Daha önce de bu forumlarda çeşitli defalar ifade etmeye çalıştığım gibi mevcut sistem ile düzgün ve kaliteli bir eğitim verilmesi mümkün değildir. Çünkü sistem Rehabilitasyon merkezlerinin ticari kaygılarını dikkate alarak tasarlanmamıştır. Bu temel sorun ıskalandığı için de bir türlü çözüme ulaşılamamıştır.
Aşağıda sunmaya çalışacağım YENİ SİSTEM önerim altını çizerek ifade etmek isterim ki ister DAMAR TANIMA sistemi olsun ister olmasın Rehabilitasyon merkezlerinin ticari , Milli Eğitim Bakanlığının sektörü yönetmekteki kaygılarına gidereceğinden hepimizin varlık nedeni olan Engelli Çocuğun daha kaliteli bir hizmet almasına imkan tanıyacaktır.
Sayın Kurumlar ve Dernekler,
Mevcut sisteme alternatif hazırlamadan istediğimiz kadar Bakanlığa tepki versek de çözüm sağlayamayız. Aksine her tepki bizi büsbütün itibarsızlaştırıyor. Bir şeye itiraz yetmez. Alternatif de gerekir.
Madem Bakanlığın denetim adına getirmek istediği DAMAR TANIMA SiSTEMİne karşıyız. O halde çözüm adına samimi olduğumuzu göstermek için tasarlayacağımız YENİ SİSTEMİ ya damar tanıma sistemine göre ya da devam etmeyen çocuğu bizatihi biz kurumların Bakanlığa bildireceği bir sistemi göre tasarlarlamalıyız.
Önereceğim sistem de devamsızlık yapan çocuğu kurumlar bildireceğinden damar tanıma sistemine gerek yoktur. İlla damar tanıma olacaksa onu devlet kendisi için kullanacaktır. Konuyu ileride detaylandıracağım.
Sayın Bakanlığım,
Tüm sorumluluğu biz rehabilitasyon merkezlerinin sırtına yüklemekten ibaret bu mevcut VERİMSİZ sistemde hangi tedbiri alırsanız alın çözüm sağlayamazsınız. Siz kurumlara yatırım yaptırdınız. Her kurum ticari kaygılar taşır. Eğitim verilmesi adına kurumda öğretmeni ve dersliği hazır olan kurumlara çocuk gelirse ödeme yaparım gelmezse yapmam şeklinde özetlenebilecek bu sistem ile özel sektörün kaygılarını gideremeyeceğiniz için de bu kurumları eğitime değil daha çok haksız rekabete sevk edersiniz.
Elbette verilmeyen eğitimin ücreti ödenmesin ancak kurumlara da ticari kaygılarını giderecek bir imkan da sağlanmalıdır.
Oysa sunduğum YENİ SİSTEM önerimle ilave bir ödeneğe ihtiyaç duymadan hem biz rehabilitasyon merkezlerinin ticari kaygılarını giderir hem de engelli çocuğa daha kaliteli bir eğitim imkanı sağlamanın haklı gururunu yaşarsınız. Evet bu ücretlere çok daha kaliteli her kesimin içine sinebilecek kaliteli bir eğitim mümkündür.
YENİ SİSTEM VE ÇÖZÜM
Getireceği çözümlere geçmeden önce önerdiğim YENİ SİSTEMİ anlatmaya çalışayım. Sistemi ortaya koyduktan sonra sunduğu çözümleri madde madde belirteyim.
1 - Kurumlar bireysel ya da gurup eğitimi ile sınırlandırılmasın. Rehberlik raporlarında belirtilen hedefler esas olmak üzere ne zaman gurup ne zaman bireysel eğitim verilmesi konusunda kurumlar serbest bırakılsın. Kurum kontenjanları buna göre tekrar düzenlensin.
2 – En fazla 8 bireysel ve 4 saat gurup eğitim planlamasına imkan veren mevcut MEBBİS sistemi güncellenerek kurumlara haftalara eşit dağıtılmak şartı ile dileği kadar eğitim planlama yapabilmesine uygun hale getirilsin. Dileyen kurum dilediği çocuk için aylık 14,16,18 hatta 20 saat eğitim planlayabilsin.
