübah!!!

Sn Garip,
Turkiyede dogup buyudum burda egitim aldim ve burda is yapiyorum ulkenin durumunu gayet iyi biliyorum. Yolsuzluk durumumuz da o saydiginiz ulkelerden daha kotu durumda.
Forumu yangin yerine cevirdiginiz iki ayri baslikta 5-6 yorum yaptiginiz durumun ulke sartlarinda cok da uzerinde durulacak bir konu oldugunu dusunmuyorum. Sistemi gayet iyi bildigim icin insanlarin bunu sgk tesvigi olarak kullandigini anlayabiliyorum. Sgk uzmaniyla anlasanlar bilir her ay belli sartlari saglayan personeller icin sgk tesvigi kullanilir. Bu durumda sgk sini devlete odettigimiz personel uzerinden para kazanmak diye sacma bir soylem olamaz. Bunlar butun sirketlere taninan haklardir. Her sirket bu sayede daha rahat kosullarda ek istihdam saglar. Kimi sekreter alir kimi kaynakci alir hepsi de bu personeli calistirir. Cunku is basi egitim bunun adi. Calistirilan personeller de mezun ogretmenler yasal olarak calismalarina mani bir durum yok. Sozlesme konusuna gelirsek hangi sozlesmeden bahsediyorsunuz. Kimseyi baglamayan formaliteden yapilan bir sozlesme kim ne imzaliyor bahse konu bile degil. Herkes kilifina uyduruyor bir sekilde.
Benim burda tehlikeli buldugum nokta ya bilmeyerek ya da kotu niyetle sektore ulkenin en pislik sektoru yaftasinin vurulmasi. Sn Garip bu emele alet oluyorsunuz. Sektorumuz ulkenin en cok denetlenen ve yaptigi ise oranla yolsuzlugun en az oldugu sektordur. Burda her gun bir yolsuzluk durumunu konusursak en buyuk zarari kendimize vermis oluruz. Biz yuz tanima sisteminin getirilmesini ve diger denetimlerin artirilmasini istiyoruz sektorun geneli olarak. Ama artik en ufak bir durumda bile lutfen sektoru yaftalamayin islerimizi daha zor hale getirmeyin.

sn ata,
bir konuda uzlaşamıyoruz, o konu da işin özü ve özeti zaten. tekrar söylüyorum bir kurumun yapacağı suç, yolsuzluk vb eylemler suç ve cezanın şahsiliği ilkesi gereği o kurumu bağlar, beni ilgilendirmez. ama birden çok hatta yüzlerce kurum bunu yapar da buna yönelik bakanlığın toptancı ceza anlayışı bizi etkilerse tabi ki tepki gösteririm. burada konu ne? eğitim personeli yönetmelik gereği kurumun sözleşmeli elemanı olması gerekirken işkurun elemanı çıkıyor. bu da denetlemeler sonucu raporlara giriyor. zaten bakanlık, stk'lar, üniversiteler, aileler, çalışanlar, kamuoyu, basın nezdinde "engelli çocuklar üzerinden yolsuzluk yapıyorlar, haksız kazanç sağlıyorlar" etiketi yapıştırılmış olan sektöre bir damga daha ekleniyor ve ben buna karşı çıkıyor, tepki gösteriyorum. sen de çıkmış diyorsun ki "dünyanın en çok yolsuzluk yapılan ülkelerinden birinde yaşıyoruz, tepeden aşşağı neremiz doğru ki, bu iş doğru olsun, bırakın yapsınlar"...
sana katılamıyorum maalesef...

devletin yalnızca özel eğitim desteği vermesine, ulaşım/taşıma ile ilgili destek vermemesine, engelli bireylerin eğitime erişiminin sağlanması görevinin devletin asli görevlerinden biri olmasına rağmen; bu görevi yıllardır gönüllü (!) olarak sürdüren kurumların şimdi kalkıp da biz bunu nasıl yapacağız diye sızlanması olayı sanırım yalnızca bizim ülkemize ve bu sektöre özgü bir durum...

