Hoş geldiniz, Ziyaretçi
Kullanııcı Adı: Şifre: Beni hatırla
Forum kuralları dahilinde bulunan her konuda yazışabilirsiniz.

BAŞLIK: Tek sorun buymuş...

Tek sorun buymuş... 18 Şub 2015 02:21 #9

  • egemenege
  • egemenege Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Platin Uye
  • Gönderiler: 482
  • Teşekkür Sayısı: 380
  • Başarı: 4
sayın telkin; öncelikle şu ücretler meselesinde ki görüşlerinize pek katılmak mümkün değil...

sayın barışltd zaten yazmış. son sertifika programından bugüne (yani son üç atama) kadar geçen sürede atanan öğretmenleri çıkarırsak, mezun olan özel eğitim öğretmenlerinin neredeyse "sıfır puanla" devlete atandığını düşünerek denkleme hiç eklemezsek , emekli olan, hasta olan, doğum yapacak olan, vefat eden, bıkan, sıkılan, vb. durumlarını göz önüne alırsak; açılan sertifika programlarının varolan personel sorununu ancak çözmeye yeteceğini göreceksiniz... bu toplama çıkarma işlemine kurs kontenjanlar belli iken önümüzdeki yılın atamalarını katmıyorum...

ben ücretler ile ilgili skalanın çok değişeceğine inanmıyorum... türkiye genelinde zaten bir ortalama tutturulmuş, ve fiyat farklılıkları 500-600 aralığına sıkışmıştır... bunun 100 aşağı, 100 yukarı değişmesi olasıdır ancak, bir anda 500-600 lira düşüşler yaşanması mümkün değildir. bunun olabvilmesi için bu yılki sayıda katılımcısı olacak kurslardan 4-5 yıl boyunca açılması gerekir... kaldı ki sorunu yanlış tarif ettiğimiz için bunun ne kadar insani bir durum olduğu zaten tartışmalıdır. yani fiyatların düşmesi kimsenin istediği birşey değildir. herkes çalışanın daha iyi koşullarda, daha verimli çalışacağını bilir. neredeyse asgari ücrete düşecek ücretler ile (ki o da; işçinin eline geçen tutara bakıldığında azdır)hemen hemen hiç bir başlıkta çok verimli çalışmaların yapılacağını düşünemez...

sorun; giderlerin azaltılması ile ilgili değildir...

öncelikle, en büyük sorun yıllar içinde gelirlerin "reel" olarak inanılmaz biçimde geriletilmesidir. eskiden üniversiteden mezun olan, bu alanın çalışanları devlete atanmak gibi bir "mecburiyet" duymazdı, çünkü bu sektör devlet ile pekala rekabet edebilirdi. zaten personel sorunu üzerine bu sitede veya başka platformlarda; multidisipliner yaklaşımdan, modül sistemine, uzun vadeli planlamalardan zorunlu seans yaklışımının garipliğine; bir çok öneri yapıldı...

devamsızlık meselesi tartışması da yanlış açılardan bakıldığı zaman çözülmez... sayın barışltd bir kaç şey noktayı zaten belirtmiş. varolan mevzuat ve işleyiş sisteminde devam meselesi sadece kurumlara yıkılacak bir durum değildir... ancak sistem belirleyicileri ve yöneticileri bunu; yanlış anlamayın bazen bilerek sadece kurumlara yıkmaktadırlar...

herşeyden önce hizmet alan bireyler bazında bakarsak; kesinlikle esnek çalışma koşullarına ihtiyaç duyarken: sistem belirleyicileri ve yöneticileri, bırakın ortalama bir esneklik alanını, neredeyse "askeri disiplinle" çalışmamızı istemektedir... daha bir çok şey yine çok dillendirildi zaten...

bu iki meselede de bakış açısı önemlidir. eğer bu kurumların maksimum verimlilik ile çalışması isteniyorsa, ve amacına hizmet etmesi hedefleniyorsa; kesinlikle doğru bakış açısına ihtiyaç vardır...

yanlış anlamayın ara ara fazla sistem eleştirisi yaptığımı biliyorum ama; "niyeti bozmuş bir yapıdan" doğru bakış açısı çıkarmamız için çok çalışmamız lazım, çok....
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.
Şu kullanıcı(lar) Teşekkür etti: songulmavi, Murat Çolak

Tek sorun buymuş... 18 Şub 2015 02:26 #10

  • barisltd
  • barisltd Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Platin Uye
  • Cats bite!
  • Gönderiler: 2509
  • Teşekkür Sayısı: 2514
  • Başarı: 10
Sn telkin,

Arkadaşımızın bahsettiği "aynı ücretle 2 yıllık sözleşme" kısmının doğru dürüst bir geçerliliği yoktur.