3 – Mevcut 8 saat bireysel eğitim için kdv hariç 434 TL ve bireysel + gurup eğitim için kdv hariç 556 TL olan eğitim ödeneği her çocuk için 556 TL olarak ödensin.
4 - Raporu kurum önersin. Eğitime yeni katılacak bireye önerilecek eğitim programını kurumlar tespit etsin. Rapor süresi sonunda yapılacak değerlendirme ve yeni önerilecek modüller Ram yetkilisi ve kurum öğretmeni ve veli ile birlikte değerlendirilip tespit edilmelidir.
5 – Rehberlik ve Araştırma Merkezleri denetleme yapsın. Konu hakkında detayı kazanımlar başlığında maddeler halinde ifade edeceğim.
6 - Çocuk mücbir sebep (ikamet değişikliği vb)hariç bir ya da iki rapor yılı bağlı bulunduğu kurumdan ayrılamasın. Şikayet üzere ayrılmak isteyen veli ile ilgili kararı Rehberlik ve Araştırma Merkezinin önderliğinde kurumdaki öğretmeni ve veliden oluşan heyet karara bağlamalıdır.
7 – Sistem toparlanana kadar zorunlu öğretmen uygulamasından vaz geçilip kurumlara uygulama kolaylığı sağlanmalıdır. 2 saat zorunlu eleman uygulamasına son verilmelidir.
8 – Aynı uzman ya da öğretmenle uygulanabilen programlar mevcut kurumlar için serbest hale getirilmelidir. Örneğin Zihinsel Engelli Birey eğitim programı olan kurum öğrenme güçlüğü programını da otomatikman alabilmelidir. Çünkü her iki program da aynı oda ya da sınıfta aynı eğitim elemanı ile verilebilir.
9 - Hukuken mümkünse seanslık toplam bir fatura kesilerek her çocuk için fatura kesilmesi zahmetinden de kurtulabilinir. Değilse bazı çocuklar için 2 saat bazı çocuklar için 8 den fazla seans için fatura kesilmesi gerekecektir.
Yukarıda ifade etmeye çalıştığım ve 9 maddeden oluşan bu YENİ SİSTEM de artık tek sorumlu eskisi gibi Rehabilitasyon Merkezleri olmayacak. Bakanlık ve veliye de sorumluluklar getirdiğinden bu yeni SİSTEM tüm tarafları memnun edecektir. Şimdi tarafların kazanımlarına bakalım.
SİSTEMİN TARAFLARA SAĞLADIĞI KAZANIMLAR
Rehabilitasyon Merkezlerinin kazanımları
1 – Sistem kayıtlı öğrenci sayısına verilebilecek toplam seans ücretini garanti ettiğinden Rehabilitasyon merkezleri ticari kaygı taşımayacaktır.
Örnek gerekirse 100 kayıtlı öğrencisi olan ve mevcut durumda 800 seans bireysel ve önerilmiş ise maksimum 400 saat gurup eğitimi planlayan bir kurum doğal olarak bu toplam eğitim miktarına ödenecek ücreti de alacağını varsayar. Bunun hangi telafi sistemini getirirseniz getirin işlemesi mümkün değildir. Çünkü ortada hem çocuğun hastalığı hem de velinin keyfiyeti söz konusudur.
Oysa önerdiğim yeni sistemle 100 öğrencisi olan kurum 800 değil daha fazla planlama yaparak gelmeyen çocuğu gelen çocukla telafi eder ve eğitim vermeden ücret alınıyor suçlamalarına maruz kalmaz. Ay sonunda 1200 saat eğitim veren kurum yine bu sistemle 800 saat eğitim karşılığı olan ücreti alacaktır. Yani eğitim imkanlarını maksimum kullanarak maksimum ücreti alır. 2 – Her ne sebeple olursa olsun gelmeyen çocuğun seans imkanı başka bir çocuğa kullandırılacağından gelen çocuk ödüllendirilmiş hem de keyfiyet gösteren veli uyarılıp çocuğunu eğitime getirmesi konusunda teşvik edilmiş olur. Bu sayede eğitime katılım artar.
