BAŞLIK: 100 Kurum aranıyor.

Sayın kral,
Özel eğitim ve rehabilitasyon sitesindeyiz.
Ortak paydamız bu. Siyasi duruşumuz ve görüşümüzü bu sitede paylaşmamamız gerekir diye düşünüyorum.

Çok şey duyuyoruz. Bunlar elbette doğru olmayabilir. Bu söylentileri engellemenin yolu da insan faktörünün olmadığı bir denetim sistemidir.

Bu işin yönetmeliklere ve yasalara uygun yapılmasını istemek, sektörü karalamak ise evet ben senelerdir karalıyorum. Daha nitelikli eğitim vermeye çalışmak, karalamak ise ben sektörü karalıyorum. Kimsenin hakkına girmeden bu işi yapmaya çalışmak karalamak ise ben karalıyorum.
Kendi adıma karalamaya devam edeceğim.

15 Hazirandan beridir devamı çok az kurumlardan tekiyiz. Sıkıntımız çok. Kesinlikle yine de hak yememeye çalışıyoruz.

Şunu açıkca yazayım usulsüzlük yapan kurum oranı şayet %35 den az ise (o da minimum) ben her türlü iddaya varım.

Sektörde usulsüzlük yapan kurum oranı tahminizden bile çok fazla sayın tartanç şimdi burda ....

Sayın kral pandemiden önce olsaydı %10 görüşüne kurum sayısı üzerinden değil genel öğrenci sayısı üzerinden katılırdım. Öyle yada böyle bir yasa /kural var. Kamera sistemine uyulması konusunda. Ben kendi adıma kamera sistemine de kimlik sistemine de karşıyım. En başından beri bu işin eski usule eklenecek bir kaç husus ile denetlenmesi konusunda fikrimi paylaştım. Garantili yollar köprüler hastaneler konusuna da defalarca kez hatırlatmalar da bulunarak garanti ücret talebimiz olmalı dedim. Sektörde ne kadar eskisinin bilmiyorum. Ben 2000 lerden beri bu sektördeyim. 2006 yiliydi galiba MEB e gecisimiz. Kaotik bir ortam vardi. Hastane raporları ile - sadece fotokopi bile olurdu- kesilen faturalar ilçelere teslim edilirdi. Kimin eli kimin cebinde, kimin raporu kimin ilçesinde ilinde belli değildi. 2008 yılında bakanlık denetimleri oldu pandoranin kutusu açıldı ama ne açılma... Aynı rapor farklı ilcelerde illerde aylarca faturaldirilmis. Kurumların üzerindeki hırsız imajının ilk ortaya döküldüğü zamanlardı.sonrasi malum. Ha o dönem İstanbul da benim kurum ve müfettişlerin söylediğine göre toplamda 6 kurumda usulsüzlük yoktu. 700 bin liralara varan geri ödeme çıkan kurumlar olmuştu. Sonuç ne oldu . Kimseye bir şey olmadı kimse doğru düzgün geri ödeme yapmadı hele yüksek meblağ olanlar hiç ödemedi .ama imaj bozuldu. Sonrasında yine kurumların kendi eliyle yaptığı - rapor süreçlerinin uzaması önce hastane randevularinin sonra ram ramdevularinin 6 aylara varan sürelere uzaması da var tabiki- öğrenci simsarligi rapor avcılığı aileye para erzak yardımları ile bugünkü imajimizi büyük ölçüde hakettik. Doğru mu? Doğru . Ctsi pazar gunleri açılan ve 10 larca rapor çıkarılan ram lari duymamış olamayız. Sahte rapor çetelerini falan filan

Şimdi kendi adıma diyorum ki, öyle yada böyle bir sistem var. Ben 2006 da bu sisteme uydum. Şimdi de bu sisteme uyuyorum. 2006 da Uymayanlarin yol açtığı tahribat ortada. Yeni bir tahribata gerek yok diye düşünüyorum. ( buradan bana yürümek isteyenlere karşı 2 satır yazayım.Kamera sistemine ve kimlik sistemine karşı olmamın temelinde ruhsatlı bir kurum olmamiz ve bir şekilde anlaşmayı MEB ile yapıyor olmamız yatıyor.ogrencinin velisinin keyfe keder gelmemesinin bedelini kurum odememeli. Bu konuda sayın Barış in önerisi gayet yerinde ödemeyi aileye yapsınlar bunun üzerine bir öneride benden; biz de ailelerle sözleşme yapalım yıllık alması gereken seans sayısı üzerinden sözleşmeyi sekillendirelim. Yoksa bugün kamera sistemi varken ortaya atılan -gerceklik payı da yok degil- rüşvet irtikap vesaire biometrik kimlikte olmayacak mı? Bu işin baş denetimini aileler yapmalı. Aileler eğitilmeli. Hem eğitim süreci ile ilgili hemde kurumlardaki yasal hakları ile ilgili verilecek eğitimler bir çok sorunu çözer. %3-5 fire sayın kral in ozetlemeye çalıştığı gibi gelişmekte olan ülkelerde zaten göze alınmıştır. 0 hata hiçbir sektörde mümkün değildir.