Bunlar hep söylenir ama uygulama farklıdır. Ayrıca, pek çok kurum bu tür sözleşmeleri kursa giden kişiler kurumları basamak olarak kullandığı için yapıyor. Yani siz birini işe alıyor, kursa gönderiyor, yatırım yapıyorsunuz ama sertifikayı alan kalkıp 1 ay sonra size "diğer kurum daha fazla veriyor, hadi bana eyvallah" diyebiliyor.

Bir çalışanın sırf kursa gitmek için baştan çok düşük ücreti kabul etmesi de etik bir davranış değil. Biz kursa gitsin, gitmesin her başlayan personelimizle sözleşme yaparız. Çünkü 7-8 aydan az olmayan süre boyunca yetiştirdiğimiz kişilerin ilk atama ile kaçıp gitmesini istemeyiz. Kafasında gitme düşüncesi olan böylelikle baştan kabul etmez. Ne beni, ne kendisini oyalar.

Zaten bu konu sizin dediğiniz gibi, işveren-çalışan arasındaki bir konudur. Bir haksızlık varsa da bu iş mahkemelerinin konusu olur. Bakanlığı ilgilendirmez. Bu arada, kurumlara en büyük haksızlığı/hukuksuzluğu yapan da bizzat MEB'dir. Sözleşmesi ve ataması yapılmış personelimizi daha sözleşme süresi bitmeden kendi bünyesine atayarak kendi koyduğu hukuk kurallarını bile çiğnemektedir.

Benim ki de dahil, her kurumun yanlışları vardır. Ancak bir denetleme mekanizmasının görevi yanlış yapanları cezalandırmak değil, doğru yolu öğretmek olmalıdır. "Teftiş"in amacı budur.

Benim size teklifim açık. Dile getirdiğiniz şeylerin hepsi olmasa da büyük kısmının hayali senaryolar üstüne kurulu kaygılar olduğunu 2 çay içimi sürede çok net bir şekilde gösterebilirim. Bunun en büyük nedeni ise bürokrasinin özel sektörü anlamaktan uzak oluşudur. Kağıt üstünde düşünülen, planlanan ile uygulama birebir örtüşmeyebilir. O yüzden uygulamayı yerinde görmek gerekir.

Dile getirilen bazı şeyler var ki ben duyunca dehşete düşüyorum. Örneğin paraların PKK'ya aktarıldığı, bu yüzden damar tanımanın getirildiği gibi şeyler söyleyenler var. Korkunç bir şey. Varsa bunu yapanlar hep birlikte asalım! Ama 3-5 densiz nedeniyle hepimiz boyunduruk altında kalıyoruz. Ayrıca, böyle bir iddia doğruysa bile, herhalde PKK damar tanıma için milleti toplayıp getirip el bastırmayı benden daha kolay becerir. Benim velinin böğrüne silah dayayacak halim yok. :)
It is better to be hated for what you are than to be loved for what you are not.
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.
Şu kullanıcı(lar) Teşekkür etti: gulen100, mineyilmaz, Murat Çolak

Tek sorun buymuş... 18 Şub 2015 02:37 #11

  • telkin
  • telkin Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Kıdemli Uye
  • Gönderiler: 69
  • Teşekkür Sayısı: 38
  • Başarı: 3
Sn. barisltd,

Çay davetiniz için teşekkür ederim ancak davetinize icabet edemeyeceğimi bildirmek isterim.

Ayrıca daha öncede yazmıştım özel eğitim öğretmeni olduğumu rehabilitasyon merkezinde öğretmen ve idareci olarak 8 yıl çalıştığımı bilmenizi isterim. Yani uygulamayı yerinde görmüş değil yaşamış biriyim. Şu an için sektörün içinde değilim ama nerede olduğumu lütfen sormayın.

Sadece tespit ve önerilerimi paylaştığımı bilmenizi isterim.
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.
Şu kullanıcı(lar) Teşekkür etti: barisltd

Tek sorun buymuş... 18 Şub 2015 02:43 #12

  • barisltd
  • barisltd Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Platin Uye
  • Cats bite!
  • Gönderiler: 2509
  • Teşekkür Sayısı: 2514
  • Başarı: 10
Sektörün içinden geldiğinizi tahmin ediyorum ama sanıyorum siz de uzun süredir uzaksınız.