Eğitime katılım artarsa da bu durumda ayda 15 yada 18 seans eğitim alan çocuğun fazladan aldığı eğitim katılımı sağlanan çocuğa sunulur.
3 – Çocuk artık 1 ya da 2 RAPOR YILI içinde mücbir bir neden olmadan kurumdan ayrılamayacağından kurumların haksız rekabetinin de önüne geçilmiş olur ve kurumlar enerjilerini çocuk kapma ve çocuk kaybetmeye değil de eğitim kalitesini artırmaya yöneltirler.
4 – Sistem velilere de sorumluluk getirdiğinden gerek sağlık gerekse rehberlik rapor yenilemesi olsun kurumların sorunu olmaktan çıkacaktır.
5 – Bu sistemle kurumlar artık ticari kaygı taşımayacağından DAMAR TANIMA SİSTEMİNE gerek kalmadan gelmeyen çocuğu Bakanlığa bizatihi kendisi bildirir. Yani gelmeyen çocukların eğitime katılması konusundaki gayret, kurumlar için ahlaki ve vicdani ancak veli ve Bakanlık için idari bir zorunluluktur.
6 – Kurumların yaz tatillerindeki kaybı minimize edilir. Hatta 1 – 15 temmuz ya da 1 – 15 Ağustos kurumların tadilatı ve yeni sezona hazırlanması için tatil edilebilir. Bu tarihlerde çalıştaylar düzenlenerek geleceğe dönük projeler oluşturulur.
7 – Artık her kurum kendi bekası için bir diğer kurumu engel görmeyeceğinden kurumlar arası ve dolayısı ile Dernekler çatısı altında güç birliği oluşturmak da mümkün olacaktır.
Bakanlığın Kazanımları
1 – Bakanlığın en çok sıkıntı çektiği çocuğun eğitime devam edip etmediği ve devam etmediği halde eğitim ücreti alınıp alınmadığı konusundaki rahatsızlıkları giderilmiş olur. Sistem bu konuda Bakanlığa iki alternatif sunmaktadır. İster kurumların bildirmesini istesin isterse Damar Tanıma sistemi ile kendisi tespit etsin.
2 – Sistem gelmeyen ya da eğitime devam edemeyen çocuğu ortaya koyacağından bu sorunun giderilmesi konusunda sorumluluk Rehberlik ve Araştırma Merkezlerine verilmelidir. Çünkü çocuğun eğitim hakkının korunması en başta Bakanlığın görevidir.
3 – Bu sistem her çocuğun hem kurumlarca hem de Rehberlik Merkezlerince düzenli takibine imkan sunmaktadır. Düzenli takip edilebilen bir çocuğun eğitim kalitesi artar.
4 – Bakanlık her kuruma en az 1 yıl önünü görebilme imkanı sunmuş olacağından kurumları daha etkin bir şekilde denetleyebilir.
5 – En önemlisi de bu sistem sayesinde Bakanlık hem kangren olmuş verimsiz sistemden kurtulur hem de ileriye dönük kazanımlar planlayabilir.
6 – Bakanlık bu sistemle rehabilitasyon merkezlerini eskisi gibi bir sorun olarak görmeyeceği gibi aksine partneri hatta taşeron değil ortağı gibi görecektir.
Engelli Çocuğun Kazanımları
1 – Bu sistem öğrenciye daha istikrarlı bir yapı sunacağından aldığı hizmetin kalitesi de artacaktır.
2 – Art niyetli kurum ve kişilerin meta aracı olmaktan kurtulacaktır.
3 – Devamsızlığı başta Rehberlik merkezi olmak üzere kurumlarca da takip edilip ailenin keyfiyet kullanmasının önüne geçilebilecektir.
SONUÇ
Bu sorun başından beri ifade ettiğim gibi bir sistem sorunudur. Bunun da ana yanlışlığı tüm sorumluluğun hizmet sağlayıcı olan kurumlara bırakılmış olmasıdır. Diğer taraftan ise çocuğu adına devletin ödeme yaptığı veli tamamen sorumsuzdur. Böyle olunca da kurumların şu temel sorunu çözülmemiş oluyor. O da hizmet vermek için hazırladığım altyapının maliyeti ve benim kazancım ne olacak sorusudur.
