insan bu gerçeklikle alay ederken biraz utanır değil mi, kendi çalışanlarından , ailelerden, şoföründen, hizmetlisinden, müfettişlerden...
tüm bu başınıza gelenlerin birinci nedeni gelmeyen öğrenciye fatura kesme değil mi? neden kafanızı kuma gömüp burada dürüst esnaf rajonu kesiyorsunuz. bir çalıştay oluyor ya da derneklerin bakanlık ziyareti, ya da gazete haberi birinci madde naylon fatura olayı. meb ailelere mesaj gönderiyor buradan utanmadan meb'e sallıyorsunuz! eğer korkun yoksa meb ister mesaj göndersin isterse kapına bekçi diksin, sen işini yap, vicdanen rahat ol değil mi?
2 saat neden 20 dk.ya indi biliyorsunuz değil mi? müfettişler istanbul'un göbeğinde bir kuruma denetime gidiyor, mebbis iş planında tüm seanslar full, ama sınıflardaki öğrenciler buharlaşmış, ortalıkta ne öğretmen var ne öğrenci. istanbul'un göbeği böyleyse başka yerleri (anladınız nereler olduğunu) siz düşünün...
birisi başka bir başlıkta yazmış yüzde ellimiz sahtekar diye, ben o kadar iyimser değilim, yüzde 70 en az. bu kadar ağlayıp sızlarken kurum sayısındaki enflasyonun en önemli nedeni etüt merkezlerinden dönüşüm ama etüt merkezleri neden başka bir şeye dönüşmüyor da rehabilitasyon oluyor, nedeni belli: etütte bir ayda aldığını burada denetimsiz 2 seansta alıyorsun öğrenci gelmese bile, üstelik fatura kestikten 20-25 gün sonra...
kısacası klavye başında ne kadar sallarsan salla, başta kendin olmak üzere herkes neyin ne olduğunu biliyor.
çözüm mü 1 eylülde gelecek yüz/damar okuma her neyse... o zaman ak koyun kara koyun belli olacak, 31 ağustos 2018 kurum sayısı ile 31 ağustos 2019 kurum sayısı artışını burada hep birlikte tartışacağız!