2007 öncesiyle, hatta 2010 öncesiyle bile şimdiki durumun alakası yok. Son 5 yıldır tam bir cendere içerisindeyiz biz.

Olumlu olsun, olumsuz olsun, tespit ve önerileriniz bizim için değerlidir. Bunları dile getirmeseniz bizim de savunma imkanımız kalmaz. Yazdıklarınızdan kendi adıma bir rahatsızlık duyuyor değilim. :)
It is better to be hated for what you are than to be loved for what you are not.
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.

Tek sorun buymuş... 18 Şub 2015 02:52 #13

  • egemenege
  • egemenege Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Platin Uye
  • Gönderiler: 482
  • Teşekkür Sayısı: 380
  • Başarı: 4
sayın barışltd; devletin kendi kurumlarına atama yaparken öncelik alması sadece MEB de değildir, bunun tüm devlet kurum ve kuruluşlarına atanırken geçerli olduğunu sizde çok iyi biliyorsunuz... ayrıca bu sadece bizim kurumlarımız ilgili bir sorun değil, başka özel sektör alanları ile de ilgilidir...

devlet örgütlenmesinin tarihsel çıkışı, sorumlulukları, toplumu bir bütün olarak değerlendirme araç ve kabiliyetine tek tek kişilerden ve kurumlardan daha fazla hakim olması, toplumsal ihtiyaçları daha 'yukarıdan' görmesi ve bunları karşılamakla yükümlü olması nedenleri ile; bu önceliğinin olması doğal karşılanabilir...

ancak; hiç bir devletin; elinde "olanaklar" varken; böyle durumlarda kişi ve kurumları zarara uğratma hakkı yoktur... her alanda olması gereken devletin "uygun şekillerde" zararı tanzim etmesidir...

diğer sektörleri bir kenara bırakarak; bizim alanımızda şunu çok açık önerebilirim...

madem devlet bu önceliği kendinde "olağan durumlarda" görüyor, yani ortada bi savaş hali, olağanüstü bir durum yok iken bu hakkı elinde bulunduruyor; bu "koşullarda" atanan bir öğretmen yerine tazminat ödemek ile sorumludur...
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.
Şu kullanıcı(lar) Teşekkür etti: barisltd, Murat Çolak

Tek sorun buymuş... 18 Şub 2015 03:01 #14

  • barisltd
  • barisltd Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Platin Uye
  • Cats bite!
  • Gönderiler: 2509
  • Teşekkür Sayısı: 2514
  • Başarı: 10
Sayın egemenege,

Daha önceki yıllarda, kurum olarak bilgimiz veya onayımız olmaksızın çeşitli devlet kurumlarına ataması çıkan kişiler için ben ilgili devlet kurumlarına yazıyla başvurarak, bu atamanın iş kanununa aykırı olduğu, atamanın iptal edilmesi veya sözleşme süresi bitene kadar ertelenmesi gerekiğini, aksi halde tazminat talep edeceğimizi hep bildirdim. Çoğunda işe yaradı.

Ne çare ki, karşısında boynumuzun kıldan ince olduğu kurum buna yaparsa biz nasıl karşı koyabiliriz ki...
It is better to be hated for what you are than to be loved for what you are not.
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.
Şu kullanıcı(lar) Teşekkür etti: egemenege, fahrettin75

Tek sorun buymuş... 18 Şub 2015 08:57 #15

  • fahrettin75
  • fahrettin75 Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Platin Uye
  • Gönderiler: 527
  • Teşekkür Sayısı: 161
  • Başarı: -54
Say'ın Barış,

Velinin böğrüne silah dayayarak getirememenin tespiti çok iyiydi. :) Aslına bakarsanız yolda araçlarımızı Çeviren trafik ekiplerine derdimizi anlatsak onun yerine geçti sayarız değil mi?

Sayın arkadaşın piyasa düşeceği söylentisi (endişesi) ne hep kendi tarafımızdan cevap veriyoruz ama karşı açıdan da bakalım biraz.
Özel eğitimci arkadaşlar kursa giden kursiyerleri sıkıştırır, "aman sakın ha şu tutarın altında kabul etme, pizim bir piyasamız var düşürme".. Nasıl birlik olmuşlar tüm Kurumların özel eğitimcileri sürekli baskıdan, dostluklarının bozulacağı çekinmesinden kursa gitmekten vazgeçmek istedi hocamız.