Bakanlık bu temel soruna bir çözüm bulmadığı gibi kurumları bu acı gerçekle baş başa bıraktı. Çok ciddi bir karar olan yatırım kararını almış kurum hiçbir sorumluluğu olmayan veli ile karşı karşıya kalmıştır. Yatırım gibi çok ciddi bir kararın muhatabı hiçbir sorumluluğu olmayan veli.
Durum böyle olunca da bir kere yatırım yapıp bu işe girmiş yatırımcılar eğitim değil kayıt derdine düştüler. Bu hali ile haksız rekabeti doğurmuştur. Çocuk mobilize bir halde bir o kurumda bir bu kurumda eğitimin en temel gereği olan süreklilik ve istikrardan uzak tam bir para makinesine dönüştürülmüştür.
Bu hale gelmiş bir yapıda denetimi sadece engelli bireyin derse gelip gelmemesini dolayısı ile kurumların gelmeyen çocuk üzerinden ödenek alıp almadığını öğrenmek adına yapmak sorunun ne kadar fark edilmediğini göstermektedir.
Kalitenin olmadığı yerde devamlılığın kontrolünün kendimizi kandırmaktan başka ne yararı vardır. Yine bu haksız rekabet neticesinde kurumlar da düzgün bir örgütlenme sağlayarak sorunun çözümüne bir katkıda bulunabildi.
İstikrarlı bir eğitim verilmedikten sonra çocuğun eğitime katılmasının ne anlamı ve değeri olabilir ki? Hala kendimizi ama bu çocuklar hiçbir şey olmadıysa bile güneşi gördüler diyerek mi avutacağız? 2006 yılından bu yana geçen 9 yıllık süre sonunda bu çocuklar hala aynı sorunun meydana getirdiği VERİMSİZ SİSTEM nedeniyle hak ettikleri eğitimi alamıyorlar.
Damar Tanıma eğitimle yan yana geldiğinde çok sevimli görünmüyor. Bu hepimizi rencide ederken Bakanlığı da kendi oluşturduğu bu sorunun çözümünde sıkıntıya koyuyor. Bu nedenle damar tanımaya gerek kalmadan onun da ötesinde gelmeyen çocuğu hem de biz kurumların ticari kaygısına son verecek şekilde bizim bildireceğimiz bir sistem tasarladım.
Bu sistem özünde ne sebeple olursa olsun devamsızlık yapmış çocuk için kurumun sağladığı imkânın bir başka çocuğa kullandırılarak heba edilmemesidir. Bu da zincirleme olarak herkesin sorumluluk aldığı ve çocuğun aldığı hizmetin kalitesinin artmasına imkan verecek bir yapıya evrilir. Hatta gelecek için daha güzel planlamalara da imkân sağlar.
Özetle, gelmeyen çocuğu biz bildirelim bu sayede biz ahlaken rehberlik merkezleri de idari zorunluluk olarak bu sorunun çözümüne katkı sağlasın. Doğru olan da budur.
Son olarak muhtemelen damar tanıma sisteminden bir şekilde vazgeçilecektir. Böyle bir durum da sakıncalar meydana getirecektir. Çünkü mevcut verimsiz sisteme devam edilecektir ve 9 yıldır yanışını göremeyen Bakanlığımızın yine bizleri zor duruma sokan uygulamalarına muhatap olacağız. Bu nedenle bizlerin bir araya gelip plan ve proje üretip bu verimsiz sisteme alternatif hazırlayıp kamuoyu ve siyaset kurumunun desteğini alarak bu sorunu çözmeliyiz.
Dikkatlerinize sunduğun sistem önerim hakkında katkı sağlayacak herkese şimdiden teşekkür ederim. Gerekli gören arkadaşlar bana 0533 362 12 77 numaralı telefondan ulaşabilirler.
Saygılarımla
Orhan Özsoy