Obey yazan:
Aslında cevap sorduğunuz sorunun içinde sayın Aligalip
"İşçi statüsünde öğretmen"
Siz kullanıyorsunuz bu kelimeyi fakat sadece işçi statüsünde bakan, gören kişiler olduğunu benden iyi biliyorsunuz, örneklerini görüyorsunuz, bu şekilde yaklaşım gösteren tanıdığınız kurum sahipleri var. Hatta kendini kurnaz sanan bir kurum sahibinin dediği hala aklımda. " Ben zamanında ticaret yaptım. Bakkalı nasıl idare ettiysem burayı da öyle idare ediyorum..." ve bununla gurur duyuyordu.
Ne yalan söyleyeyim aydınlanamadım. Sanırım sizde de bir izahı yok aslında.
Daha önce uzunca yazdım, tekrarlamayacağım, memur statüsü bizim ülkemizde cılkı çıkmış bir statüdür, bizde herkes memurdur, oysa mesela İsviçre'de müdür memurdur ama öğretmen işçidir, öğretmen maaş ve çalışma koşulları müdür tarafından belirlendiği, müdür kendisine emanet edilmiş bir bütçe üzerinde insiyatif kullandığı için memur (fonctionnaire) ayrıcalıklarına sahiptir, diğer çalışanlar değildir. Bizde ise bekçi, çaycı, odacı, şoför herkes memurdur.
Yani konu istismar edilmiş bir statüyü biraz da biz istismar edelim hevesinden başka bir anlam ifade etmez.
Ben neden doktorun,, hukukçunun, mühendisin, bankacının, finansçının, muhasebecinin, ve diğer envai meslek sahibinin işçi statüsünde çalışırken öğretmenin çalışamayacağını anlamak istiyorum sahiden, eğer bir izahı var ise tabii ki!
Cem Karaca'nın şarkısı geliyor aklıma, "işcisin sen işçi kal" diyen. Her ne kadar okul kitapları bir vakit aksini yazmış olsalar da işçilik, emekçilik en yüksek şereftir.
Bence yani.
Vesselam...