Bu nedir peki? Hocanın aldığı ücrete kurs sonunda çalışma şekliyle, %6 aldığımız zammı tamamen, +%24 de biz yaptık. Şimdi ne yapmalıyız başka? Devletin verdiğini tamamen yansıtıp, %24 te olmayan bütçenden karşılaşılsın ve mevcut okul öncesi öğretmeninle devam etmek istemişsin, dahası bin üzerime Çayır Çimen gezdireyim mi demeliyiz??

Bence arkadaşım bu konuyu açarken, sertifikalı öğretmenlerin özel eğitimci yokluğunda Fırsatı toplu bir koordine ile (bunu çok iyi başardılar, hayranıdır) piyasayı özel eğitimci piyasasına yaklaştırdıklarını şimdi kabus gibi onca çabalarının geriye gitmesinin rahatsızlığını yaşıyor.

Yıllardır fırsatçılığı değerlendiren "sertifikalı eğitimciler" bir piyasa oluşturup bunu zevkle dayatırken problem yok, sayının artması ve insan yerine koymadıkları okul öncecilerin kendilerinden bir üst seviyede sertifika almalarına gelince gırla kıyamet.. Nedeni de, SIZ BUNLARLA UĞRAŞMAYIN, ÖPRENCŞLERİN DEVAMIYLA UĞRAŞMANIZ GEREKIYOR"..

Sayın Barış, kesinlikle söylediklerinize katılmıyorum. Kurumlar şu anda mevcut durumlarını değerlendirip gönderdiği ya da çalışanına istediği ücreti verebilir!

Atamalar nedeniyle iki eğitimcin birden eksilsiğinde ya da kursların uzuuunç süredir açılmadığı dönemler sonucu, telefonla bilgi almak isteyen "özel eğitimci!" nin ilk cümlesini yada kısa bir sözde geçişten sonra Lafı getirdiği yeri hatırla derim: "NE KADAR VERİYOSUNUZ?"

Kursa giden okul öncesi öğretmenlerinin çoğu zaten kurumların kendi bünyelerinde bu işi yapan kişiler, sınıfçılardan daha iyi bu işi yaptıkları ve Özen gösterdikleri de bilinir.

Kurumlar kendi değerlerine (yıllarca ezilen ama en çok yüklerini çeken lokomotif, küçük dişlileri olan okul öncesi öğretmenlerine) hak ettikleri değeri vereceklerdir emin olunuz. Sadece onları da birer fırsatçıya dönüştürmeye gerek yok diye düşünüyorum. Çok sevdiğim bir atasözü var,

Herkes gittiği yolun ucunu bulur..
Su akar yolunu bulur..
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.
Şu kullanıcı(lar) Teşekkür etti: barisltd, dely45

Tek sorun buymuş... 18 Şub 2015 10:35 #16

  • elsoberano
  • elsoberano Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Kıdemli Uye
  • Gönderiler: 60
  • Teşekkür Sayısı: 25
  • Başarı: 1
Sayın telkin yazdıklarınız son derece doğru .Tabi bunlar bazı kurum sahiplerine garip geliyor ve böyle uygulamaların bi kaç kurum tarafından yapıldığını düşünüyor.Kaldı ki duyarlı ve bilinçli kurum sahiplerinin üye olduğunu düşündüğüm bu forumda bile bir çok üyenin böyle hesaplar için de olduğunu çok üzücü .Bilinçli ve eğitime önem verenlerin böyleyse gerisini düşünmeye bile gerek yok .okul öncesi öğretmeni arkadaşları bu zamana kadar zor duruma sokan yada gerekli değeri vermeyen özel eğitimciler, sertifikalı sınıf öğretmenleri değildi .Çalışana hak ettiği değeri verecek olan kurum sahipleridir .Her işin bir bedeli ve hak ettiği değer vardır .Siz çalışana hak ettiğini vermezseniz sonunda yine kaybeden siz olacaksınız .Çalışma şartlarından memnun olmayan öğretmenin performansı ister istemez ona göre olur .Sürekli yarınını düşünen ,kendini işine veremeyen öğretmenin - yönü kuruma daha büyük eksi olarak yansıyacaktır.Bu fırsatçılık dediğiniz kısır döngü çalışanlar ve kurum sahipleri orta yolu bulmadıkça devam edecektir.Bugün sertifika programlarıyla yön değiştirdi yarın atamalarla farklı yöne döner .
Son Düzenleme: 18 Şub 2015 11:13 yazan elsoberano.
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.
Şu kullanıcı(lar) Teşekkür etti: kırıkkale
Sayfa oluşturma zamanı: 0.264 saniye
Sistem Kunena Forum