Devletin yalnızca özel eğitim desteği vermesine, ulaşım/taşıma ile ilgili destek vermemesine, engelli bireylerin eğitime erişiminin sağlanması görevinin devletin asli görevlerinden biri olmasına rağmen; bu görevini ( ulaşım/taşıma ) sadece kendisine ait okullara hak görmesi REHABİLİTASYON merkezlerine yıllardır hak olarak görmemesi yalnızca bizim ülkemize ve bizim devlete özgü bir durum...

Kurumumuzda 105 öğrenci kayıtlı durumda ve Ocak ayı için 83 bin TL fatura kestik. 5 öğretmen 1 müdür 1 rehber öğretmen 2 sofor 3 diğer personel olmak üzere toplam 12 kişi calismaktadir. 12 kişi için maaş + SGK ödemesi toplam 75 bin TL + 11 binde mazot diğer giderleri saymaya gerek kalmadı. Hadi diyelim Ocak ayında kar tatili falan vardı Şubat ayı faturanız 101 bin TL gelecek gider ise maaş + SGK 75 bin + 11 bin mazot + 4 bin kira + 7 bin ellektirk kömür su int + 4 bin yeme içme + ortalama aylık 4 bin diğer masraflar toplam 105 bin yapar .... Hadi diyelim çok çok çok çalıştık devam oranını yüzde 90 a çıkardık , o zaman 115 bin TL fatura keseriz ve 10 bin belki aylık kalır. Ancak birşey daha var henüz yılın başındayız ve enflasyonun altında ezilip o 10 binde zaten buhar olur. Bu kadar emeğe yazık gerçekten. Bu iş böyle devam eder ise işini doğru dürüst yapan tek bir kurum kalmayacak. Gelmeyen öğrenciye ders yazar isem 1 şoför ve 1 diğer personel bana yeter . SGK mazot vb giderlerimde azalır. Sahtekarlık ile kazanılacak tutarı hesapladım. Maaş + SGK için 55 bin , yakıt 5 bin , 4 bin kira , 5 bin kömür elek su int vs , 2 bin yeme içme , ort aylık 2 bin diğer masraf toplam 73 bin TL yapar. Öğrencilerin devam oranı umrumda olmayacağı için en fazla 50 öğrenci gelir o yüzden düştü çoğu gider. 73 bin gidere karşılık 130 bin TL fatura keserim , yaklaşık 60 bin TL kar kalır. Yani bunu mu istiyor bakanlık? , herkes sahtekar mi olsun? , kimse eğitime önem vermesin mi? Bu ülkede çalmadan kimse hakkının karşılığını alamayacak mi? Yazık vallahi de yazık billahide yazık...

20 yıldır bu sektörün içindeyim. devlet hiç bir zaman özel eğitim gereksinimi olan çocuklara servis desteği vermeyeceğim demedi. çünkü ailelerden böyle bir talep olmadı. çünkü kurumlar aile kapıdan içeri girdiğinde ilk sorduğu soru nerede oturuyorsunuz oldu. çünkü (bir kaç kendine güvenen kurum hariç) kurumlar aileleri bu rahata alıştırdı. toplu taşımaya binip bağımsız ulaşım becerisi kazanabilecek düzeydeki çocukların bile bırakın sokağın başına kapısının önüne kadar servis gönderdi. neden? çünkü komşu kurum kapmasın ya da başka kuruma gitmesin diye. özel eğitimin temeli taşımacılık üzerine kuruldu. hatta iş o kadar abartıldı ki bir çok kurum hatta sektör, "ne eğitimi çocukları servise bindirip gezdiriyorlar" suçlamasıyla karşı karşıya kaldı. şimdi diyeceksiniz ki dernekler bakanlıktan ulaşım desteği istedi. kurumlar isteyemez arkadaşım. devlet özel kuruma servis hizmeti vermez. ailelerin istemesi gerekir. kaymakamlıktan, yerel yönetimlerden, bakanlıktan. bunun için önce örgütlülük gerekir yani ailelerin örgütlenmesi. ya da şu anda ailelerin haklarını savunmak için kurulan derneklerin, vakıfların, platformların, meclislerin öncülük etmesi gerekir. ailelerin istemesi için de kurumların ağlamak yerine öncelikle bu konformizme son vermesi gerekir.