“Bence hepsinin kasası dolu başganım, bırak yisinler birbirlerini, bunlara üç ay daha kilitleyelim biz ordan arta kalanı başka yere aktarırız, şimdiye kadar batmadıysa bu saatten sonra bişiy olmaz bunlara.. olsa da nolur sanki, üçü beşi batar gerisi devam eder bize ne? Çay getirim mi başganım?”

O zaman devamke arkadaşlar:)
Ben yanlış düşünüp yanlış konuşmuşum.
Rehabilitasyon merkezlerinin alayıda hırsız gayrisiz.
Hepsi sgk maaş bildirimlerinde hile yapıyorlar.
Hepsi de gelen gelmeyen öğrenciye fatura kesiyorlar.
Hepsi de calisanlarin tazminatlarını ödemiyorlar...
Bundan sonra kendi payıma kurumların lehinde birşey yazarsam ne olayım. Müstahak size, daha bu günler iyi günleriniz...

arkadaşlar başlık 100 kurum aranıyor. çözüm önerisi sunup maddeler halinde dernek ve federasyondan bağımsız bir şekilde isteklerimizi dilekçe haline getirip imzalayıp yetkili makamlara ulaştırmak için açılmış bir başlık. lütfen düşünceleri madde halinde yazalım isteyen onaylar imzalar istemeyen imzalamaz.

öncelikle
1-kota gelmeli. kesinlikle kotadan yanayım. defalarca anlattım. önce biz hizaya çekilmeliyiz. kendi kurumundan ayrılıp öğrenci çalan eğitimci şoför vs. lerin bir defa önü kesilmeli. kurum açmak isteyen kurum açılabilecek yerlere yönelmeli. çalıştığı kuruma zarar vermeden sektörü daha da diplere çekmeden gidip açabiliyorsa açmalı. kota da mtsk lara gelip iptal edilen şekilde gelmeli ve üst kayıt limiti getirilmeli. 100 öğrenciye izin verilen bir kurum 101. öğrenciyi kayıt yapamamalı. bu devletinde işine gelir ve her yıl ödeyeceği miktar daha net ortaya çıkar. örnek 2670 kurumun 350 bin öğrencisi varsa ona göre bir rakam ortaya çıkar.
2- sn. gezentinin dediği gibi garanti ücret uygulaması gelmeli. en azından zorunlu kapatma vs. gibi durumlarda devlet %50 mi olur %30 mu bilmem ama bir kriter belirleyerek bunu karşılamalı.
3- bkds gelmeli. ama bunun bedeli bize ödetilmemeli. zaten yanlış iş yapıyorsak bedelini kat be kat ödeyeceğiz. ama doğru iş yapıyorsak da daha fazla mali sıkıntıya girmenin anlamı yok.

benden bu kadar ekmek isteyenler. mümkünse taşın altına eline koysun da şu dilekçe meselesini halledelim. çünkü olumlu hiçbir şey yok. ve artık sektör adına bir umut olsun istiyorum.

Kota kesinlikle gelmeli ama sertifika programlarına da bir kota getirilmeli. Kurum sahiplerinin her istediği an sertfika programı açılmamalı. İhtiyaca göre belirlenmeli, ihtiyaç dahilinde açılarak ucuz iş gücü amacı güdenlerinde önü kesilmeli. Garanti ücret kesin gelmeli. Tabi o gelirken çalışanlar içinde maaş garantisi sağlanmalı ve tabi bir taban ücret belirlenmeli. Bunları da düşünen 100 kurum çıkar elbet.

arkadaşımız 100 kurum aranıyor demiş, ilk sırada kendi kurumu ikinci sırada garip kulun kurumu, nerede diğer 98 kurum?